"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3016 Esas, 2022/3166 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/282 Esas, 2022/90 Karar
Taraflar arasındaki çekişmeli taşınmazın tapusunun mahkeme kararı ile iptali ile uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davacı ... mirasçıları yönünden davanın açılmamış sayılmasına, diğer davacılar yönünden ise davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Sakarya ili, Sapanca ilçesi, ... ... Mahallesi 192 parsel sayılı taşınmazın orman tahdit sınırları içerisinde kalan bölümünün değeri ile tahdit sınırları dışında kalan 2 parçadaki değer azalması için belirlenen bedelin değerlendirme tarihinden itibaren işleyecek faiziyle davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın orman olduğu gerekçesiyle orman şerhi konulduğundan Orman idaresinin davaya dahil edilmesi gerektiğini ,taşınmazın tapuya tescil edilmiş olmasının da bu niteliği değiştirmediğini ve zamanaşımı veya başka herhangi bir suret ile edinilmesinin mümkün olmadığını, edinilmesi mümkün olmayan bir taşınmazın her nasılsa tapuya kayıtlı olmasından dolayı üzerinde orman şerhinin bulunmuş olması gerekçesi ile tazminata hak kazanılamayacağını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı ... mirasçıları yönünden davanın açılmamış sayılmasına, diğer davacılar yönünden ise davanın kısmen kabulüne hüküm altına alınan bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı Hazineden alınarak davacı tarafa ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, emsal incelemesinin hatalı olduğunu, bilirkişi raporunun yok hükmünde olduğunu ve hükme esas alınabilecek halde olmadığını, arta kalan kısmının geometrik şeklinin oldukça bozuk olduğunu, taşınmazın 3 kısma bölündüğünü kalan kısımlar ile el atılan kısımların bağlantısının kesildiğini, arta kalan kısımda %50 gibi oranda değer azalmasının mevcut olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan toplanan deliller yetersiz olduğundan yerel mahkemece verilen davanın kabulüne dair verilen kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu, belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu Sakarya ili Sapanca ilçesi, ... Mahallesi 192 parsel sayılı 10.220 m² yüzölçümlü taşınmazın tapulama ve tashih yoluyla 1/2 hisseler oranında davacıların murisi ... ile ... adına kayıtlı olduğu, taşınmazın bulunduğu bölgede yapılan orman kadastrosu çalışmaları sırasında taşınmazın kısmen orman sınırları içerisinde kaldığının tespit edilmesi üzerine taşınmazın tapu kaydına 25.09.2012 tarihinde orman şerhinin konulduğu, davacı tarafından mülkiyet hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle orman şerhi nedeniyle tazminat istemiyle eldeki davanın açıldığı ve dava konusu taşınmazın 6.601,82 m²lik kısmının 1989 yılında kesinleşen orman tahdit çalışmaları neticesinde orman içinde kalan yerlerden olduğunun anlaşılmasına göre mahkemece verilen karar usul ve kanuna uygun olup delillerin takdirinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepler;
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde istinaf dilekçesini tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 -383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu Sakarya ili, Sapanca ilçesi, ... Mahallesi 192 parsel sayılı taşınmazın 14.03.1975 tarihinde tapulama ile davacılar murisleri adına tescil edildiği, taşınmazın tapu kaydına 25.09.2012 tarihinde orman sınırları içinde olması nedeniyle şerh konulduğu, eldeki davanın 08.11.2016 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde ve taşınmazın kesinleşen orman tahdit sınırları içerisinde kalan bölümünün gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.