"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1958 Esas, 2023/834 Karar
KARAR : Yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 28. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/484 Esas, 2021/180 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsiline ilişkin davada yapılan yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
Miktar veya her paydaş için değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın her paydaş için değeri kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun'un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun'un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Davacı ... yönünden hüküm altına alınan bedel Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL'nin altında kaldığı anlaşılmakla, davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin işbu davacı yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı idare vekilinin davacı ... yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara ili, Yenimahalle ilçesi, ... Mahallesi 60447 ada 3 parsel (yeni 60447 ada 4 parsel) sayılı taşınmaza fiilen el atıldığından kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; uzlaşma yoluna gidilmediğini, hak düşürücü süre ve zamanaşımı yönünden itirazlarının olduğunu, 21.04.2016 tarihli encümen kararı ile kamulaştırma çalışmalarına başlandığını, tasarruflarının hisse miktarlarını aşmadığını, fiili el atmanın bulunmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu hisseye hukuki ve fiili el atmanın bulunmadığını, 60447 ada 3 parselin ifraz edilerek 4 ve 5 parsellere ayrıldığını, emsallerin uygun olmadığını, emsal karşılaştırmasının doğru yapılmadığını, taşınmazdaki tasarrufun hisse miktarını aşmadığını, m² birim bedelinin astronomik belirlendiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu Ankara ili, Yenimahalle ilçesi, ... Mahallesi, 60447 ada 3 parsel sayılı taşınmazın imar planlarında "Pazar Alanı" olarak ayrıldığı ve idarece kamulaştırma kararının alındığı, davalı idare tarafından kamulaştırma işlemi yapılıp tamamlanmadan ... Pazar Yeri olarak düzenlenen taşınmazda fiilen el atma olgusunun gerçekleştiği ve sorumlu idarenin davalı ... Belediye Başkanlığı olduğu, davaya konu taşınmazla ilgili yargılama sırasında yeniden yapılan 84220/40 numaralı parselasyon planının 23.05.2019 tarihli ve 540 sayılı encümen kararı ile onandığı ve kesinleştiği, taşınmazın 60447 ada 4 ve 5 parseller olduğu, yapılan keşifte yeni oluşan 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazların öncesi olan 60447 ada 3 parsel ile aynı yerde kaldığının tespit edildiği, el atılan taşınmazın ifraz edildiği ve şahıs hisselerinin 4 numaralı parsel olarak tapuda tescilinin sağlandığı, şuyulandırma cetveli ve tapu kaydına göre davacı payından bu kez düzenleme ortaklık payı kesilmeksizin hisselerinin aynen 4 parsel sayılı taşınmaza taşındığı, uygulama sonucu oluşan her iki taşınmazın kesinleşen 1/1000 ölçekli uygulama imar planında kamulaştırması Yenimahalle Belediye Başkanlığı tarafından yapılmak üzere “Pazar Yeri ” olarak ayrıldığının anlaşıldığını, taşınmazın davalı idarece öncesinde fiilen el atılarak pazar yeri olarak kullanıldığı, yargılama devam ederken yapılan imar uygulaması sonucu davacıya ait payın aynı yerde kalan ve imar planında da aynı amaca tahsis edilen ve ifrazen oluşan taşınmaza şuyulandırılmış olmasının fiilen el atma olgusunu ortadan kaldırmayacağı, kamuya özgülenme durumunun devam ettiği, taşınmaza fiili el atma olgusu gerçekleşmemiş olsa dahi imar planlarının onay tarihi dikkate alındığında makul süre içinde imar planına uygun herhangi bir işlem tesis edilmediğinden kamulaştırmasız el atma olgusunun gerçekleşmiş olduğunun kabulü gerektiği dikkate alındığında, arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak bedel tespit edilmesi yöntem itibarıyla bir isabetsizlik görülmemiş, dava konusu taşınmazın paydaşları tarafından açılan dava da Haziran 2020 değerlendirme tarihi itibarıyla tespit edilen 2.275 TL/m² birim bedelinin Dairemizin 2021/1378 Esas sayılı ilamı ile uygun görüldüğü dikkate alındığında güçlü delil niteliğindeki bu bedelin eldeki davanın değerlendirme tarihine eskale edilmek ve Dairemizde kabul edilen bu değerin daha sonraki değerlendirme tarihi olduğu da göz önünde bulundurulmak suretiyle m² birim bedelinin yeniden belirlenmesi için ek rapor alınmış, alınan ek raporda metre kare birim bedelinin 1.982,38 TL, olduğunun bildirildiği ve davacı ...'in hissesine düşen bedelin 114.956,00 TL, davacı ... hissesine düşen bedelin 502.080,24 TL olduğunun anlaşıldığını, ayrıca 26.11.2022 tarihli ve 32025 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7421 sayılı Kanun'un 5 nci maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na (2942 sayılı Kanun) eklenen Ek Madde 4’ün son fıkrasında “Bu kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir.” düzenlemesi