Logo

5. Hukuk Dairesi2023/5181 E. 2024/916 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tespiti ve idareden tahsili istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: İstinaf incelemesinde, arsa niteliğindeki taşınmaza emsal incelemesi yapılarak değer biçilmesinde ve istinafın kaldırma kararı öncesi alınan bilirkişi raporuna göre bedel tespitinde ve davalı idareden tahsiline karar verilmesinde usul ve yasaya uygunluk gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/105 Esas, 2023/356 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 25. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/149 Esas, 2022/170 Karar (Birleştirilen İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesi 2021/434 Esas)

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin ile ecrimisilin tahsili istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı idare vekilince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince asıl davanın tazminat talebi yönünden kabulüne, ecrimisil talebi yönünden kısmen kabulüne ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,

Karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince, miktar veya değeri her paydaş için 238.730,00 TL'yi geçmeyen davalara ilişkin olarak Bölge Adliye Mahkemesi kararları kesin olup, bu kararlar aleyhine temyiz yoluna başvurulamaz.

Mahkemece ecrimisil yönünden davalı idare aleyhine hükmedilen ve davacılar yönünden reddedilen bedel Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalmaktadır.

Bu nedenle; hükmedilen ve reddedilen ecrimisil bedeli yönünden davalı idare ve davacılar vekillerinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Kamulaştırsız el atmaya dayanan asıl ve birleştirilen davalar yönünden davacılar ve davalı idare vekillerinin temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verilmiştir.

Davacılar vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 23.01.2024 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davacılar vekili Avukat ... gelmiş, davalı idare vekili duruşmaya katılmamıştır.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacılar vekili asıl dava dilekçesinde özetle; dava konusu İstanbul ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 1226 ada 10 parsel sayılı taşınmaza çocuk parkı yapılmak suretiyle fiilen el atıldığından bahisle kamulaştırmasız el atmaya dayalı taşınmaz bedeli ile ecrimisilin davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davacılar vekili birleştirilen dava dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunda belirlenen bedele göre fazlaya dair saklı tuttukları bedelin davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmazın halen ... adına kayıtlı olması nedeniyle davacılar ... ve ...'in aktif husumet ehliyetine sahip olmadıklarını, bu kişiler yönünden aktif husumet ehliyeti yokluğuyla davanın reddi gerektiğini; parkın Büyükşehir Belediyesi tarafından ve henüz ... Belediyesi kurulmadan önce düzenlenmesi nedeniyle davanın pasif husumet yokluğu sebebiyle reddi gerektiğini, taşınmaz üzerindeki yapının 1965 yılında oluşturulduğunu ve 20 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, ecrimisil bedeli yönünden de 5 yıllık zaman aşımı süresinin gerçekleştiğini, 5 yıldan önceki ecrimisil taleplerinin reddi gerektiğini, kamulaştırmasız el atma ile birlikte ecrimisil davası açılmasının dinlenemeyeceğini, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 35 inci maddesine göre mülkiyet iddiasında bulunulamayacağını, davanın reddine ilişkin bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde taşınmazın el koyma tarihindeki niteliklerinin dikkate alınması gerektiğini, birim fiyatın belirlenmesinde özel amaçlı satımların dikkate alınamayacağını belirterek davanın reddine kararı verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davanın tazminat talebi yönünden kabulüne, ecrimisil talebi yönünden kısmen kabulü ile bedellerinin davalı idareden tahsili ile bedeline hükmedilen dava konusu taşınmazdaki davacılar payının iptali ile davalı idare adına tesciline, birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf yoluna başvurmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedeli ile ecrimisil taleplerinin kısmen reddine karar verilmiş olmasının hatalı olduğunu, bilirkişi raporu geçersiz olduğundan kaldırma kararı verildiğinden davalı idare lehine usulî kazanılmış haktan bahsedilemeyeceğini, bozma sonrası ıslah olamayacağından ancak ek dava açılabileceğini, bu nedenle ek davanın reddine karar verilmiş olmasının hatalı olduğunu ileri sürmüştür.

2. Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; bedelin yüksek belirlendiğini, 221 sayılı Kanun gereği el atma tarihi 1956 tarihi öncesi olduğundan 221 sayılı Kanun'un uygulanması gerektiğini, dava konusu taşınmazı el atma tarihinden sonra edinen davacıların mağduriyetlerinin olmadığını, husumetin kendilerinde yöneltilemiyeceğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, ecrimisil yönünden maktu harç ve vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmemiş olmasının hatalı olduğunu ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arsa niteliğindeki taşınmaza mahallinde yapılan keşif sonucu emsal karşılaştırması yapılarak değer biçen, usul ve kanuna uygun olarak düzenlenen bilirkişi raporuna göre el atma bedelinin davalı idareden tahsiline ve ecrimisil talebinin kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olduğu gibi dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre dava konusu taşınmazın davalı idarenin yetki ve sorumluluk alanında kaldığı ve husumetin doğru yöneltildiği, dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazın emlak m² rayiç değerlerinin doğru orantılı olduğu, usulî kazanılmış hak nedeniyle ek davanın reddine karar verilmesinin doğru olduğu anlaşıldığından, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlâk muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlâk muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden dava konusu taşınmaza davalı idarece 09.10.1956 ile 04.12.1983 tarihleri arasında el atıldığının kabulü doğrudur.

3. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; istinafın kaldırma kararı öncesi sadece davalı idare vekilinin istinaf başvurusu ile Mahkemenin 29.06.2017 tarihli ve 2013/546 Esas, 2017/225 Karar sayılı kararının kaldırılmasına karar verildiğinden, kaldırma kararı öncesi belirlenen bedel yönünden davalı idare lehine oluşan usulî kazanılmış hak gözetilerek arsa niteliğindeki taşınmaza emsal incelemesi yapılarak değer biçilmesinde ve istinafın kaldırma kararı öncesi alınan rapora göre kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçelerinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacılar İle Davalı İdarenin Ecrimisle İlişkin Temyizi Yönünden

Tarafların temyiz dilekçelerinin miktar yönünden reddine,

2. Davacılar ve Davalı İdare Vekillerinin Kamulaştırmasız El Atılan Taşınmaz Bedelinin Tahsiline İlişkin Davacılar İle Davalı İdarenin Temyizi Yönünden

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine, davalı idareden aşağıda yazılı kalan harcın alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.