"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/829 Esas, 2023/19 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Diyarbakır 7. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/119 Esas, 2021/646 Karar
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Diyarbakır ili, Sur ilçesi, ... Mahallesi 282 ada 17 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın müvekkili idare adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; acele kamulaştırma dosyasındaki bilirkişi tespitinin gıyaplarında gerçekleştiğini ve doğru olmadığını, acele kamulaştırma dosyasında dava konusu taşınmaz üzerindeki yapıların yüzölçümleri, cinsleri, sınıfları ve yıpranma oranlarının hatalı tespit edildiğini, betonarme/karkas yapı olmasına rağmen bilirkişiler tarafından kargir yapı olarak değerlendirildiğini, taşınmazın konumu itibarıyla değerli olduğunu, acele kamulaştırma kararının verilmesinden sonra taşınmazın davacı idare tarafından yıkılma ihtimaline binaen Diyarbakır 7. Asliye Hukuk Mahkemesinde delil tespiti davası açtıklarını, taşınmaz başında keşif yapılarak delil tespiti dosyasına raporlar sunulduğunu, bu raporlardaki hatalara itiraz ettiklerini, yargılama sonucunda tespit edilecek bedele el atma tarihinden itibaren kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranının uygulanmasını talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile davalıya ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk kararla müvekkili idare lehine vekâlet ücretine hükmedildiği halde son kararda vekâlet ücretine hükmedilmemesinin usulî kazanılmış hakkın ihlali niteliğinde olduğunu, dava konusu taşınmaz için belirlenen bedelin aynı bölgedeki kamulaştırmaya dahil diğer taşınmazlara göre yüksek olduğunu, emsal alınan taşınmazın uygun niteliğe sahip olmadığını, emsal karşılaştırmasının kanunun aradığı şartlara uygun olarak yapılmadığını ileri sürmüştür.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz üzerinde yer alan iki katlı yapının üst katının çıkma tabir edilen bir şekilde yapıldığını, bu nedenle ikinci katın yüzölçümünün birinci katın yüzölçümünden fazla olduğunu, bu kısmın hesaplamaya dahil edilmediğini, taşınmaz üzerindeki yapının 3/B yapı grubunda kabul edilmesi gerektiğini, yapının yaşının hatalı alındığını ve yıpranma oranının da yüksek hesaplandığını, dava konusu taşınmaz için belirlenen bedelin düşük olduğunu, taşınmazın konumu itibarıyla kıymetli bir bölgede yer aldığını, emsal taşınmazdan daha değerli olmasına rağmen değersiz kabul edildiğini, yasal faiz işletilmesi nedeniyle enflasyon karşısında değer kaybı oluştuğunu ve bu sebeple kamu alacakları için öngörülen en yüksek oranda faize hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın arsa vasfında olduğu, taşınmazın zeminine 2942 sayılı Kanun'un kıymet takdir esaslarını belirten 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsal karşılaştırması yapılarak, üzerindeki yapılara aynı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi uyarınca resmi birim fiyatları esas alınıp, yapının yaşına göre yıpranma payı düşülerek değer biçilmesinde ve davanın niteliği itibarıyla davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinde bir isabetsizlik görülmediği gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak davacı idare ile davalı tapu maliki arasındaki kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki Diyarbakır ili, Sur ilçesi, ... Mahallesi 282 ada 17 parsel sayılı taşınmazın zeminine 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak; üzerindeki yapılara ise aynı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi uyarınca resmi birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı düşülerek değer biçilmesi ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesine karar verilmesi yerindedir.
3. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması yerindedir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.11.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.
Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına yönelik Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin (davalı vekilinin 04.04.2023 tarihli temyiz dilekçesindeki; “kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına” ilişkin talebi) de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 04.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak faize hükmedilmelidir.
Hâl böyle iken, eldeki derdest davada Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı Sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum. 23.11.2023