"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/987 Esas, 2023/557 Karar
KARAR : Esastan ret/Yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/542 Esas, 2021/177 Karar
Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı ... vekilinin başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davalı ... vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 23.01.2024 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü yetki belgesine istinaden davacı vekili Avukat ... ile davalı ... vekili Avukat ... gelmişlerdir.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Kocaeli ili, Gebze ilçesi, ... köyü 1606 parsel sayılı taşınmazın davacı şirket tarafından dava dışı İrfan Pazarköylü'den 13.12.1995 tarihinde gayrimenkul satış vaadi ile satın alındığını ve cebri tescil davası ile adlarına tesciline karar verildiğini, ancak taşınmazın Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/346 Esas, 2001/346 Karar sayılı (bozma sonrası 2008/28 Esas, 2008/115 Karar) kararı ile taşınmazın orman vasfı ile Maliye Hazinesi adına tescil edildiğini, kararın 10.02.2009 tarihinde kesinleştiğini belirterek, kararın kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tazminat talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın ... İnşaat ve Sanayi A.Ş adına kayıtlı iken 02.10.2009 tarihinde hükmen davalı kurum adına tescil edildiğini, davacı tarafın tazminat talebini satış vaadi sözleşmesi gereği önceki malike yönlendirebileceğini, davaya zamanaşımı ve husumet yönünden itirazda bulunulduğu, tapu kaydının iptal edilmesiyle davacınını herhangi bir zarara uğramadığını, davanın Orman İşletmesi Müdürlüğüne ihbar edilmesi gerektiğini belirtilerek davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin raporuna dayanak yaptığı bilirkişi raporunda değer tespitinin çok düşük olduğunu, taşınmazın sanayi bölgesinde olduğunu, etrafının fabrika ve depolama tesisleri ile dolu olduğunu, ayrıca taşınmazın dava tarihindeki değeri üzerinden karar verilmesi gerektiğini, yerel mahkeme kararının kaldırılarak kararda esas alınan bilirkişi değer tespiti çok düşük olduğundan başka bilirkişiden tekrar rapor alınarak, gayrimenkulünün dava tarihindeki değeri üzerinden ve dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline karar verilmesi gerektiğinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın öncelikle husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın tazminat talebinin satış vaadi sözleşmesinin karşı tarafına yöneltilmesi gerektiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, taşınmazın tapu kayıtları incelendiğinde orman takyidat şerhinin 1989 tarihli olduğunu, davacı tarafın satın alıma esas gösterdiği satış vaadi sözleşmesinin ise 1990 tarihli olduğu dikkate alındığında davacının sözleşmenin yapıldığı tarih itibarıyla tapu kaydı üzerine konan orman şerhinin varlığını bilerek ve görerek satış vaadi sözleşmesini imzaladığının kabulü gerektiğini, yerel mahkeme kararının "kişinin kendi kuruna dayanarak tazminat talep edememesi" hukuk genel ilkesine aykırı olduğunu, bilirkişi raporlarında emsal değerlendirmesinin hatalı olduğunu, dava konusu taşınmaza daha uygun emsallerin varlığına rağmen, benzer olmayan emsal alınmak suretiyle tazminata hükmedildiğini, ıslah edilen miktar yönünden ıslah tarihi itibarıyla zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin dolduğunu, ayrıca ıslah edilen miktar yönünden ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken tapu iptal tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, taşınmazın kamuya ait mal niteliğinin bulunması dikkate alınarak denkleştirici adalet ilkesi gereğince indirim yapılması gerekirken bu yönde değerlendirme yapılmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğu kabul edilerek, emsalin üstün ve eksik yönleri kıyaslanarak belirlenen bedelin davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, ancak Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin son zamanlardaki içtihat değişikliği gereği dava konusu taşınmazın değeri belirlenirken dava tarihine göre değerlendirme yapılması gerektiğinden, mahkemece 27.06.2019 tarihli bilirkişi raporunda yapılan emsal karşılaştırması sonucu davaya konu taşınmazın birim fiyatının asıl dava tarihi olan 2018 tarihi itibariyle 208,00 TL, davacının 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereği zararının 1.912.691,00 TL olarak tespit edilmesi, fakat taleple bağlı kalınarak 1.600,000,00 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken tapu iptal ve tescil kararının kesinleştiği tarih esas alınarak yapılan tazminat hesabına göre hüküm kurulması hatalı bulunduğundan davacı vekilinin istinaf istemi yerinde görülerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle taleple bağlı kalınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde belirttiği husuları tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’nun “Sorumluluk” karar başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.''
