Logo

5. Hukuk Dairesi2023/5164 E. 2023/7828 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının mahkeme kararıyla iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, bozma kararına uyulmasına karar verilmesine rağmen, bozma öncesi belirlenen bedele uygulanması gereken objektif değer artış oranının eksik hesaplanması ve ıslah harcının ödenmediği halde ıslah talebi gözetilerek hüküm kurulması hatalı görülerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/286 Esas, 2022/235 Karar

KARAR : Kısmen kabul kısmen reddine

Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekilleri ile ihbar olunan vekil tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; İzmir ili, Foça ilçesi, ... Mahallesi ... ada 6, 187 ada 8, 191 ada 2 ve 3 parsel sayılı taşınmazlarının orman sınırları içerisinde kalması nedeniyle, Hazine tarafından açılan dava sonucu tapu kaydının iptal edildiğini, uğranılan zararın işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazların orman idaresine geçmesinin kesinleşen mahkeme kararına dayandığını, böyle bir durumda devletin tazminat ödemesini gerektiren hukuki düzenleme olmadığını, davaya 4721 sayılı Kanun'un 917 ve 931 inci maddelerinin uygulama imkanın olmadığını, ayrıca davanın süresinde açılmadığını, davalı tarafın ancak satın aldığı önceki malikine karşı bir tazmin isteminde bulunabileceğini ileri sürerek davanın orman idaresine ihbarını ve neticeten reddini istemiştir.

2.İhbar olunan ... vekili beyan dilekçesinde; mahkemenin 1999/110 Esas, 2006/107 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazların 1947 yılında yapılıp 1948 yılında itirazsız kesinleşen orman tahdidi neticesi orman sınırları içinde kaldığından bu parselin tapusunun iptaline orman vasfı ile ... adına tapu kütüğüne tesciline karar verildiğini, davanın bir yıllık süre içinde açılmaması nedeni ile öncelikle bu yönden reddi gerektiğini, yapılan orman kadastrosu nedeni ile doğmuş bir zarar olmadığını ileri sürerek haksız ve yersiz davanın reddi gerektiğini belirtmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 21.10.2008 tarihli ve 2008/2 Esas, 2008/216 karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 21.10.2008 tarihli ve 2008/2 Esas, 2008/216 karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 20.10.2011 tarihli ve 2011/6485 Esas, 2011/11894 Karar sayılı kararıyla Foça Kadastro Mahkemesinin 30.04.2002 tarih ve 2001/1-2, Foça Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.06.2006 tarih ve 1999/110-107 ve Foça Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.03.2009 tarih ve 2008/1-46 sayılı kararlarının kesinleşmesi ile davacılar için 4721 sayılı Kanun'un 1007 maddesi anlamında bir zarar oluştuğu kabul edilerek, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliğinin ve değerinin, taşınmazın arsa ya da arazi olmasına göre farklılık arz edeceği, somut olayda, tapusu iptal edilen taşınmazın arsa niteliğinde olduğundan değerinin, tapu iptal karanın kesinleşme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanacağı, bu itibarla emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi hatalı olduğundan kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar

Mahkemenin 06.03.2015 tarihli ve 2012/71 Esas, 2015/76 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 06.03.2015 tarihli ve 2012/71 Esas, 2015/76 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde Hazine ve ihbar olunan Orman idaresi vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 22.12.2016 tarihli ve 2015/8482 Esas, 2016/12464 Karar sayılı kararı ile; dava konusu taşınmazların hükmen orman vasfı ile tapuya tescillerinden önce "Zeytin ağaçlı tarla” vasfıyla tapuda kayıtlı oldukları, taşınmazların imar planı dışında kalıp etrafında meskun mahal bulunmadığı yönündeki Belediye İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün yazıları da dikkate alındığından taşınmazların arsa vasfında olduğunu kabul edilemeyeceği, dava konusu taşınmazların, niteliği arazi olarak değerlendirilmeli ve taşınmazların sulu olup olmadığı, yerleşim alanlarına uzaklığı, iklim şartları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmek suretiyle, taşınmaz üzerinde meyve ağaçları varsa ağaçların yaş ve cinsleri de dikkate alınmak suretiyle elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılarak taşınmazın değeri belirlenerek gerçek zararlar saptanmalı, Yargıtay bozma kararından sonra ıslah yapılamayacağı da dikkate alınarak oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar

Mahkemenin 27.09.2017 tarihli ve 2017/79 Esas, 2017/208 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

C. Üçüncü Bozma Kararı

1. Mahkemenin 27.09.2017 tarihli ve 2017/79 Esas, 2017/208 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucu; 21.04.2021 tarihli ve 2020/8208 Esas, 2021/6080 Karar sayılı kararı ile; dava konusu taşınmazın konumu ve bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özellikleri dikkate alındığında objektif değer artırıcı unsur oranının %300 olacağı düşünülmeden, daha az oranda objektif değer artışı ilave etmek suretiyle aza hükmedildiği, dava tarihinin hatalı gösterildiği, 28.07.2020 yürürlük tarihli 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'nun (6100 sayılı Kanun) 177/2 nci maddesi ile Yargıtay’ın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir işlem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabileceğine dair açık düzenleme yapıldığı ve usulü kazanılmış hakkın istisnası niteliğindeki bu değişiklik gözetildiğinde bozmadan önce 11.06.2013 tarihli dilekçe ile dava ıslah edildiğinden, harcı ödenen ıslah kapsamında kurulması gerektiğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar

Mahkemenin 06.07.2022 tarihli ve 2021/286 Esas, 2022/235 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın çevresinde yapılaşma olduğundan arsa vasfında olduğunu, bedelin çok düşük belirlendiğini, aynı bölgede benzer nitelikteki taşınmazların arsa olarak değerlendirildiğini dava konusu taşınmazların konumu dikkate alındığında arazi olarak değerlendirilerek düşük bedel belirlenmesi hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek kararın davacı lehine bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; Orman tahdidi yapıldığında herhangi bir itiraz yapılmadığını, dava konusu taşınmazların ilişkin tazminattan Hazinenin sorumlu tutulamayacağı taşınmazlar orman vasfında olduğu halde tarım arazisi olarak değerlendirilerek fahiş bedel belirlendiğini ileri sürerek temyiz talebinde bulunmuştur.

3.İhbar olunan ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; kesinleşmiş orman sınırları dahilinde kalan taşınmazların şahıslar adına tapuya tescil edilmiş olması halinde bu tescil işleminin baştan beri geçersiz, yolsuz tescil niteliğinde olduğundan, hiç bir zaman mülkiyete konu olamayacağından haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesi gerekir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ila 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu İzmir ili, Foça ilçesi, ... Mahallesi ... ada 6, 187 ada 8, 191 ada 2 ve 3 parsel sayılı taşınmazlara orman sınırı içerisinde kalması nedeniyle tapu kaydı mahkeme kararı ile iptal edilen arazi niteliğindeki taşınmazlara gelir metodu esas alınarak biçilmesinde, taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılama hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin ve ihbar olunan vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

4. Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verildiği halde bozma öncesi belirlenen 36,64 TL /m² bedeline %300 objektif değer artışı uygulandığında 146,56 TL/m² üzerinden davacı idarenin usuli kazanılmış hakkı da gözetilerek bedel belirlenmesi gerekirken mahkemece 109,94 TL/m² üzerinden bedel belirlenmesi hatalıdır.

5.Yargılama sırasında 11.06.2013 tarihli dilekçe ile davanın ıslah edildiği, bozma ilamı ile harcı ödenen ıslah kapsamında hüküm kurulması gerektiği yönünde kararın bozulmuş olduğu, dosya muhteviyatında ve UYAP ortamında ıslah harcının yatırılmadığı anlaşıldığından harcı ödenen kısım üzerinden karar verilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekmektedir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle,

Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan sair hususlar incelenmeksizin mahkeme kararının BOZULMASINA,

Davalı Hazine ve ihbar olunan ... harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Davacılardan peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine,

25.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.