Logo

5. Hukuk Dairesi2023/5998 E. 2024/430 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedeli ve ecrimisilinin tespiti ile ödenmesine ilişkin ihtilaf.

Gerekçe ve Sonuç: Hükme esas alınan fen raporunda su ile kaplı alanın yüzölçümünün çelişkili olarak belirtilmesi, kararın infazı açısından sorun oluşturabileceğinden, bu çelişkinin giderilmesi için yeniden rapor alınması gerekliliği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Van Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/395 Esas, 2023/615 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Muradiye Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/354 Esas, 2021/439 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisil istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından tazminat ve ecrimisil talepleri yönünden temyiz edilmekle; tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,

Karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince, miktar veya değeri her paydaş için 238.730,00 TL'yi geçmeyen davalara ilişkin olarak Bölge Adliye Mahkemesi kararları kesin olup bu kararlar aleyhine temyiz yoluna başvurulamaz.

Mahkemece davacılar lehine hükmedilen ecrimisil bedeli Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalmaktadır.

Bu nedenle; davacılar lehine hükmedilen ecrimisil bedeli yönünden davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin miktar itibarıyla reddine karar vermek gerekmiştir.

Davalı idare vekilinin kamulaştırmasız el atmaya dayanan tazminat davası için gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Van ili, Muradiye ilçesi, ... Mahallesi 1 parsel sayılı taşınmaza kamulaştırma yapılmaksızın fiilen el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin ve ecrimisilin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın herhangi bir kamulaştırma işlemine tabi tutulmadığını, taşınmaza bir müdahalede bulunulmadığını, ecrimisilin en fazla 5 yıl için istenebileceğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve el atma tazminatı ve ecrimisil bedelinin davalı idareden tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı idare tarafından istemli bir el atma mevcut değil ise de bilirkişi raporunda taşınmazın tamamı için toprak yapısının bozulduğu, hasat yapmaya elverişsiz hale geldiğinin belirtilmesi nedeniyle taşınmaza süreklilik arz eden bir müdahalenin bulunduğu kabul edilerek davanın kabulüne karar verildiğini, ancak davalı idarenin fiili bir el atması olmadığı gibi kullanılamaz hale gelen taşınmaz da sahiplenme görevinin de bulunmadığını, bilirkişi raporunda da davalı idare tarafından fiilen el atıldığına dair bir tespit de bulunmadığını, derenin doğal oluşumundan kaynaklandığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini, ayrıca davacının idareye taşınmazın ıslah edilmesi veya korunması için talepte bulunup bulunmadığı araştırılmadan davanın kabulüne karar verilmesinin yerinde olmadığını, İlk Derece Mahkemesince dava konusu taşınmazın kadastro çalışmasından önce kadimden beri dere yatağı olup olmadığı hususunun araştırılmadığını, geçmişe dönük hava fotoğraflarının incelenmediğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda münavebeye alınan ürünlerin verim değerlerinin yüksek, masrafın ise düşük alındığını, bostan ve buğdayın münavebeye alınmasının hatalı olduğunu, yonca hesabının da yanlış olduğunu, taşınmaz çayır niteliğinde olduğu halde bilirkişilerce tarım arazisi olarak hesaplandığını, objektif değer artış oranının uygulanmasının da yerinde olmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile sulu tarım arazisi niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca o yörede mutad olarak ekilen münavebe ürünleri buğday, buğday samanı, yonca ve şeker pancarı verileri esas alınarak olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri üzerinden bilimsel yolla değer biçilmesinde, hesaplamaya esas alınan ürünler ile kapitalizasyon faiz oranının % 4 olarak alınmasında ve taşınmazın bilirkişi raporunda belirtilen niteliği, dosya kapsamından anlaşılan özelliği dikkate alındığında %30 oranında objektif değer artışı uygulanmasında, ecrimisilin net gelire göre hesaplanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ettiğini, ayrıca dava konusu taşınmazdan dere yatağı geçmesine rağmen dere yatağının geçtiği kısmın hukuka aykırı bir şekilde davacı adına tescil edildiğini, yasal mevzuatta açıkça dere, çay, nehir ve akarsuların özel mülkiyete konu olamayacağının belirtildiğini, dava konusu taşınmazın tapulama işleminde bu hususun dikkate alınmadığını, doğal dere yatağında bulunan taşınmazın mahkeme kararı ile davalı idare adına kamulaştırmaya zorlanmasının hukuka aykırı olduğunu, mülkiyetin Hazineye ait olduğunu, bu nedenle husumetten davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin tahsili hususundadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arazi niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca gelir metodu esas alınarak değer biçilmesi ve tespit edilen bedelin davacı tarafa ödenmesi yerindedir.

3. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılama hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı idare vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

4. Hükme esas alınan fen raporunda (A) ile gösterilen 51.730,13 m² ve (B) ile gösterilen 2512,54 m²lik kısımların su ile kaplı olduğunun belirtildiği ve bu yüzölçümlerine göre değer tespiti yapıldığı, ancak fen raporu ekindeki koordinat alan hesabında (A) ile gösterilen kısmın 52.725,22 m² olduğu belirtildiğinden kararın infazı açısından çelişkinin giderilmesi için yeniden rapor alınması gerektiğinden kararın bozulması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

A. Davalı İdare Vekilinin Ecrimisil Bedeline İlişkin Temyizi Yönünden;

Davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin miktar yönünden REDDİNE,

B. Davalı İdare Vekilinin Kamulaştırmasız El Atmaya Dayanan Tazminat Talebine İlişkin Temyizi Yönünden;

1. Davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.