Logo

5. Hukuk Dairesi2023/6246 E. 2023/7979 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydı orman sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle iptal edilen taşınmaz maliki tarafından, Hazine aleyhine açılan tazminat davasında, davacı üniversitenin yargı harçlarından muaf olup olmadığı ve tazminat miktarının belirlenmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Üniversitelerin 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 56. ve ek 7. maddeleri ile 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 13. maddesinin (j) bendi gereğince her türlü yargı harcından muaf olduğu ve tapu kaydının iptali nedeniyle oluşan gerçek zararın net gelir metodu ile hesaplanarak Hazine'den tahsiline karar verilmesi gerektiği gözetilerek, direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2019/1650 Esas, 2019/2278 Karar

KARAR : Direnme

Taraflar arasındaki mülkiyeti davacıya ait taşınmazın kesinleşen orman tahdit sınırları içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya direnme kararı verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; dosya Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna sunulmuş, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca direnme kararının yerinde olduğu değerlendirilerek taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarına ilişkin inceleme yapılmak üzere dosya Dairemize gönderilmiş olmakla Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki olduğu ... ili, Atakum ilçesi, ... köyü ... (yeni 150 ada 110 parsel), 241 (yeni 150 ada 91 parsel), 242 (yeni 150 ada 90 parsel), 525 (yeni 149 ada 1 parsel), 561 (yeni 150 ada 176 parsel), 562 (yeni 150 ada 175 parsel), 564 (yeni 150 ada 177 parsel), 565 (yeni 150 ada 178 parsel), 566 (yeni 150 ada 179 parsel), 567 (yeni 150 ada 180 parsel) ve 568 (yeni 150 ada 181 parsel) parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda iptal edilerek taşınmazların orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, bu durumun müvekkillerinin mülkiyet hakkını ihlâl ettiğini belirterek müvekkillerinin uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının kabul edilemeyeceğini, dava harcının nispi olarak uygulanması gerektiğini, süresinde açılmayan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini, tapu kaydının kesinleşen mahkeme kararına göre iptal edildiğini, davaya konu işlem Orman Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirildiğinden müvekkili Hazine yönünden husumet yokluğu nedeniyle ret kararı verilmesini, iptal işlemi ile oluşan zarar arasında illiyet bağı bulunmadığını, ormanların zilyetlikle veya satış yolu ile kazanılamayacağı, bitki örtüsü değişse bile özel mülkiyete konu edilemeyeceğini, dava konusu taşınmaz için istenen tazminatın yüksek olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve taşınmazların gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 22.02.2018 tarihli ve 2018/646 Esas, 2018/680 Karar sayılı kararı ile davacıya ait tapu kayıtlarının orman niteliğinde olduğu gerekçesiyle iptal edildiği, her ne kadar ormanların özel mülkiyete konu olması mümkün değil ise de, tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının zararının tazmininin yerinde olduğu, hasım olarak Hazinenin gösterilmesinde ve asıl alacağa tapunun iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren faiz uygulanmasında isabetsizlik olmadığı, taşınmazların niteliği dikkate alındığında arazi olarak değerlendirilmesinin ve gelir metodu uygulanmasının da doğru olduğu, ancak kuru tarım arazisi niteliğindeki taşınmazlara %5 oranında kapitalizasyon faizi uygulanması gerekirken, %4 oranında uygulama yapılarak fazla bedele hükmedilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile resen yapılan hesaplama doğrultusunda tazminat bedeli olarak toplam 1.108.204,03 TL üzerinden hüküm fıkrası düzeltilmek suretiyle yeniden hüküm kurulmaksızın karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin 22.02.2018 tarihli ve 2018/646 Esas, 2018/680 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 18.03.2019 tarihli ve 2018/2337 Esas, 2019/1824 Karar sayılı kararı ile davacı tarafın 492 sayılı Harçlar Kanunu (492 sayılı Kanun) kapsamında harçtan muaf olmadığı gibi, işleminin de yargı harçlarından müstesna olmadığı, davacının yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu anlaşıldığına göre ıslah edilen dava değeri üzerinden nispi tarifeye göre ıslah harcı ödenmedikçe eldeki davaya devam etme olanağının bulunmadığı, davalı taraf harçtan muaf olsa dahi ıslah harcının alınması gerektiği, ıslah edilen miktar yönünden bakiye nispi karar ve ilâm harcı ödenmeksizin sonraki işlemlerin yapılmasına olanak bulunmadığı, ne var ki davacı vekilinin ıslahla artırılan miktar üzerinden ıslah harcını ödemediği, bu durumda mahkemelerce yürürlükteki Harçlar Tarifesi uyarınca ıslah edilen dava değeri üzerinden ıslah harcını ödemesi konusunda davacıya usulünce süre verilip harç tamamlanırsa ıslah edilen miktar üzerinden, aksi takdirde dava dilekçesinde gösterilen miktar üzerinden hüküm kurulması gerekirken, harcı yatırılmayan ıslah dilekçesine değer verilerek yazılı şekilde karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu’nun 56 ncı ve ek 7 nci maddesi ile 492 sayılı Kanun'un 13 üncü maddesinin (j) bendi gereğince üniversitelerin, herhangi bir ayrım yapılmaksızın başvurma harcı, peşin harç, ıslah harcı ve karar ve ilam harcından muaf olduklarının belirtildiği, davacı tarafın da üniversite olması karşısında ıslah harcı da dahil olmak üzere her türlü yargı harcından muaf tutulması gerektiği belirtilerek bozma kararına direnilmesine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkili idarenin harçtan muaf olduğunu, bilirkişilerce uygulanan ancak Bölge Adliye Mahkemesince değiştirilen %4 oranındaki kapitalizasyon faizinin yerinde olduğunu, davalı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; yapılan bilirkişi incelemesinin eksik olduğunu, çevrede yetiştirilen ürünler belirlenmek suretiyle ilçe tarım müdürlüğünden resmi veri listesinin getirtilerek değerlendirmenin yapılması gerektiğini, süresinde açılmayan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini, davaya konu işlem Orman Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirildiğinden müvekkili Hazine yönünden husumet yokluğu nedeniyle ret kararı verilmesini, dava konusu taşınmaz için belirlenen tazminatın yüksek olduğunu, ormanların zilyetlikle veya satış yolu ile kazanılamayacağı, bitki örtüsü değişse bile özel mülkiyete konu edilemeyeceğini, tapu iptal kararının kesinleşme tarihinden değil, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesini, ıslah edilen kısma ıslah tarihinden itibaren faiz uygulanması gerektiğini, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Dairemizce Yapılan İnceleme Sonucu Dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna Gönderilmesi Kararı