5. 4721 sayılı Kanun'nun "Tapu sicilinin açıklığı” karar başlıklı 1020 inci maddesi şöyledir:
“Tapu sicili herkese açıktır. İlgisini inanılır kılan herkes, tapu kütüğündeki ilgili sayfanın ve belgelerin tapu memuru önünde kendisine gösterilmesini veya bunların örneklerinin verilmesini isteyebilir.”
6. 4721 sayılı Kanun'nun "Dürüst Davranma" karar başlıklı 2 inci maddesi şöyledir:
"Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz."
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu taşınmazın öncesinde 1101 parsel olarak 1957 yılında yapılan genel kadastro çalışmaları sonucu orman olarak Hazine adına tespit gördüğü, Toprak Tevzii Komiyonunca 4753 ve 5618 sayılı Kanunlar gereği ifraz edilerek dağıtıma tabi tutulduğu, 1968 yılında 9340 metrekare yüzölçümlü olarak dava dışı ... adına tescil edildiği, 03.11.1987 yılında dava dışı ... İnşaat ve Sanayi A.Ş'ye tapuda satış suretiyle devredildiği, dava konusu taşınmazın şirket tarafından 1990 yılında noterde yapılan gayrimenkul satış sözleşmesi ile dava dışı İrfan Pazarköylü'ye devredildiği, bu arada tapu kaydına 25.04.1989 tarihli ''orman takyidi'' şerhi konduğu, dava dışı İrfan Köylü ile davacı şirket arasında 13.12.1995 yılında noterde yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile de davacı şirkete devredildiği, davacı şirket tarafından açılan cebri tescil davası sonucu ... İnşaat ve Sanayi A.Ş adına olan tapu kaydının iptali ile davacı şirket adına tesciline karar verildiği, taraflarca temyiz edilmeyerek kesinleştiği, davacı şirket tarafından açılan Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen orman sınırlamasına itiraz davası sonucu da orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek 10.02.2009 tarihinde kesinleştiği ve eldeki davanın 02.11.2018 yılında 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde açıldığı anlaşılmıştır.
3. Dosya kapsamına göre orman vasfı ile Hazine adına tescil edilen dava konusu taşınmazın tapu kaydındaki 25.04.1989 tarihli ''orman takyid'' şerhi ile 13.12.1995 yılında noterden satış vaadi sözleşmesi ile davacı şirkete devredildiği anlaşıldığından ve buna göre; Devlet tapu sicil kaydındaki şerhin tesisini sağlayarak kaydın bu hali ile değerlendirilmesi gerektiği hususunu aleniyete intikal ettirmiştir. 4721 sayılı 4721 sayılı Kanun'un 1020 nci maddesinin.: "Tapu sicili herkese açıktır. İlgisini inanılır kılan herkes, tapu kütüğündeki ilgili sayfanın ve belgelerin tapu memuru önünde kendisine gösterilmesini veya bunların örneklerinin verilmesini isteyebilir. Kimse tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini ileri süremez.'' hükmü nazara alındığında tapunun beyanlar hanesine şerh işlendikten sonra bu şerhi tapuda görmesine rağmen taşınmazı devir alan davacının iyi niyetli olduğundan ve 4721 sayılı Kanun'un 2 nci maddesi uyarınca dürüst davrandığından söz edilemez. Hâl böyle olunca, davacının tapusunun iptali sebebiyle bir zararının oluştuğu kabul edilse bile bu zararın tapu sicil kayıtlarının doğru tutulmamasından kaynaklandığı söylenemeyeceği gibi zarar ile tapu işlemleri arasında nedensellik bağının varlığından da bahsetmek mümkün olmayacağından davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektiri.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı ... vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Davalı ... kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, 21.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı Hazineye ödenmesine,
Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373 ünü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.