Logo

5. Hukuk Dairesi2023/6144 E. 2024/671 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacıların, davalı idare tarafından taşınmazlarına kamulaştırmasız el atıldığı iddiasıyla açtıkları dava sonucu hükmedilen bedelin kapsamı ve belirlenmesi uyuşmazlığıdır.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, bozma ilamına uymasına rağmen, bozma gerekçelerini tam olarak karşılamaması, zemin bedeli ve yapı bedellerinin toplam bedelden düşülüp düşülmediğini net olarak belirtmemesi ve bu durumun infazda tereddüt yaratması nedeniyle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/8 Esas, 2023/61 Karar

KARAR : Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisil istemine davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Miktar veya her paydaş için değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın her paydaş için değeri kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Ecrimisil bedeli olarak hüküm altına alınan ve temyize konu edilen miktar karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 238.730 TL’nin altında kalmaktadır.

Bu nedenle; davalı idare vekilinin ecrimisile ilişkin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davalı idare vekilinin kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat bedeli yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Burdur ili, Merkez ilçesi, ... Mahallesi Taşar kuyu ve Alan yol mevkii 80 pafta 103 ada 20 parsel sayılı taşınmaza kamulaştırma yapılmaksızın cami ve personel lojmanı yapılmak suretiyle fiilen el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedeli ile dava tarihinden itibaren geriye doğru 5 yıl için ecrimisil tazminatının davalı idareden tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini talep ettiklerini, dava konusu yerde imar planının 1987 yılında geçtiğini, 2012 yılı revizyon imar planında da aynı şekilde yer aldığını, herhangi bir değişiklik yapılmadığını, 1987 yılından beri imar planı ve revizyon imar planına herhangi bir itiraz olmadığı gibi idare mahkemesinde açılmış imar planının iptali davasının da bulunmadığını, dava konusu yerde tapuda kamulaştırma şerhi veya cami olduğuna dair bir şerh olmadığını, tapuda bu alanın halen davacılar adına kayıtlı olduğunu, tapuda mülkiyet hakkının kısıtlanmadığını, tasarruf yetkisinin davacılarda olduğunu, davacıların imar planına iptal davası açmaları gerekirken açmadıklarını, davacıların Burdur Belediye Başkanlığından ecrimisil taleplerinin yerinde olmadığını, zira camiyi yaptıran ve kullananın belediye olmadığını, ecrimisil talebi yönünden belediyeye husumet yöneltilmemesi gerektiğini, camiyi yapanın belediye olmadığı için fiilen el atanın belediye olmadığını, fiilen el atan belediye olmadığı için söz konusu davada görevli yargı yerinin idare mahkemesi olduğunu, taşınmazlardan bir bölümün yola ayrıldığını, yola ayrılan bölüm üzerinde asfaltlama çalışması yapıldığını, çevre sakinlerinin gelip geçmesi suretiyle yol olarak kullanılmasının fiilen el atma niteliğinde olmadığını ileri sürmüştür.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 04.02.2021 tarihli ve 2020/42 Esas, 2021/20 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin ve ecrimisilin tespiti ile davalı idareden tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 20.04.2022 tarihli ve 2021/631 Esas, 2022/964 Karar sayılı kararı ile İmar planında "ibadet yeri (Cami), Resmi Kurum alanı ve kısmen de imar yolu"nda kalan dava konusu taşınmazın, hükme esas alınan 06.11.2020 tarihli bilirkişi heyeti ek-3 raporunda, taşınmazın arsa vasfında olduğunun kabulü ile emsal incelemesi yapmak suretiyle değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmediği, taşınmaz üzerinde bulunan yapılara da yaş ve cinsine göre dava tarihi itibarı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı birim fiyatlarına göre değer takdir edildiği, dava konusu taşınmaza yasal bir dayanak olmadan fiilen el atıldığının yapılan keşif ve bilirkişi raporları ile sabit olduğu, ayrıca, 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu'nun, Büyükşehir ve ilçe Belediyelerinin görev ve sorumluluk karar başlığını taşıyan 7 nci maddesinin ilçe ve ilk kademe belediyelerinin görev ve yetkilerine ilişkin bölümün (d) bendine 12.11.2012 tarih ve 6360 sayılı Kanun ile eklenen düzenleme uyarınca "mabedlerin" yapım, bakım ve onarım görevi ilçe Belediyelerine ait olduğundan, dava konusu taşınmaz üzerideki cami ve eklentilerinin Belediye tarafından yapılmamış olsa bile husumetten Burdur ili Büyükşehir olmadığından Burdur Belediyesi sorumlu olduğundan, proje bütünlüğü açısından davacıların hisselerine göre tazminat miktarının tespiti ile davacı tarafın ıslahı gözetilmek suretiyle hüküm tesisinin yerinde olduğu, kamulaştırmasız el atma tazminatı ve ecrimisil hesabına ilişkin, hükme esas teşkil eden 06.11.2020 tarihli bilirkişi kurulu raporu denetime açık, ayrıntılı, hüküm kurmak için yeterli olduğu anlaşıldığından, davalı tarafın istinaf konusu ettiği sebeplerle sınırlı olarak yapılan incelemede, mahkeme kararında usul ve kanuna aykırılık tespitlenemediğinden, davalı vekilinin istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; ecrimisil yönünden davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin reddine, kamulaştırmasız el atma bedeli yönünden yapılan incelemede; 02.05.2019 tarihli ikinci kararının sadece davalı idare vekilince istinaf edildiği dikkate alınmaksızın idare lehine oluşan usulî kazanılmış hak gözetilmeden karar verilmesi ve davaya konu taşınmaza ibadethane, müştemilatı ve lojmanı ile ve yol olarak davalı idare tarafından fiilen el atıldığı gözetilmeksizin cami ve müştemilatı bedellerinin tahsiline karar verilmesi doğru görülmediğinden Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararı ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile uyulan bozma ilamı doğrultusunda yeniden yapılan değerlendirme neticesinde davanın kabulüne ve kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin ve ecrimisilin tespiti ile davalı idareden tahsiline karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve kanuna aykırı olduğunu, dava konusu yerde imar planının 1987 yılında geçtiğini, 2012 yılı revizyon imar planında da aynı şekilde yer alıp herhangi bir değişiklik yapılmadığını, 1987 yılından beri imar planı ve revizyon imar planına herhangi bir itirazın olmadığı gibi İdare Mahkemesinde açılmış imar planının iptali davası da bulunmadığını, taşınmazın tapuda kamulaştırma şerhi veya cami olduğuna dair bir şerh bulunmadığını, taşınmazın halen davacılar adına kayıtlı olduğunu, mülkiyet haklarının kısıtlanmadığını, davacıların imar planının iptali davası açması gerektiğini, davacının ecrimisil talebinin yerinde olmadığını, camiyi yaptıran ve kullananın müvekkili Belediye olmadığını, ecrimisil taleplerinin müvekkili idareye yöneltilmemesi gerektiğini, müvekkili idarenin taşınmaza fiilen el atmadığını, görevli yargının İdari Yargı olduğunu, bilirkişi raporunun hatalı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili hususundadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı idare vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Yapılan incelemede, mahkemece bozma ilamına uyulmuşsa da, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki; dairemizin bozma ilamında, 02.05.2019 tarihli ikinci kararının sadece davalı idare vekilince istinaf edildiği dikkate alınmaksızın idare lehine oluşan usulî kazanılmış hak gözetilmeden karar verilmesi ve davaya konu taşınmaza ibadethane, müştemilatı ve lojmanı ile yol olarak davalı idare tarafından fiilen el atıldığı gözetilmeksizin cami ve müştemilatı bedellerinin tahsiline karar verilmesi doğru görülmediği gerekçesiyle bozulduğu, buna göre mahkemenin gerekçesinde zemin yönünden hangi bedeli esas aldığı, yapı bedellerinin toplam bedele dahil edilip edilmediği belirtilmeyerek infazda tereddüt oluşturulduğundan kararın bozulması gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

A. Davalı İdare Vekilinin Ecrimisil Bedeline İlişkin Temyizi Yönünden;

Davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

B. Davalı İdare Vekilinin Kamulaştırmasız El Atma Nedeniyle Tazminat Bedeline İlişkin Temyizi Yönünden;

Davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Davalı idareden peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde iadesine, aşağıda yazılı kalan harcın davalı idareden alınmasına,

18.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.