Dairemizin 18.11.2021 tarihli ve 2020/9002 Esas, 2021/13490 Karar sayılı kararı ile Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 18.03.2019 tarihli ve 2018/2337 Esas, 2019/1824 Karar sayılı bozma kararı usul ve yasaya uygun bulunmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesince verilen direnme kararının yerinde olmadığı anlaşıldığından, temyiz incelemesinin yapılmak üzere dosyanın 6763 sayılı Kanun'un 43 üncü maddesi ile değişik 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası uyarınca yetkili ve görevli Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.

D. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24.05.2023 tarihli ve 2022/(20)5-44 Esas, 2023/508 Karar sayılı kararı ile direnme kararının yerinde olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin esasa ilişkin diğer temyiz itirazlarına ilişkin inceleme yapılmak üzere dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.

E. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Dava konusu ... ili, Atakum ilçesi, ... köyü ... (yeni 150 ada 110 parsel), 241 (yeni 150 ada 91 parsel), 242 (yeni 150 ada 90 parsel), 525 (yeni 149 ada 1 parsel), 561 (yeni 150 ada 176 parsel), 562 (yeni 150 ada 175 parsel), 564 (yeni 150 ada 177 parsel), 565 (yeni 150 ada 178 parsel), 566 (yeni 150 ada 179 parsel), 567 (yeni 150 ada 180 parsel) ve 568 (yeni 150 ada 181 parsel) parsel sayılı arazi vasıflı taşınmazların Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan dava sonucunda ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/127 Esas, 2012/342 Karar sayılı ilamı ile tamamının orman tahdit sınırı içinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek 17.02.2014 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 04.05.2017 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.

3. Dava konusu taşınmazlara net geliri esas alınarak değer biçilmesi ve taşınmazların gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi yerindedir.

4. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın ONANMASINA,

Taraflar harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

28.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.