Logo

5. Hukuk Dairesi2023/6418 E. 2024/860 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırılan taşınmazın 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun mülga 17. maddesi uyarınca idare adına tescili talebinin reddi üzerine açılan davada, kamulaştırma bedelinin tamamının bankaya yatırılıp yatırılmadığı ve maliklerin herhangi bir kısıtlama olmaksızın bedeli çekip çekemeyeceği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Kamulaştırma bedelinin bankaya bloke edilmiş olmasına rağmen, artırılan bedellerin bloke edildiğine dair bilgi bulunmaması ve satım harcının kamulaştırma bedelinden mahsubunun talep edilmesi nedeniyle, bedelin maliklerce herhangi bir kısıtlamaya tabi olmadan çekilebilecek şekilde yatırılmadığı gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1439 Esas, 2022/2262 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/287 Esas, 2021/437 Karar

Taraflar arasındaki 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun (2942 sayılı Kanun) mülga 17 nci maddesi uyarınca tescil istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı idare vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu İzmir ili, Konak ilçesi, ... Mahallesi, 1499 ada 2 parsel parsel sayılı taşınmazın 967,00 m²lik kısmının kamulaştırıldığını, 16 ncı maddeye göre açılan tescil davasının sonuçlandığını ve kesinleştiğini, kamulaştırılan miktar kararda gösterilmediği için tescil işleminin yapılamadığını, kamulaştırılan alan açıkça belirtilmediği için tavzih kararı alındığını ancak tavzih kararı kesinleşmediği için tapuda devir yapılamadağını, bu sırada da taşınmazın imar uygulaması görerek farklı parsellere gittiğini beyan ederek 2942 sayılı Kanun'un 17 nci maddesi uyarınca taşınmazın tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava konusu taşınmazlarda hisse sahibi olmadığını, husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; kamulaştırma işleminin usulne uygun yapılmadığını, yeni parseller oluştuğunu tescil işlemi yapılamayacağını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın 967,00 m²lik kısmının kamulaştırıldığını, davalılardan bir kısmının tezyidi bedel davası açtıkları ve davaların sonuçlandığını, 2942 sayılı Kanun'un 16. maddesi gereğince tescil kararı alındığını ancak kararda miktar belirtilmediği için tesçil işleminin yapılamadığını, alınan tavzih kararının da kesinleşmediğinden tapuda devrin yapılamadığını, taşınmazın imar uygulaması görerek farklı parsellere gittiğini, devir işlemlerinin tamamlanmadığını, bedel artırım davalarının tescile engel dava olmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu 1499 ada 2 parsel sayılı 5980 m² taşınmazın 967 m² kısmının ... Belediye Encümeninin 14.10.1982 tarihli ve 14030 sayılı kararı ile ana kuşaklama kanalı yapılmak üzere kamulaştırıldığı, kamulaştırma tarihindeki paydaşlar ..., ... , ..., ..., ...'e İzmir 14. Noterliği kanalıyla kamulaştırma evrakının tebliğ edildiği, ... tarafından İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1985/885 Esas,1986/103 Karar sayılı tezyidi bedel davası açıldığı, bedelin davacı payı yönünden 398.060,00 ETL artırılmasına karar verildiği, kararın kesinleştiği, ... tarafından İzmir 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1983/779 Esas, 1986/642 Karar sayılı tezyidi bedel davası açıldığı, bedelin artırılmasına karar verildiği ancak mahkeme karar suretine ulaşılamadığını, taşınmaza ilişkin olarak davacı idare tarafından açılan 2942 sayılı Kanun'un 16 ncı maddesine dayanan tescil davasında İzmir 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1986/111 Esas, 1986/434 Karar sayılı kararı ile 1499 ada 2 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine, 967 m² kısmı hakkında 2942 sayılı Kanun'un 16 ncı maddesi uyarınca şerh ve tesciline karar verilmiş, hükmün tapuda infaz edilemediğini, taşınmazın 2015 yılında yapılan imar uygulaması sonucunda, dosya içindeki 630/2 nolu plan dağıtım cetveline göre, 5980 m²nin tamamının düzenlemeye girdiği, düzenleme ortaklık payı kesintisi sonrasında 3852,50m² kısmının 14216/2, 14230/3, 14231/2 parsellere gittiğini, her ne kadar, mahkemece dava konusu yapılan 967m² kısmın zeminde ... Caddesi olarak terkin edilmiş olması nedeniyle, halihazırda davacılar adına kayıtlı olmadığı gerekçesine dayanılmış ise de terkin işlemi yapılan ... Caddesinde kalan kısmın, düzenleme ortaklık payı kesintisinden karşılandığı, kamulaştırılan kısmın ise imar uygulaması ile farklı parsellere şuyulandığı anlaşıldığından, kamulaştırmanın kesinleşmesi halinde, imar uygulaması ile gittiği parsellerdeki payların kamulaştıran idare adına tescilininde yasal bir engel bulunmadığını, ancak; Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2020/5739 Esas, 2021/498 Karar 2021/15026 Esas, 2022/9058 Karar sayılı kararları dikkate alındığında; kamulaştırılan taşınmazın 17 nci maddeye göre kamulaştırmayı yapan idare adına tesciline karar verilebilmesi için kamulaştırma işleminin usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi ile birlikte, takdir edilen kamulaştırma bedelinin ve varsa arttırılan bedelin tamamının bankaya yatırılmış olması ve malikin bankaya müracaatında hiç bir kısıtlamaya tabi olmadan tamamını çekilebilmesi gerektiğini, davacı idare tarafından dosyaya sunulan Etibank'ın 15.02.1984 tarihli makbuzundan kıymet taktir raporu ile belirlenen bedelin bu bankaya yatırılmış olduğunu, 29.12.1986 tarihli yazı ile blokedeki alacağın ve artırılan bedelin paydaş ...'e tezyidi bedel davasında idare lehine hükmedilen vekâlet ücretinin mahsubundan sonra ödenmesine karar verilmiş olup, bu yazı ile yapılan mahsubun mahkeme kararına uygun olarak yapıldığını, karşılıklı alacakların mahsubunun yasaya uygun olduğunu, ne var ki; "satım harcı" olarak yapılan kısıtlamadan sonra bedelin ... hesabına aktarılmasına dair 30.12.1986 tarihli yazı dikkate alındığında, kamulaştırma masraflarının idarece karşılanması gerektiği değerlendirildiğinden, kamulaştırma bedelinin ...'e eksik ödendiği, diğer malikler adına yatırılan kamulaştırma bedelinin ise blokeli olduğu ve maliklerce bankadan idarenin onayı olmadan çekilemediği sonucuna varıldığını, açıklanan gerekçe ile Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen içtihatları doğrultusunda, paydaşlara usulüne uygun tebligat yapılmasına karşın, kamulaştırma bedelinin ilgili bankaya blokeli olarak yatırıldığı gerekçesi ile 2942 sayılı Kanun'un 17 nci maddesindeki koşullar oluşmadığından istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; kamulaştırma işlemlerinin usulüne uygun olarak yapıldığını ilave etmek suretiyle istinaf dilekçesini tekrar ederek kararın bozulmasını bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 2942 sayılı Kanun'un mülga 17 nci maddesi uyarınca tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 359 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370ve 371 inci maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun’un “Tapulu taşınmaz mallarda tescil” kenar başlıklı (mülga 24.04.2001- 4650/21 md.) 17 nci maddesi

