Logo

5. Hukuk Dairesi2023/5712 E. 2024/3349 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacılar ile davalı idareler arasında, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tespiti ve tahsili ile harç ve vekalet ücretine ilişkin uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: 2942 sayılı Kanun'un ek 4. maddesinin 04.11.1983 tarihinden sonraki fiili el atmalarda uygulanamayacağı, bu nedenle mahkeme ve icra harçları ile vekalet ücretinin nispi olarak hesaplanması gerektiği, ayrıca Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibariyle yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne göre vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılıp Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/854 Esas, 2023/337 Karar

KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/323 Esas, 2022/13 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsiline ilişkin davada yapılan yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı idareler vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kamu düzeni gereğince kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Miktar veya her paydaş için değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın her paydaş için değeri kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun'un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun'un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

... ve ... haricindeki davacılar lehine, her bir davacı yönünden ve her bir davalı idare aleyhine hüküm altına alınan bedeller Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL'nin altında kaldığı anlaşılmakla, adı geçen davacılar dışındaki davacılar vekilinin ve davalı idareler vekillerinin adı geçen davacılar dışındaki davacılar yönünden temyiz dilekçelerinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacılar ... ve ... vekillerinin ve davalı idareler vekillerinin davacılar ... ve ... yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara ili, Keçiören ilçesi, ... Mahallesi 2006 ada 10 parsel sayılı taşınmaza fiilen el atıldığından kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın 12.500,00 m² iken 21.01.1986 tarihinde 76010/A sayılı parselasyon planı ile bir kısmının düzenleme orntaklık payı olarak kesildiğini, bir kısmının muhtelif parsellere gittiğini, bir kısmı olan 3.044,00 m²sinin ise bedelsiz terk olarak ayrıldığını, tapu kaydında bu alan için tasarruf yapılamaz şerhinin bulunduğunu, husumetin kendilerine düşmediğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın 76010/A sayılı parselasyon planı ile bir kısmının düzenleme orntaklık payı olarak kesildiğini, bir kısmının muhtelif parsellere gittiğini, bir kısmı olan 3.044,00 m²sinin ise bedelsiz terk olarak ayrıldığını, bu kısmın bedelsiz terk edileceğine dair şerh olduğunu, aksinin kabul edilmesi halinde dahi husumetin kendilerine düşmediğini, maliklerin kaydı üzerinde takyidatlar bulunduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idareler vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; idari yargının görevli olduğunu, parselasyon planının özel parselasyon planı olduğunu, maliklerin talebi üzerine hazırlandığını, husumetin kendilerine düşmediğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; özel parselasyon planı nedeniyle bedelsiz terk edilmesi gereken taşınmaza ilişkin kamulaştırma yapılamayacağını, "tapu bedelsiz terk edilecektir, tasarruf edilemez" beyanlarının bulunduğunu, takyidatların bedele yansıtılmadığını, m² birim bedelinin gerçeği yansıtmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmaz öncesinde 12510 m² alanlı iken 76010/A nolu parselasyon planı ile uygulamaya alınarak 3044 m²nin bedelsiz terk (yola giden) olarak ayrılmasından sonra, 2366 m² düzenleme ortaklık payı olarak kesilip sonra kalan 7100 m²sinin ise imarın muhtelif parsellerine şuyulandırıldığı, bedelsiz terk olarak ayrılan taşınmaz bölümünün yapılan keşif sonucu sunulan teknik bilirkişi raporuna göre imar uygulaması sırasında davaya konu bölüm yönünden ayırma çapı düzenlenmediğinden nereye tekabül ettiğinin, hangi cadde ve sokak üzerinde kaldığının tespit edilemeyeceğinin, davaya konu bölümün zeminde kaybolduğunun bildirildiği bu yönüyle fiilen el atma olgusunun gerçekleştiği anlaşılmış olup, arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılıp vergi değerleri de kıyaslanmak suretiyle bedelinin tespit edilmesinde, taşınmaza yakın bölgede bulunan 2006 ada 4 parsel sayılı taşınmazın tapu malikleri tarafından açılan davada Haziran 2018 değerlendirme tarihi itibarıyla tespit edilen 1.535,00 TL/m² birim bedelin Dairemizin 2019/3024 Esas sayılı ilamı ile uygun bulunarak Yargıtay 5.Hukuk Dairesinin 2021/10982 Esas sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği de dikkate alındığında bir isabetsizlik görülmediğini, hükme esas alının teknik bilirkişi raporu ve ek raporda davaya konu bedelsiz terk olarak ayrılan dava konusu taşınmaz bölümünün tapuda yaşamakla birlikte fiilen imar adaları arasında 1585 m²lik kısmının 12 metre genişliğin olan 1061. ve 1063. sokakta kaldığının tespit edildiği, 1459 m²lik kısmının 12 metre altındaki 1062 ve 1059 uncu sokakta kaldığının tespit edildiği ve her iki idare yönünden de sorumluluk alanlarına göre davanın kabulüne karar verilmiş, 15 metre altı yollardan ilçe belediyelerinin sorumlu olacaklarına dair ... Büyükşehir Belediye Meclisinin 15.12.2017 tarihli ve 2017/2445 sayılı meclis kararının yine aynı belediye meclisinin 08.10.2019 tarihli ve 1250 Karar sayılı kararı ile iptal edildiği hususu dikkate alındığında sorumlu idarenin belirlenerek davanın her iki davalı yönünden kabulü ile bilirkişi kurulca belirlenen bedelin iş bu idarelerden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğini; ancak 26.11.2022 tarihli ve 32025 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7421 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na (2942 sayılı Kanun) eklenen Ek Madde 4’ün son fıkrasında “Bu kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir.” düzenlemesi yapıldığından 04.11.1983 tarihinden sonra yapılan fiili el atmalarda da maktu harca hükmedilmesi gerektiğini, bu nedenle harca yönelik düzenleme usul hükümlerine ilişkin olduğundan derhal uygulanması gerektiği gibi kamu düzenine ilişkin olduğundan resen dikkate alınması gerektiği de gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz başvurusunda bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihinin 2023 yılı olması nedeniyle, 2023 yılı dikkate alınarak vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden, kararın bu yönden düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.

