Logo

5. Hukuk Dairesi2023/6001 E. 2024/1752 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacıların, davalı idarenin imar planı değişikliği ile taşınmazlarına kamulaştırmasız el attığı iddiasıyla açtıkları bedel davasında, mahkeme harcının maktu mu yoksa nispi mi olarak alınacağı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Hukuki el atma nedeniyle açılan davalarda 7421 sayılı Kanun'un 5. maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrasının uygulanabilirliği ve 04.11.1983 tarihinden sonraki el atmalarda maktu harç uygulamasının mümkün olup olmadığı değerlendirilerek, davada fiili el atma değil hukuki el atma gerçekleştiğinden mahkeme harcının maktu olarak alınması gerektiği gözetilerek, direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/103 Esas, 2023/758 Karar

KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gölbaşı(Ankara) 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/60 Esas, 2021/529 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara ili, Gölbaşı ilçesi, ... Mahallesi, 111112 ada 1 parsel sayılı taşınmazın imar planında kentsel rekreasyon alanı olarak ayrıldığını, taşınmaza davalı idarece fiilen el atıldığını, dava konusu taşınmazın imar parseli olduğunu, Ankara’nın en güzel yerlerinden birinde olduğunu, davalı idare ile herhangi bir anlaşma talebi olmadığını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulüne, kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın usul ve esas yönünden hukuka aykırı olduğunu, davanın yasal süresi içinde açılmadığını, süre yönünden reddi gerektiğini, davacının iddia ettiği gibi dava konusu taşınmaza herhangi bir fiili el atmanın mümkün olmadığını, sadece imar planı düzenlemesi yapıldığından hukuki el atmanın söz konusu olacağını, dava konusunun hukuki el atma olduğundan ilgili yargılamada görevli merciin idare mahkemeleri olduğunu, davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, taşınmazın ... Büyükşehir Belediye Meclisinin 12.04.2014 tarihli ve 1273 sayılı kararı ile onaylanan ... ilçesi 111112 ada 1 parselde 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar plan değişikliği kapsamında E=0.05 Hmax:7.50 yapılaşma koşullarında Ticari Rekreasyon Alanı kullanımında kaldığını, davacıların ilçe belediyesinden ruhsat alarak planda belirtilen yapılaşma koşullarında tesisler yapmak suretiyle dava konusu parselde tasarrufta bulunabileceklerini, dolayısıyla mülkiyeti sınırlarına ihlal durumu bulunmadığından el atmadan söz edilemeyeceğini, bu nedenlerle öncelikle davanın usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte ise esastan reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmaza fiili bir müdahalelerinin bulunmadığını, zamanaşımı ve görev itirazlarının bulunduğunu, parsel üzerinde TEİAŞ Genel Müdürlüğü irtifakının değerlendirilmediğini, davacıların taşınmazı imar uygulamasından sonra durumu bilerek edindiğini, tasarruf haklarının da kısıtlanmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın kamu ortaklık payı parseli olduğu, ... Büyükşehir Belediyesi tarafından 12.08.2014 tarihinde onaylanan uygulama imar planında “ticari rekreasyon alanı “ olarak ayrıldığı, taşınmaza fiilen el atılmadığı, taşınmazda davacıların payının karşılık geldiği alanın ... yönünden 474,97 metrekare, ... yönünden 4.684,96 metrekare olduğu, paylarını imar uygulaması ile taşınmaza malik olan şahıslardan satın aldıkları, davalı idarece dava konusu taşınmazdaki davacıların paylarının konut alanında bulunan 123865 ada 1 ve 2 parsellere şuyuulandırıldığı iddia edilmiş ise de bu parsellerin dava konusu taşınmazın değil dava dışı 11112 ada 2 parseldeki hisselere ilişkin olduğunun Dairelerince davalı idareye yazılan müzekkereye verilen cevaptan anlaşıldığı, ayrıca Dairelerinin denetiminden geçen aynı imar planı içinde ticari rekreasyon alanındaki başka taşınmaza ilişkin Dairenin 2022/105 sayılı dosyasında mevcut ... Belediye Başkanlığının 10.01.2023 tarihli ve 1065 sayılı yazısında plan notlarında ticari rekreasyon alanında 10.000 metrekareden az olmamak kaydıyla ifraz yapılabileceği de belirtildiğinden söz konusu yazıdan bir suret iş bu dosya içerisine alınarak değerlendirilmiş olup bu yazıda ayrıca özel tesis yapılabilmesinin mülkiyet sahiplerinin tamamının rızasına bağlandığı belirtilmiş olup taşınmazda davacıların pay miktarları ve davalı idarenin paydaş olduğu da gözetildiğinde davacıların tasarruf hakkının kısıtlandığı ve mülkiyet hakkının özüne dokunan idarenin bu eylemi ile kamulaştırmasız el atma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerektiğinden ve 26 .11.2022 tarihli ve 32025 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7421 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun ( 2942 sayılı Kanun) Ek 1 inci maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümle de dikkate alındığında adli yargı görevli olduğu anlaşılmış olup, dosya arasına getirilen vergi değerleri ve yargısal denetimden geçen yakın parseller yönünden uygun görülen değerler de nazara alındığında arsa niteliğindeki taşınmaza emsal mukayesesi yapılmak suretiyle davacıların payı karşılığına hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş ancak maktu harç alınması gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararı bu yönden düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesini tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kanun’un Ek Madde 1 inci maddesi: “Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır. (İptal: Anayasa Mahkemesinin 20.12.2018 tarihli ve 2016/181 Esas, 2018/111 Karar sayılı Kararı ile)”