yapıldığını ve bu özel kanun hükmünün öncelikle uygulanması gerektiği ve 4 Ekim 2022 tarihli ve 31973 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 2018/32734 başvuru numaralı ... vd. kararı dikkate alınarak kamulaştırmasız el atmaya dayanan tazminat davalarında kısmen ret halinde yargılama giderlerinin tamamı davalı idareden alınarak ve reddedilen kısım yönünden davalı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmeyerek, davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulması suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf başvuru dilekçesini tekrar ettiğini, reddedilen kısım yönünden lehe vekâlet ücretine hükmedilmesini ve yargılama giderinin hüküm altına alınması gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin tahsili hususundadır
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “...Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci ve Ek 4'üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu taşınmaza 1.982,00 TL/m² birim bedeli üzerinden değer biçilmesinde, aynı taşınmaza ilişkin Dairemiz denetiminden geçen dosyalar dikkate alındığında bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Davanın kısmen kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesince yazılı gerekçe ile yargılama giderlerinin davalı idare üzerinde bırakılmasına karar verilmiş ise de Bölge Adliye Mahkemesi kararı gerekçesinde belirtilen karar bireysel başvuru istemine ilişkin olup uyuşmazlığa özgü verilen bir karar olduğu, herhangi bir somut norm denetimine konu olmadığı; ancak 18.01.2024 tarihli ve 32433 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 30.11.2023 tarihli ve 2023/101 Esas, 2023/207 Karar sayılı kararı ile kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davalarına ilişkin olarak 6100 sayılı Kanun’un 326 ncı maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen “Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır.” hükmü Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verildiğinden davacılar aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesi sonucu itibarıyla doğrudur.
4. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre; davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
5. Eldeki davada taşınmaza 04.11.1983 tarihinden sonra el atılmıştır. 7421 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kanun’a eklenen Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrası; “Bu Kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları, davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir.” şeklinde düzenlenmiştir. 2942 sayılı Kanun'un 6487 sayılı Kanun'la değiştirilen Geçici 6 ncı maddesinin onikinci ve onüçüncü fıkraları; "09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihini kapsayan dönemde oluşan mağduriyetin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine bir takım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinden sonraki dönem içinde uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği" gerekçesiyle ve Anayasa'nın 2 nci ve 35 inci maddelerine aykırı bulunarak 13.03.2015 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 tarihli ve 2013/95 Esas, 2014/176 Karar sayılı kararıyla iptal edilmiştir. 2942 sayılı Kanun'da 04.11.1983 tarihinden sonraki fiili el atmalara ilişkin başkaca bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle kaynağını Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar ile 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararlarından alan 04.11.1983 tarihinden sonra fiilen el atılan taşınmazlar yönünden, kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan davalarda mahkeme ve icra harçlarının nispi olarak uygulanması gerektiğinden 2942 sayılı Kanun'un Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrasının uygulanma imkanı bulunmamaktadır.
6. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, dava konusu taşınmaza 1983 yılından sonra fiilen el atılmış olduğundan nispi harcın hüküm altına alınması gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesince hatalı değerlendirme yapılmak suretiyle maktu harca hükmedildiği ve bu hususun kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Davalı İdare Vekilinin Davacı ...’e İlişkin Temyizi Yönünden;
Davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
B.Davalı İdare Vekilinin Davacı ...’a İlişkin Temyizi Yönünden;
1.Davalı idare vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine,
2. Kamu düzenine ilişkin olarak yapılan değerlendirme sonucunda, Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasına ayrı bir bent olarak “Alınması gereken 34.297,08 TL harcın davalı idareden alınarak Hazineye irat kaydına," cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davalı idareden aşağıda yazılı kalan harcın alınarak Hazineye irat kaydedilmesine, davalı idareden peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.