"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/23 Esas, 2023/30 Karar
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın idare adına tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilâmına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Konya ili, Hadim ilçesi, ... Mahallesi, 170 ada 160 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın idare adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmazın gerçek bedelinin tespitini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 30.01.2014 tarihli ve 2012/208 Esas, 2014/11 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 30.01.2014 tarihli ve 2012/208 Esas, 2014/11 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda; 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının arazilere ilişkin (f) bendinde taşınmaz malın kamulaştırma (dava) tarihindeki mevki ve şartlarına göre olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden değerinin belirleneceği öngörülmektedir. Dava konusu taşınmaz ile ilgili olarak, taşınmazın yüzölçümü 1.454,44 m² olup tamamı kamulaştırılmıştır. Taşınmaz üzerinde verim çağında 20 yaş 1 ceviz, 10 yaş 3 elma, 10 yaş 1 dut, 40 yaş 1 ceviz, 15 yaş 1 ceviz, 20 yaş 1 armut, 10 yaş 1 elma, 10 yaş 4 erik ağacı olmak üzere toplam 15 ağacın bulunduğu anlaşılmıştır. Buna göre ağaçların kapladığı alanın tespit edilerek bu kısmın kapama karışık meyve bahçesi yapılarak değerinin tespiti gerekirken, ağaçların kapladığı alanında tarım arazisi olarak kabulü ile zemin ve meyve ağaçlarına ayrı ayrı değer verilmesi suretiyle kamulaştırma bedelinin tespit edilmesi, dava konusu taşınmazın tarla kısmı ile ilgili yapılan incelemede; aynı kamulaştırma kapsamında Dairemize intikal eden ve temyiz incelemesi yapılan Dairenin 2014/4285 Esas, 2014/9757 Karar; 2014/4267 Esas, 2014/9754 Karar; 2014/4262 Esas, 2014/9753 Karar sayılı dosyalarında dava konusu taşınmazların değerlendirilmesinde buğday, taze fasulye, patates münavebesi uygulanmak suretiyle değerlendirme yapıldığı, Dairemizce bu kararların buğday ürününün iki kez münavebeye alınmasının doğru olmadığı, buğday, taze fasulye, patates münavebesi uygulanması gerektiği gerekçesiyle bozulduğu dikkate alınarak bu dosyalarda belirtilen şekilde değerlendirme yapılması gerekirken, münavebe planı değiştirilerek buğday, domates, buğday münavebesi uygulayan ve buğdayı iki kez değerlendirmeye alan rapora göre hüküm kurulmuş olması, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla 2942 Sayılı Kanun'un 27 nci maddesi uyarınca tespit edilen ve davalıya ödenen bedel düşüldükten sonra davalı adına bankaya yatırılan kamulaştırma bedelinin hükümle birlikte davalıya ödenmesine karar verildiği gözetilerek bu fark bedele dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar faiz uygulanması gerekirken 30.04.2013 tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olması ve faizin karar tarihine kadar olduğunun belirtilmemesi doğru değildir. Mahkemece enkazın akıbetinin araştırılması, kim tarafından alındığının saptanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu konuda hiçbir inceleme yapılmadan enkaz bedelini düşen bilirkişi raporuna göre karar verilmesi, kabule göre de; 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca bilirkişi kurulu, arazi niteliğindeki taşınmaz malın kamulaştırma tarihindeki mevki ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini esas tutarak düzenleyeceği raporda, bedelin tespitinde etkili olacak bütün nitelik ve unsurları ve her unsurun ayrı ayrı değerini belirtmek suretiyle ve ilgililerin de beyanını dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerini tespit etmelidir. Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarında ise özel ve dikkate alınması gereken haklı bir neden bulunmadıkça tarım arazilerinin olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden bilimsel yöntemle yapılacak değerlendirmede münavebeye alınacak ürünler için kapama meyve bahçesi değerlendirmesinde ise kapamaya dahil edilen meyveler için ayrı ayrı dekar başına elde edilecek ortalama verim, üretim gideri ve toptan satış fiyatına ilişkin olarak ciddi istatistiki bilgilere dayalı olduğu bilinen o yerdeki gıda, Tarım ve Orman Müdürlüğü verilerinin esas alınması aranmaktadır. Buna göre; Tarım ve Orman İlçe Müdürlüğünden dosyaya getirtilen veriler dikkate alındığında dekar başına ortalama verim miktarı buğday için 395 kg olduğu halde bilirkişi raporunda bu verilere uyulmadan ve verilerden ayrılmayı gerektiren nedenler varsa bunlar da açıklanmadan değerlendirilme yapılmış olması ve ürünlere ait dekar başına üretim giderleri (gider kalemleri ayrı ayrı gösterilmek suretiyle) dosyaya getirtilerek bu yönden de rapordaki verilerin uygunluğunun denetlenmemiş olması doğru görülmediğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 09.06.2016 tarihli ve 2016/33 Esas, 2016/792 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1.Mahkemenin 09.06.2016 tarihli ve 2016/33 Esas, 2016/792 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; Mahkemece, bozma kararına uyulmasına karar verilmiş ise de, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki: Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin 2014/21227 Esas, 2015/6504 Karar sayılı ilamı ile "Dava konusu taşınmaz ile ilgili olarak, taşınmazın yüzölçümü 1.454,44 m² olup tamamı kamulaştırılmıştır. Taşınmaz üzerinde verim çağında 20 yaş 1 ceviz, 10 yaş 3 elma, 10 yaş 1 dut, 40 yaş 1 ceviz, 15 yaş 1 ceviz, 20 yaş 1 armut, 10 yaş 1 elma, 10 yaş 4 erik ağacı olmak üzere toplam 15 ağacın bulunduğu anlaşılmıştır. Buna göre ağaçların kapladığı alanın tespit edilerek bu kısmın kapama karışık meyve bahçesi yapılarak değerinin tespiti gerekirken, ağaçların kapladığı alanında tarım arazisi olarak kabulü ile zemin ve meyve ağaçlarına ayrı ayrı değer verilerek kamulaştırma bedelinin tespit edilmesine karar verilmesi" gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece; ağaçların kapladığı alan tespit edilerek bu kısmın kapama karışık meyve bahçesi yapılarak değerinin tespitinin yapılması gerekirken bozmadan önce olduğu gibi her bir ağacın bedeli üzerinden değer tespiti doğru olmadığı gibi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alınarak, davanın niteliği gereği davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; bedelin fahiş olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; bozmanın gereklerinin yerine getirilmediğini, hükme esas alınan raporun eksik incelemeye dayalı olduğunu, enkaz bedelinin düşülmemesi gerektiğini, bedelin düşük olduğunu, yasal faiz uygulanmasının hatalı olduğunu, Anayasa'nın 46 ncı maddesi uyarınca Kamulaştırma bedeline kamu alacakları için öngörülen en yüksek faizin doğrudan doğruya uygulanması gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ve 11 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkralarının ilgili bölümleri.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.9.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanmasına karar verilmesi doğrudur.
3. Temyizen incelenen ve bozma ilamına uyularak verilen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına, davalılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
30.11.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.
Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına yönelik Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin (davalılar vekillerinin 08.03.2023 tarihli temyiz dilekçesindeki; “kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına” ilişkin talebi) de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak faize hükmedilmelidir.
Hâl böyle iken, eldeki derdest davada Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı Sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum. 30.11.2023