3. 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Ana Kanun’a İşlenemeyen, 24.4.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 21 inci maddesi ile eklenen Geçici Madde 1 inci maddesi şöyledir:

“Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte, kamulaştırma kararı alınmış ancak henüz tebligata çıkarılmamış kamulaştırmalarda bu Kanun hükümleri, diğerlerinde önceki hükümler uygulanır.”

4. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun "Taşınmazı Mülkiyetinin Kazanılması" başlıklı 705 inci maddesinin ikinci Fıkrası şöyledir:

''Mahkeme kararı, cebr-i icra, işgal, kamulaştırma halleri ile kanunda öngörülen diğer hallerde mülkiyet tescilden önce kazanılır"

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Kamulaştırılan taşınmazın, 2942 sayılı Kanun’un mülga 17 inci maddesi göre kamulaştırmayı yapan idare adına tesciline karar verilebilmesi için kamulaştırma işleminin usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi ile birlikte, takdir edilen kamulaştırma bedelinin ve varsa artırılan bedelin tamamının bankaya yatırılmış olması ve malikin bankaya müracaatında hiç bir kısıtlamaya tabi olmadan bedeli çekebilmesi gerekir. Dosya içerisinde yeralan bilgi ve belgelere göre; kamulaştırma bedelinin bankaya bloke edildiği, ancak, ... ile ... tarafından açılan bedel arttırım davaları sonucunda arttırılan bedellerin bloke edildiğine dair bir bilgi bulunmadığı gibi, 30.12.1986 tarihli olup, Bütçe ve Kesin Hesap İşleri Şube Müdürlüğüne hitaben yazılan yazıdan, ...’e kamulaştırma bedelinden hissesine düşen kısmın ödenmesi için bankaya gerekli talimatın verilmesinin istendiği ve not kısmında da, kamulaştırma bedeli ile arttırılan bedelden satım harcının mahsubunun istenmiş olması karşısında, kamulaştırma bedelinin, tüm malikler yönünden hiçbir kısıtlamaya tabii olmadan çekilebilecek şekilde bankaya yatırılmamış olduğu anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacı idareden peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.