"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/99 Esas, 2023/49 Karar
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 ... ... Medenî Kanunu’nun (4721 ... Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki olduğu İzmir ili, Aliağa ilçesi, ... mevkii 3492 parsel ... taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığından tamamının tapu kaydının iptali istemi ile Hazine tarafından açılan tapu iptali davası sonucunda davacılar adına kayıtlı olan tapunun iptaline karar verildiğini, bu durumun davacıların mülkiyet hakkını ihlal ettiğini belirterek uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya hak düşürücü ve zamanaşımı süreleri yönünden itiraz ettiklerini, davaya konu edilen tapu iptal davasının 2007 yılında kesinleşmiş olup kesinleşme tarihinden itibaren bir yıllık hak düşümü süresi geçtikten sonra davanın açıldığını, davacıya ait 3492 parsel ... taşınmazın tapusunun iptaline ilişkin davanın iflas kararından çok önce 10.06.2004 tarihinde açılıp yargılamasının yapıldığını ve 03.10.2006 tarihinde karara çıktığını, iflas kararının 09.11.2006 tarihinde verilip iflasın açıldığını, iflas idaresinin 16.08.2007 tarihinde atandığını, müflise ait taşınmazın bütün bu işlemlerden çok önce tapusunun iptal edilerek müflisin mülkiyetinden çıktığını, iflas idaresi tarafından ancak müflisin aktiflerinin değerlendirilip bunlar üzerinden işlem yapılabileceğini, davaya konu tazminatın ise iflas tarihi itibarıyla mevcut bir aktif olmadığını, müflisin elinden çıkmış ve aktif değer niteliğini kaybetmiş bir taşınmaza ilişkin talep olması nedeniyle davanın bu yönden incelenerek reddinin gerektiğini, yine davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla istenilen bedelin oldukça fahiş nitelikte olduğunu, taşınmazın konumu incelendiğinde denizel kökenli olduğunu, her boyutta kum, çoğunlukla çakıldan meydana geldiğini, tamamen kumsal vasfında olduğunu, denizin dolması veya çekilmesi ile oluştuğunu, özel mülkiyete konu edilemeyecek yerlerden olduğunun tespit edildiğini, bu nitelikleri dikkate alındığında mali ederinin yüksek olmayacağının açık olduğunu bildirerek; davacıların davasının öncelikle hak düşümü - zamanaşımı süreleri yönünden, aksi halde taraf sıfatı ve esastan reddi ile yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemesinin 25.06.2015 tarihli ve 2012/741 Esas, 2015/198 Karar ... kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince dava konusu taşınmazın zararın doğduğu 13.03.2007 tarihinde taşınmazın arsa yahut arazi vasfında olup olmadığının araştırılarak, taşınmazın bu ilkelere göre arsa niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde emsal incelemesi ve kıyaslaması yöntemiyle, arazi niteliğinde olduğunun saptanması halinde ise tarımsal gelir metoduna göre bu tarihteki gerçek değeri, 6754 ... Bilirkişilik Kanunu'nun 11 nci maddesine uygun olarak yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle varsa üzerinde bulunan yapıların Bayındırlık Bakanlığı resmi birim fiyatları esas alınarak yıpranma payı düşülmek suretiyle tespit edilmeli, emsal satış yöntemine göre zarar belirlenecek ise taraflarca gösterilecek veya bilirkişi kurulu tarafından resen belirlenecek emsaller arasından, değerlendirme tarihine yakın zamanda, gerçek satışlara ait taşınmazın resmi satış tablosu getirtilmeli, imar parsellerine yakın olup olmadığı, kadastro veya imar parseli niteliğinde olup olmadığı, düzenleme ortaklık payı düşülmesi gerekip gerekmediği araştırılmalı, çekişmeli taşınmazın konumunun, emsal taşınmaz ve çevredeki yakın imar parselleri ile birlikte kroki üzerinde gösterildiği, denetime imkan veren rapor hazırlattırılmalı, belirsiz alacak davası niteliği bulunmayan eldeki davada davacı yanca usule uygun bir ıslah talebi bulunmadığı da değerlendirilerek oluşacak sonuca göre hüküm kurulması gerektiğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davanın kabulü ve dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; asıl ve birleştirilen davalar ayrı ayrı değerlendirilerek faiz başlangıç tarihinin net olarak belirlenmesi gerektiğini, ileri sürerek temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; davada zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçtiğini, 4721 ... Kanun’un 1007 nci maddesince tazmini gereken bir zararın bulunmadığını, taşınmazın 1979 yılında kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını, davacının bu durumu bilerek taşınmazı satın aldığından tazminat talep edemeyeceğini, bilirkişi raporlarının çelişkili olduğunu, çelişkinin giderilmeden karar verildiğini, taşınmazın arazi vasfında olduğunu ileri sürerek temyiz isteminde bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 ... Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 ... Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 ... Kanun) geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 ... Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 ... Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 ... Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 4721 ... Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından ... bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar ... ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 ... Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 ... Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 ... Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel ... sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 ... Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 ... Kanun'un geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 ... Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 ... Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu İzmir ili, Aliağa ilçesi, ... mevkii 3492 parsel ... 25.000 m² yüzölçümündeki taşınmazın plaj niteliği ile ifraz yoluyla 02.01.1969 tarihinde Aliağa Belediyesi adına tescil edildiği, daha sonra el değiştirmeler sonucu son olarak 06.08.2002 tarihinde satış yoluyla müflis ... Yağ ve Yem San. Tic. A.Ş.’ye geçtiği, Hazine tarafından açılan dava sonucu Aliağa Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.10.2006 tarihli ve 2006/153 Esas, 2006/330 Karar ... ilamıyla 3492 parsel ... taşınmazın tamamının kıyıda kaldığı gerekçesiyle tapudan terkinine karar verildiği, anılan kararın temyiz edilmeksizin 13.03.2007 tarihinde kesinleştiği, 15.02.2008 tarihinde tapuda infaz işleminin yapıldığı, İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09.11.2006 tarihli ve 2005/632 Esas, 2006/563 Karar ... ilamıyla tapu maliki şirketin iflasına karar verildiği, İzmir 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2007/391 Esas, 2007/478 Karar ... ilamıyla iflas idaresi üyeliğine ..., ... Aşır ve ...’in atandığı, eldeki davanın 18.12.2012 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
3. Tapu kaydı mahkeme kararı ile iptal edilen arsa niteliğindeki taşınmaza emsal kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 ... Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. 4721 ... Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan tazminat davaları, dava açıldığı tarihte tazminat miktarının davacı tarafça tam ve kesin olarak belirlenmesi mümkün olmadığından 6100 ... Kanun'un 107 nci maddesi birinci fıkrası uyarınca belirsiz alacak davası niteliğinde olduğundan ve davacılar vekilince de dava dilekçesinde belirsiz alacak davası olarak nitelendirildiğinden zamanaşımı yalnızca dava açılan kısım için değil, tüm alacak için kesilir. 6100 ... Kaun'un hükümleri gereğince, davacının iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın, davanın başında belirtmiş olduğu alacak talebini 6100 ... Kanun'un 107 nci maddesi birinci fıkrası hükmüne göre bilirkişi raporu ile tam ve kesin olarak belirlendiği anda artırması mümkündür.
5. Bu durumda; dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığından tapu kaydının iptaline ilişkin kararın taraflarca temyiz edilmeyerek 13.03.2007 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 18.12.2012 tarihinde belirsiz alacak davası olarak 100.000,00 TL üzerinden açıldığı bozma ilamı öncesinde alınan bilirkişi raporu ile zararın belirlendiği, alınan bilirkişi raporu dayanak gösterilerek davacı tarafından Aliağa Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/361 Esas ... dosyasında 17.11.2016 tarihinde bilirkişi raporunda belirlenen bedel esas alınarak 4.344.790,00 TL bedel üzerinden açılan davanın görülmekte olan dava ile birleştirilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
6. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin bozma ilamından sonra mahkemece bozmaya uyularak yargılamanın devamı sırasında davacı vekili tarafından mahkemeye sunulan 16.11.2022 tarihli dilekçesinde asıl ve birleştirilen davada talep edilen toplam 4.444.790,00 TL mahsup edilerek talebini 3.305.210,00 TL daha artırarak netice olarak 7.750,000,00 TL bedel üzerinden davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiği, davacı tarafından Aliağa Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/361 Esası ile açılıp görülmekte olan dava ile birleştirilen davada davacı alacak miktarını 4.444.790,00 TL olarak belirlediği, belirsiz alacak davası olarak açılan tazminat davasında bilirkişi raporu ile alacağın 4.444.790,00 TL olarak belirlendiği ve alacak miktarı belirli hale gelmiş olmakla asıl ve birleştirilen dosyada zamanaşımı bilirkişi raporu ile belirlenen bu bedel yönünden kesilmiştir. Bozma tarihinden önce 13.10.2014 tarihlinde alacak miktarı 4.444.790,00 TL olarak belirlendiği, anlaşılmakla 4.444.790,00 TL nin üzerinde kalan bedel yönünden tapu iptal tescil tarihinin kesinleştiği tarih olan 13.03.2007 tarihinden ıslah tarihi olan 16.11.2022 tarihine kadar 6098 ... ... Borçlar Kanunu'nun 146 ncı maddesindeki 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gözetilerek karar verilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekir.
7. Kabule göre asıl ve birleştirilen davalar yönünden ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmesi hatalıdır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının BOZULMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,
18.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.