5. 26.11.2020 tarih ve 32025 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 7421 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesi ile 2942 sayılı Kanun'un Ek Madde 1 inci maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümle: "Bu süre içinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından mülkiyet hakkından kaynaklı bedele ilişkin açılacak davalar, adli yargıda görülür."

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesi aynı bölgeden Dairemize intikal eden dosyalar dikkate alındığında yerindedir.

3. Dava konusu taşınmaza fiilen el atılmadığı anlaşılmakla birlikte, ticari rekreasyon alanı olarak ayrılmış ve davalı idarenin dava konusu taşınmazda paydaş olduğu anlaşıldığından sorumluluğun davalı idarede olduğunun kabulü doğru olduğu gibi, makul süre içinde imar planına uygun herhangi bir işlem tesis edilmediğinden, idarenin, mülkiyet hakkının özüne dokunan bu eylemi ile kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü de doğrudur.

4. Bölge Adliye Mahkemesince her ne kadar 26.11.2022 tarihli ve 32025 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7421 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen Ek Madde 4’ün son fıkrasında “Bu kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir.” düzenlemesi ile 04.11.1983 tarihinden sonra yapılan fiili el atmalarda da maktu harca hükmedilmesi gerektiğinin amaçlandığının kabulü gerektiğinden bahsedilmiş ise de 2942 sayılı Kanun'un 6487 sayılı Kanun'la değiştirilen Geçici 6 ncı maddesinin onikinci ve onüçüncü fıkraları; "09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihini kapsayan dönemde oluşan mağduriyetin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine bir takım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinden sonraki dönem içinde uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği" gerekçesiyle ve Anayasa'nın 2 nci ve 35 inci maddelerine aykırı bulunarak 13.03.2015 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 tarihli ve 2013/95 Esas, 2014/176 Karar sayılı kararıyla iptal edilmiştir. 2942 sayılı Kanun'da 04.11.1983 tarihinden sonraki el atmalara ilişkin başkaca bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle kaynağını Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar ile 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararlarından alan 04.11.1983 tarihinden sonra el atılan taşınmazlar yönünden, kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan davalarda mahkeme ve icra harçlarının nispi olarak uygulanması gerektiğinden 26.11.2022 tarihli ve 32025 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 16.11.2022 tarihli ve 7421 sayılı Vergi Usul Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 5 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrasının 04.11.1983 tarihinden sonra fiilen el atılan taşınmazlar için açılan davalarda uygulanma imkanı bulunmamaktadır.

4. Kaldı ki eldeki davada dava konusu taşınmaz 1/1000 ölçekli uygulama imar planında ticari rekreasyon alanında kaldığından ve fiili bir el atma bulunmadığından taşınmazda hukuki el atma nedeniyle taşınmazın bedeline hükmedildiğinden Ek Madde 4'ün uygulanması doğrudur.

5. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılama hakim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı idare vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı idareden peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

15.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.