2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın süre yönünden reddi ile bedele de itiraz ettiklerini ilave etmek suretiyle istinaf dilekçesini tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesini tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı tapu malikleri ile davalı idareler arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin tahsili hususundadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci ve Ek Madde 4'üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde, aynı taşınmaza ilişkin Dairemiz denetiminden geçen dosyalar dikkate alındığında bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Davalı idarelerin, taşınmazın fiilen yol olarak el atılmış kısımları ile ilgili olarak, sorumlulukları gözetilerek bedele hükmedilmesi doğrudur.

4. Dava konusu taşınmazın özel parselasyon planı ile oluştuğu, davacılar murislerinin parselasyon planı yapılması için vekaletname verdikleri ileri sürülmüşse de dosyadaki bilgi ve belgelere göre; özel vekaletnamenin kesinlik nedeniyle temyiz başvurusu reddedilen davacılar murislerince verilmiş olduğu gibi dağıtım cetvelindeki imzaların, murislere ya da vekil tayin edilmiş kişilere ait olmadığı, bu itibarla muvafakate ilişkin bir belgenin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki; davacılar ... ile ... tarafından ya da muris-maliklerince verilmiş bir vekâletname veya işbu davacılar ya da davacılar muris-maliklerince özel parselasyona muvafakat edilmiş olduğuna dair bir belge bulunmadığından, bu yöndeki temyiz itirazları yerinde değildir.

5. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre; davalı idareler vekillerinin tüm, davacılar vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

6. Eldeki davada taşınmaza 04.11.1983 tarihinden sonra el atılmıştır. 7421 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kanun’a eklenen Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrası; “Bu Kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları, davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir.” şeklinde düzenlenmiştir. 2942 sayılı Kanun'un 6487 sayılı Kanun'la değiştirilen Geçici 6 ncı maddesinin onikinci ve onüçüncü fıkraları; "09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihini kapsayan dönemde oluşan mağduriyetin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine bir takım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinden sonraki dönem içinde uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği" gerekçesiyle ve Anayasa'nın 2 nci ve 35 inci maddelerine aykırı bulunarak 13.03.2015 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 tarihli ve 2013/95 Esas, 2014/176 Karar sayılı kararıyla iptal edilmiştir. 2942 sayılı Kanun'da 04.11.1983 tarihinden sonraki fiili el atmalara ilişkin başkaca bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle kaynağını Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar ile 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararlarından alan 04.11.1983 tarihinden sonra fiilen el atılan taşınmazlar yönünden, kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekâlet ücretinin nispi olarak uygulanması gerektiğinden 2942 sayılı Kanun'un Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrasının uygulanma imkanı bulunmamaktadır.

7. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, dava konusu taşınmaza 1983 yılından sonra fiilen el atılmış olduğundan nispi harcın hüküm altına alınması gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesince hatalı değerlendirme yapılmak suretiyle maktu harca hükmedildiği ve bu hususun kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekir.

8. Bölge Adliye Mahkemesince yeniden esas hakkında hüküm kurulduğu gözetildiğinde, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmemiş, temyiz dilekçesi kabul edilen davacılar yönünden vekalet ücretinin düzeltilmesi gerekmiştir.

Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

A. Davacılar ve Davalı İdareler Vekillerinin, ... ve ... Dışındaki Davacılara İlişkin Temyizleri Yönünden;

Taraf vekillerinin temyiz dilekçelerinin miktardan ayrı ayrı REDDİNE,

B. Davacılar ve Davalı İdareler Vekillerinin, Davacılar ... ve ...’a İlişkin Temyizleri Yönünden;

1.Davalı idareler vekillerinin tüm, davacılar vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacılar vekillerinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının;

a) (A) bendinin (5) numaralı alt bendinde yer alan "Davalı idare tarafından bakiye karar harcının yatırılmış olması halinde talep halinde harcın davalı tarafa iadesine" cümlesinin çıkartılmasına, yerine " Davacılar ... ve ... payına düşen bedel üzerinden alınması gereken 37.217,00 TL'nin davalı ... Başkanlığından alınarak Hazineye irat kaydına" cümlesinin yazılması,

b) (B) bendinin (5) numaralı alt bendinde yer alan "Davalı idare tarafından bakiye karar harcının yatırılmış olması halinde talep halinde harcın davalı tarafa iadesine" cümlesinin çıkartılmasına, yerine " Davacılar ... ve ... payına düşen bedel üzerinden alınması gereken 34.259,30 TL'nin davalı ... Başkanlığından alınarak Hazineye irat kaydına" cümlesinin yazılması,

c) (A) bendinin (6) numaralı bendinde yer alan "98.298,00" sayısının çıkartılması, yerine "158.693,88" sayısının yazılması,

d) (B) bendinin (6) numaralı bendinde yer alan "94.503,25" sayısının çıkartılması, yerine "150.117,78" sayısının yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davacılardan peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde iadesine, aşağıda yazılı kalan harçların davalı ... Başkanlığından ve Keçiören Belediye Başkanlığından alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.