"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1099 Esas, 2023/102 Karar
KARAR : Yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/309 Esas, 2020/16 Karar
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; 11 Şubat 2023 tarihli 32101 (Mükerrer) sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Yargı Alanında Alınan Tedbirlere İlişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 2 nci maddesi uyarınca; 06.02.2023 tarihi itibarıyla olağanüstü hal ilan edilen illerin barosuna kayıtlı avukatlar ile diğer barolara kayıtlı olup aynı tarihte bu illerde bulunan avukatlar tarafından takip edilen dava ve işlerle ilgili olarak, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda (6100 sayılı Kanun) taraflar veya ilgililer bakımından belirlenen sürelerin 06.02.2023 tarihinden itibaren 06.04.2023 tarihine kadar duracağı, bu sürelerin, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlayacağı gözetildiğinde; davacı idare vekilinin temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Mersin ili, ... ilçesi, Kemalpaşa Mahallesi 4755 ada 7 parsel sayılı taşınmazda kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kamulaştırmaya konu taşınmazın arsa niteliğinde olduğunu, idarece teklif edilen kamulaştırma bedelinin çok düşük olduğunu, davacı idare lehine tesis edilecek olan irtifak hakkı nedeniyle taşınmazın fazlasıyla değer kaybına uğrayacağını savunarak, taşınmazın gerçek değerinin tespitini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti ile bu hakkın davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; değerlendirmeye esas alınan taşınmazın Yargıtay içtihatlarına uygun olmadığını, dava konusu taşınmaz üzerindeki yapının tamamlanma oranının hatalı belirlendiğini, buna bağlı olarak da kamulaştırma bedelinin yüksek hesaplandığını, yapının % 71 oranında tamamlandığını, binanın yaşına göre yıpranma oranının % 25 değil % 32 olması gerektiğini, tespit edilen kamulaştırma bedelinin tamamına karar tarihine kadar yasal faiz işletilmesi gerekirken, fark kamulaştırma bedeline kararın kesinleşmesine kadar yasal faiz işletilmiş olmasının davalının sebepsiz zenginleşmesine yol açacağını, davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, davalı lehine vekâlet ücreti takdir edilemeyeceğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; emsal karşılaştırılmasının hatalı yapıldığını, dava konusu taşınmazın emsal alınan taşınmazdan çok daha fazla değerli olduğunu, taşınmazın değerinin çok düşük belirlendiğini, aynı kamulaştırma kapsamında açılan davalarda aynı mahallede bulunan taşınmazların tespit edilen m2 birim bedellerinin çok daha yüksek olduğunu, taşınmaz üzerindeki binanın III. Sınıf B grubu yapılardan olduğunu, yıpranma payı düşülemeyeceğini, tespit edilen kamulaştırma bedelinin tamamının derhâl ödenmesine karar verilmesi gerektiğini, tespit edilen bedelin enflasyon karşısında değer kaybedeceğini, tespit edilen bedele en yüksek faiz uygulanması gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmaz ile emsal karşılaştırmasının hatalı yapıldığı, aynı yerde bulunan taşınmazın aynı amaçla kamulaştırılmasına dair dava dosyasının istinaf incelemesinden geçtiği gözetildiğinde, dava konusu taşınmazın zemin birim metrekare fiyatının 921,15 TL olması gerektiği, bu durumda toplam irtifak hakkı kamulaştırma bedelinin ise 151.600,00 TL olacağı, tespit edilen fark kamulaştırma bedelinin davacı idarece depo edildiği gerekçesiyle, taraf vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş; 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen deprem nedeniyle 8 Şubat 2023 tarihli 6785 sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla Olağanüstü Hâl (OHAL) ilan edildiğini, ilan edilen OHAL uyarınca da 11 Şubat 2023 tarihli 120 sayılı "OHAL Kapsamında Yargı Alanında Alınan Tedbirlere İlişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi"nin Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdiğini, anılan kararnamenin 2. maddesinde, OHAL ilan edilen illerde, yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla sürelerin 6 Şubat 2023 tarihinden başlamak üzere, 6 Nisan 2023 tarihine kadar durmasına karar verildiğini, aynı maddenin 4. fıkrasında ise, 6 Şubat 2023 tarihi itibariyle yerleşim yeri OHAL ilan edilen illerde bulunan gerçek ve tüzel kişilerle, aynı tarihte bu illerde bulunan avukatlar tarafından takip edilen dava ve işlerle ilgili olarak bu avukatlar bakımından ülke genelinde uygulanacağının hüküm altına alındığını, dolayısıyla süresinde temyiz başvurusunda bulunduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 4 üncü, 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmazın zeminine 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak; üzerindeki yapıya ise aynı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi uyarınca resmi birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı düşülerek değer biçilmesi ve yine aynı Kanun'un 11 inci maddesinin son fıkrası uyarınca taşınmaz malın niteliği, tamamının yüzölçümü, geometrik durumu ve enerji nakil hattı güzergâhı dikkate alınarak değer düşüklüğü oranı belirlenmek suretiyle irtifak hakkı karşılığının tespit edilmesi yerindedir.
3. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ile 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı kararı da göz önüne alınarak davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemiş olmasında hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacı idareden peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.