"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/240 Esas, 2022/2262 Karar
KARAR : Yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 39. Asliye Hukuk Mahkemesi 2020/224 Esas)
SAYISI : 2021/263 Esas, 2021/127 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsiline ilişkin asıl ve birleştirilen davalarda yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle davadan feragat eden davacılar ..., ..., ..., ... yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, diğer davacılar yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı ... Akyol 03.03.2023 tarihli dilekçe ile davadan feragat ettiğini bildirmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi 27.04.2023 tarihli ek karar ile davadan feragat eden davacılar yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, diğer davacılar yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
Miktar veya her paydaş için değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihaî kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın her paydaş için değeri kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun'un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun'un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre; asıl davanın davacısı ... ile birleştirtirilen davanın davacısı ... yönünden hüküm altına alınan ve temyize konu edilen miktar Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalmaktadır.
Bu nedenle davalı idare vekilinin tüm ve davacılar vekilinin asıl davanın davacılarından ...,..., ... birleştirilen davanın davacısı ... ve birleştirilen davanın davacısı ... yönünden temyiz dilekçesinin reddine karar verildikten sonra, davacı vekilinin asıl davanın davacısı ..., ..., ... yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili asıl ve birleştirilen davaların dava dilekçelerinde özetle; Ankara ili, Yenimahalle ilçesi, ... Mahallesi 43119 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 1996 onay tarihli 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planında ''temel eğitim alanı'' olarak ayrıldığını, fiilen el atılmamış ise de davalı idarece fiili el atma olgusu gerçekleşecek şekilde taşınmazın kamulaştırmasız el atıldığından bahisle taşınmazın bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare cevap dilekçesinde özetle; öncelikle husumet ve zamanaşımı itirazında bulunduklarını, gayrimenkul üzerinde müvekkil Bakanlığa ait herhangi bir yapı ve tesisin bulunmadığını, sadece imar planında Temel Eğitim Alanı olarak ayrıldığını ve fiilen el atma söz konusu olmadığından davaya bakmanın idari yargının görevi olduğunu, davacının talep ettiği rayiç bedelin çok yüksek ve talep edilen faizin yersiz olduğunu belirterek davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; el atmanın bulunmadığını, idari yargının görevli olduğunu, bedelin yüksek olduğunu, uzlaşmaya gidilmediğini, faize ıslah tarihinden itibaren hükmedilmesi ve aleyhe vekâlet ücretinin maktu olması gerektiğini, ıslaha göre kısmi ret olması ve lehe vekâlet ücreti takdiri gerektiğini, faiz başlangıcının hatalı olduğunu, husumetin imar planlarını yapan belediyeye yöneltilmesi gerektiği ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın 1/1000 ölçekli imar planı kapsamında '' temel eğitim alanı '' olarak ayrıldığı, her ne kadar taşınmaza fiili olarak el atılmamış ise de davalı idare tarafından imar planının kesinleşmesinden itibaren 5 yıllık süre içinde dava konusu taşınmazın kamulaştırılması yönünde herhangi bir işlem yapılmadığı ve Anayasa Mahkemesinin 05.04.2019 tarihinde Resmî Gazete'de yayınlanan 20.12.2018 tarihli ve 2016/181 Esas, 2018/111 Karar sayılı ilamı ile Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 tarihli ve 1/6 sayılı kararı ile Hukuk Genel Kurulu'nun 15.12.2010 tarihli ve 2010/5 Esas, 662/651 Karar sayılı kararı da gözetildiğinde, uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı idarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu haliyle idarenin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bu eylemi ile kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü ile arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak ve Yargıtay'ın denetiminden geçen paydaş dosyalarda belirlenen metrekare birim fiyatıtla uyumlu olarak bedel tespit edilmesinde ve bedelin davalı idareden tahsiline karar verilmesinde, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden bir isabetsizlik bulunmadığı ne var ki faize ilişkin hükümde asıl ve birleşen dava tarihleri dikkate alınmadan, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesine karar verilmesi ve dava tarihinin de hatalı olarak 07.02.2019 olarak yazılması doğru olmadığı gibi davacılar vekilinin ibraz ettiği 16.12.2022 havale tarihli dilekçesi ile asıl ve birleştirilen davada davacı olan ..., ..., ... ve ... yönünden davadan feragat ettiğini bildirmiş olduğu, bu nedenle adı geçen davacılar yönünden açılan davaların feragat nedeniyle reddi gerektiğinden İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmuş, davacılar vekilince 03.03.2023 tarihli dilekçesi ile davacı ... yönünden de davadan feragat ettiğini bildirmiş olması ve davalı idare lehine maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi hususunda da maddi hata yapıldığından bahisle davadan feragat edenler hakkında davanın reddine ve davalı idare lehine nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği gerekçeleriyle yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle ek karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; Anayasa Mahkemesi'nin ... ve diğerlerine ilişkin bireysel başvuru sonucu verilen kararı gereğince ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 6 ncı ve 13 üncü maddesinin dördüncü fıkrası gereğince maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davadan feragat nedeniyle davalı lehine hüküm altına alınan vekâlet ücretine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlâk muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlâk muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; dava konusu taşınmaza fiilen el atılmadığı, imar planında temel eğitim alanı olarak ayrılmış olması nedeniyle kamulaştırmasız el atma olgusuna dayanılarak açılan iş bu davada Dairemiz denetiminden geçen paydaş dosyaları sonucu davalı idarenin dava konusu taşınmazda paydaş olduğu gözetildiğinde fiilen el atma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü doğrudur.
3. Eldeki davada taşınmaza 04.11.1983 tarihinden sonra el atılmıştır. 7421 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kanun’a eklenen Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrası; “Bu Kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları, davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir.” şeklinde düzenlenmiştir. 2942 sayılı Kanun'un 6487 sayılı Kanun'la değiştirilen Geçici 6 ncı maddesinin onikinci ve onüçüncü fıkraları; "09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihini kapsayan dönemde oluşan mağduriyetin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine bir takım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinden sonraki dönem içinde uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği" gerekçesiyle ve Anayasa'nın 2 ncı ve 35 inci maddelerine aykırı bulunarak 13.03.2015 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 tarihli ve 2013/95 Esas, 2014/176 Karar sayılı kararıyla iptal edilmiştir. 2942 sayılı Kanun'da 04.11.1983 tarihinden sonraki el atmalara ilişkin başkaca bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle kaynağını Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar ile 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararlarından alan 04.11.1983 tarihinden sonra el atılan taşınmazlar yönünden, kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekâlet ücretinin nispi olarak uygulanması gerekir.
4. Bu nedenle; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6 ncı maddesi de gözetilerek ıslah edilen dava değeri üzerinden feragat nedeniyle reddedilen kısım yönünden davalı idare lehine nispi vekâlet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
5. Davalı idare harçtan muaf olup davalı taraf aleyhine hükmedilecek bir harç tutarı bulunmadığından ve sonucu değişmeyeceğinden harç hususunda düzeltme yapılmamıştır.
6. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı İdare Vekilinin Temyizi Yönünden
Davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin miktar itibarıyla REDDİNE,
2. Davacılar vekilinin davacılar ..., ..., ..., Birleştirilen davanın davacısı ... İle Birleştirilen davanın davacısı ...'a İlişkin Temyizi Yönünen
Davacılar vekilinin temyiz dilekçesinin miktar itibarıyla REDDİNE,
3. Davacılar Vekilinin Asıl Davanın Davacısı ..., ..., ...'a İlişkin Temyizi Yönünden
Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden usul ve kanuna uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 nci maddesi uyarınca ONANMASINA,
Davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.