Logo

5. Hukuk Dairesi2023/5902 E. 2024/282 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırılan taşınmazın bedeli ve bu bedele uygulanacak faiz oranına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: 2942 sayılı Kanun'un 11. maddesi uyarınca taşınmazın arsa niteliğinde olduğu, zemin değerinin emsal taşınmazlarla kıyaslanarak, üzerindeki yapıların resmi birim fiyatları ve ağaçların ise yaş, cins ve verim durumlarına göre değerlendirilerek belirleneceği, bedelin bloke edilerek davalıya ödenmesi gerektiği ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının geriye yürümeme ilkesi gereği fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10. maddesinin 9. fıkrası uyarınca yasal faiz uygulanması gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/452 Esas, 2022/561 Karar

KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Denizli ili, Pamukkale ilçesi, ... Mahallesi 231 (yeni 734) parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkinini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz için kıymet takdir komisyonu raporunda belirlenen bedelin düşük olduğunu, kıymet takdir komisyonu tespitlerinin hatalı olduğunu, taşınmaz arsa vasfında olduğu halde arazi olarak değer biçildiğini, kamulaştırmadan arta kalan kısımda meydana gelen değer azalışının dikkate alınmadığını, taşınmaz üzerindeki bağ omcaları ile diğer ağaçların değerinin hatalı belirlendiğini, yargılama gideri ve harçlardan davacı idarenin sorumlu tutulması gerektiğini, davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesini, dava tarihinden itibaren en yüksek oranda faize hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 12.07.2013 tarihli ve 2012/270 Esas, 2013/326 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile yol olarak tapudan terkinine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 12.07.2013 tarihli ve 2012/270 Esas, 2013/326 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin 04.02.2014 tarihli ve 2013/17583 Esas, 2014/1348 Karar sayılı kararı ile hükme esas alınan ek bilirkişi kurulu raporunda dava konusu taşınmazla emsal taşınmazların üstün ve eksik yönleri aralarındaki farklılıklar ve bunların taşınmazın değerine olan etkileri yeterince karşılaştırılıp belirtilmemiş, emsallerin ve dava konusu taşınmazın 3194 sayılı İmar Kanunu uyarınca düzenleme görüp görmedikleri araştırılmamış ve bulundukları cadde ve sokak itibarıyla belediyece emlak vergisine esas olmak üzere belirlenen asgari metrekare değerleri sorulup saptanmadığı, Mahkemece yukarıda açıklanan hususlarda eksikler tamamlanarak bilirkişi kurulundan ek rapor alınmadan hüküm kurulması, tamamı 26.950 m² olan dava konusu taşınmazın 15.181,69 m²sinin kamulaştırılması sonucu 27.02.2013 tarihli fen bilirkişi krokisinde (a) ve (b) olarak gösterilen kısımların (ikisinin toplamı) 5.468,25 m², (c) ile gösterilen 6.300,06 m²lik kısımların kaldığının anlaşıldığı, krokide (b) ile gösterilen kısma geometrik şekli (üçgen şekilli), yüzölçümü ve tarımsal bütünlüğü dikkate alınarak değer kaybı verilmesi gerekirken bu kısma değer kaybı verilmemesi, kamulaştırmanın yol yapım amacıyla yapıldığı dikkate alınmaksızın taşınmazın yolda kaldığı gerekçesiyle ayrıca %10 oranında indirim yapılarak metrekare fiyatını belirleyen bilirkişi raporunun hükme esas alınması, davacı tarafından Denizli 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/303 Değişik İş dosyasında yaptırılan tespitte; dava konusu taşınmazın 7.752 m²sinin nar bahçesi, 19.198 m²sinin bağ olduğu, 01.10.2010 tarihli harita mühendislerinin krokisinde nar bahçesinin ve üzüm bağının yerlerinin gösterildiği yine taşınmaz üzerindeki değişik türde meyve ağaçlarının tespitinin yapıldığı, kıymet takdir komisyonu raporunda ise kamulaştırılan kısım üzerindeki değişik türdeki meyve ağaçları ile 102 adet nar ağacına toplam 10.011,62 TL değer verildiği, 15.181,69 m²lik yüksek sistem bağ olarak tespit yapılmışsa da buna değer verilmediğinin anlaşıldığı, hükme esas bilirkişi raporunda keşif sırasında ağaçların ve bağın kaldırılmış olması nedeniyle zeminüstü değeri olarak kıymet takdir komisyonu raporunda takdir edilen 10.011,62 TL'nin uygun olduğu belirtilerek bu miktar ağaç bedelinin zemin değerinin üzerine ilave edildiği, davacının yaptırdığı tespit dosyasındaki 01.10.2010 tarihli harita mühendislerinin krokisinden de anlaşılacağı üzere dava konusu taşınmazın yol yapılarak kamulaştırılan kısmının büyük bir kısmında üzüm bağı, bir kısmında da nar bahçesi olduğu gösterilmiş olduğundan üzüm bağının (bağ omcalarına) değerinin verilmesi bu kapsamda bağ omcalarının ve zemin üzerindeki meyve ağaçlarının dava tarihindeki rayiç değerlerinin Tarım ve Orman İl Müdürlüğünden sorularak belirlenecek ağaç ve bağ değerinin arsa değerinin üzerine ilave edilerek kamulaştırma bedeline eklenmesi gerektiğinin düşünülmemesi, davanın açıldığı tarih 15.06.2012 olup bu tarihten itibaren 4. ayın bitimi olan 16.10.2012 tarihinden itibaren karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline yasal faize hükmedilmesi gerekirken, mahkemece 30.10.2012 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine karar verilmiş olması, talep olmadığı halde yol olarak terkine karar verilmiş olması gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 08.09.2015 tarihli ve 2014/161 Esas, 2015/606 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 08.09.2015 tarihli ve 2014/161 Esas, 2015/606 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce duruşmalı olarak yapılan inceleme sonucunda; hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda, 85 parsel, 355 ada 2 parsel, 273 ada 1 parsel ve 237 parsel sayılı taşınmazlar emsal olarak incelenirken dava konusu taşınmazın emsalllere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları belirtilmek suretiyle karşılaştırma yapılmadığı gibi, 04.03.2015 tarihli ek raporda da dava konusu taşınmaza emsal olabilecek somut bir emsal bulunamadığı belirtilerek sonuçta soyut ifadelerle metrekare birim fiyatına 60,00 TL/m² değer biçildiğinden bu rapora göre hüküm kurulmasının mümkün olmadığı, dava konusu taşınmaz yol durumuna dönüştürüldüğünden, talep doğrultusunda 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 999 uncu maddesi uyarınca tapudan terkini yerine, Hazine adına tesciline karar verilmesi, dava konusu taşınmazın tapu kaydında bulunan ipotek şerhinin hükmedilen bedele yansıtılmaması, hükme esas alınan 04.03.2015 tarihli ek bilirkişi kurulu raporuna göre taşınmazın kamulaştırma bedelinin 1.121.620,40 TL olması gerektiği halde, mahkemece bozma öncesi hüküm altına alınan 10.011,62 TL ağaç bedeli mükerrer olacak şekilde hesaplamaya dahil edilerek kamulaştırma bedelinin fazla tespiti gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar

Mahkemenin 31.12.2019 tarihli ve 2017/279 Esas, 2019/601 Karar sayılı kararı ile fark kamulaştırma bedelinin verilen süreler içerisinde depo edilmemesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

E. Üçüncü Bozma Kararı

1. Mahkemenin 31.12.2019 tarihli ve 2017/279 Esas, 2019/601 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda; tespit edilen kamulaştırma bedelinin bloke edilmesi için davacı idare vekiline 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca usulüne uygun olarak verilen yasal süreler içerisinde bedel depo edilmediğinden davanın reddine karar verilmiş ise de, dosyaya sunulan 08.02.2022 tarihli banka dekontuna göre davacı idarenin karar tarihinden sonra depo kararını yerine getirdiği anlaşıldığından, usul ekonomisi gözetilerek, davalı tarafın da beyanı alınmak suretiyle sonucuna göre işin esasına girilip karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

F. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Dördüncü Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile yol olarak tapudan terkinine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz arazi niteliğinde olduğu halde arsa kabul edilmesinin doğru olmadığını, taşınmaz değerinin emsal karşılaştırması yöntemiyle belirlenmediğini, emsal karşılaştırmasının kanunun aradığı şartlara uygun olarak yapılmadığını, taşınmaz üzerindeki beton direk ve demir tel bedeli ilgili tarım müdürlüklerinden alınan maliyet çizelgelerinde tesis dönemi masraf unsurları arasında yer aldığı halde, bu unsurlar için ikinci defa bedel belirlenmesinin kanuna aykırı olduğunu, dava konusu olmayan ve maliki dava dışı üçüncü kişi olan 732 parsel sayılı taşınmaz yönünden değer azalışı bedeli hesaplanmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.

2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmaz aynı özelliklere ve benzer konuma sahip olduğu halde, dava konusu taşınmazın emsal taşınmazdan daha değersiz görülmesinin hatalı olduğunu, taşınmaz için biçilen değerin düşük olup, ancak arazi olarak biçilen değere eş değer olduğunu, yasal faiz işletilmesi nedeniyle enflasyon karşısında değer kaybı oluştuğunu ve bu sebeple kamu alacakları için öngörülen en yüksek oranda faize hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak davacı idare ile davalı tapu maliki arasındaki kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arsa niteliğindeki Denizli ili, Pamukkale ilçesi, ... Mahallesi 231 parsel sayılı taşınmazın zeminine 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak; üzerindeki yapılara ise aynı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi uyarınca resmi birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı düşülerek; ağaçlara ise yaş, cins ve verim durumlarına göre değer biçilmesi ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesine karar verilmesi yerindedir.

3. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması yerindedir.

4. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davalıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

11.01.2024 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.

Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına yönelik Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin (davalı vekilinin 04.04.2023 tarihli temyiz dilekçesindeki; “kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına” ilişkin talebi) de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas - 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak faize hükmedilmelidir.

Hâl böyle iken, eldeki derdest davada Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı Sayın çoğunluğun görüşüne yukarıda açıkladığım yönüyle katılmıyorum. 11.01.2024