Logo

5. Hukuk Dairesi2023/6481 E. 2024/239 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu sicilinde hisse hatası şerhi bulunan taşınmazı satın alan davacının, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca Devletten tazminat talep edip edemeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, tapu kaydındaki şerhi görerek taşınmazı satın alması nedeniyle, iyi niyetli ve dürüst davranmadığının kabulü ile 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazminat talebinde bulunamayacağı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2405 Esas, 2023/608 Karar

KARAR : Esastan ret/Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : Adana 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/260 Esas, 2021/138 Karar

Taraflar arasındaki uğranılan 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddi ile kamu düzeni gereğince İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın davalı ... yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı Hazine yönünden esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Adana ili, Seyhan ilçesi, ... Mahallesi, 1047 ada 29 parselin tapu kaydına ''hisse hatası'' şerhi düşüldüğünü, şerh nedeniyle tapu siciline güven ilkesinin sarsıldığını belirterek 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca zararının tazmini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat koşullarının oluşmadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tapu kaydında mevcut "Kısıtlıdır.(Açıklama: hissede hata vardır hissenin iptal edilmesi gerekmektedir)" şeklindeki şerh nedeniyle 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi çerçevesinde iş bu tazminat davası açılmış ise de 16.06.2015 tarihli ve 35693 yevmiye numaralı satış senedinde davacının taşınmazı bu hisse hatasını bilerek satın aldığı hususu resmi senet metnine işlenmiş ve bu senet davacı tarafından imzalanmış olduğu anlaşılmakla şartları oluşmayan davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin okur yazarlığının bulunmadığını, taşınmaz kaydında yer alan şerhin hukuki anlam ve sonuçlarını bilebilecek durumda olmadığını, davanın kabulü gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı vekili her ne kadar müvekkilinin okur yazarlığının bulunmadığını, resmi senedi okumadan ve içeriğini bilmeden imzaladığını ileri sürmüş ise de dava konusu taşınmazın hisse devrine ilişkin resmi senette davacının senet içeriğini okuduğunun belirtildiği, dava konusu taşınmaza ilişkin tapu kaydında mevcut "hissede hata vardır hissenin iptal edilmesi gerekmektedir." şeklinde şerh bulunduğu, davacının iş bu şerhi bilerek ve kabul ederek satın aldığı hususunun resmi senet metnine işlendiği ve iş bu senedin davacı tarafından imzalandığı davacının taşınmazın hissesinde hata olduğunu bilerek kabul ederek taşınmazdaki hisseyi aldığı, öte yandan davacı yan hissesinin satın almış olduğu hisseden daha az olduğunu ileri sürmüş ise de eldeki dava tarihi itibari ile taşınmazın hisse paylarının düzeltilmesine ilişkin bir işlem yapılmadığı, davacının satın almış olduğu hissede eksilme olup olmadığı bu noktada davacının zararının mevcut olduğu hususunda bir açıklık bulunmadığından henüz davacının zararının mevcut olup olmadığının belli olmadığı, bu nedenle davacının davasının ... yönünden reddine karar verilmiş olmasında bir yanlışlık bulunmadığı, davacı vekili müvekkilinin okur yazar olmadığını bu nedenle resmi senetteki ibareyi okumadan imzaladığını ileri sürmüş ise de davacının vermiş olduğu Adana 4. Noterliğinde düzenlenen 20.10.2015 günlü 16953 yevmiyeli vekâletnamede davacının okur yazar olduğunu kabul etmiş ve buna göre vekâletname düzenlendiği, bu nedenle davacının bu yöndeki savunmalarına itibar edilmediği, ancak mahkemece her ne kadar davanın tüm davalılar yönünden esastan reddine karar verilmiş ise de, davalı ... Müdürlüğünün sorumluluğunun bulunmaması nedeni ile bu davalı yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken, davanın esastan reddine karar verilmesi hatalı olup davacı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzeni yönünden kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekcesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ilearsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

6.2942 sayılı Kamulaştırma Kanun'nun (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; dava konusu taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine "Kısıtlıdır.(Açıklama: hisse hatalı olup TAKBİS te hesaplı m² isabet eden alan 1,72654443474354(kadastro hatası katsayısı) ye bölünmesi suretiyle gerçek alan elde edilecektir.'' şerhinin konulduğu, tapu satış senedi incelendiğinde ise davacının 16.09.2015 tarihinde taşınmazı şerh ile edindiği anlaşılmaktadır. Buna göre Devlet tapu sicil kaydındaki şerhin tesisini sağlayarak kaydın bu hali ile değerlendirilmesi gerektiği hususunu aleniyete intikal ettirmiştir. 4721 sayılı Kanun'un 1020 nci maddesinin "Tapu sicili herkese açıktır. İlgisini inanılır kılan herkes, tapu kütüğündeki ilgili sayfanın ve belgelerin tapu memuru önünde kendisine gösterilmesini veya bunların örneklerinin verilmesini isteyebilir. Kimse tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini ileri süremez." hükmü nazara alındığında tapunun beyanlar hanesine şerh işlendikten sonra bu şerhi tapuda görmesine rağmen taşınmazı devir alan davacının iyi niyetli olduğundan ve 4721 sayılı Kanun'un 2 nci maddesi uyarınca dürüst davrandığından söz edilemeyecektir. Bu nedenle, davacının şerhinin işlendiği tarihinden sonra, şerhi görerek taşınmazı 16.09.2015 tarihinde satın alması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi yerindedir.

3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.