Logo

5. Hukuk Dairesi2023/6555 E. 2023/10382 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı idarece kamulaştırmasız el atılan taşınmaz nedeniyle, davacıların el atılan kısmın bedelinin tahsiline ilişkin taleplerinin kabul edilip edilmeyeceği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesinin, Yargıtay’ın bozma ilamına uygun olarak, davalı idarece kamulaştırmasız el konulan taşınmazın değer kaybı dikkate alınarak hesaplanan bedelinin davacılara ödenmesine hükmetmesi doğru bulunarak karar onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 39. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2622 Esas, 2023/640 Karar

KARAR : Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, kesinlik, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul ili, Arnavutköy ilçesi, ... Mahallesi 122 parsel sayılı taşınmaza, davalı idarece kamulaştırmasız el atıldığını, el atma nedeniyle taşınmazın kullanılamayacak duruma geldiğini ileri sürerek belirlenecek bedelin dava tarihinden itibaren faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu yerde eski 39 no'lu parselden 4080 m²'nin idarelerince kamulaştırıldığını, davanın haksız olduğunu, zamanaşımı süresinin dolduğunu, gerekli tebligat ve ilanların yapıldığını, işgal iddilarının yersiz olduğunu davayı kabul etmediklerini ve davanın usul ve esas yönünden reddedilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini mahkeme masrafları ve yasal vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesi talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 16.02.2020 tarihli ve 2020/135 Esas, 2021/128 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin 16.02.2020 tarihli ve 2020/195 Esas, 2021/128 Karar sayılı davanın kabulüne dair kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 11.02.2022 tarihli ve 2021/1628 Esas, 2022/283 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğu kabul edilerek, emsal kıyaslaması yapılarak değerinin tespit edilmesinin ve belirlenen el atılan yer bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesinin doğru olduğunu, ancak harç ve vekâlet ücreti yönünden İlk Derece Mahkemesi kararını düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dava konusu taşınmazın el atma sonrası üç ayrı parçaya ayrıldığı, A harfi ile gösterilen 14.881,10 m², C harfi ile gösterilen alanın ise 1.193,84 m² olduğu 132 ada 24 parselin kamulaştırmadan arta kalan A harfi ile gösterilen bölümünün konumu, yüzölçümü ve geometrik şekli dikkate alındığında değer kaybı olmayacağı Bölge Adliye Mahkemesince de kabul gördüğü üzere yalnızca C harfi ile gösterilen alanda değer kaybı olacağı gözetilmeden kalan (A ve C) alanının toplamı üzerinden değer kaybı uygulanmasının doğru olmadığı, parselin kamulaştırmadan arta kalan ve raporda (C) ile gösterilen 1.193,84 m²lik kısmının, yüzölçümü ve geometrik durumu dikkate alınarak yapılaşmaya uygun olup olmadığı, taşınmazın imar planındaki durumuna göre yapılaşmasından herhangi bir kısıtlama olup olmayacağı, kısıtlama olacak ise ne oranda olacağı ilgili Belediye Başkanlığı İmar Müdürlüğünden sorulduktan sonra varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinden, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesince uyulan bozma kararı uyarınca davanın kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın kamulaştırma sonrasında üç ayrı parçaya bölündüğünü, bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısmın imar durumunda yüzölçüm şartını sağlamayacağından bu kısım için de değer kaybına hükmedilmesi gerektiğini, mülkiyet hakkının ihlal edildiğini, ileri sürerek kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın müvekkili kurum tarafından usulüne uygun kamulaştırıldığını, tebligatların yapıldığını, bedelin de yatırıldığını, davacıların hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle dava açma haklarının bulunmadığını, dava konusu taşınmazın arsa olmadığını, bedelin usul ve kanuna aykırı olarak yüksek hesaplandığını ileri sürerek kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı tapu maliki davacı ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili hususundadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine men'i müdahale davası açmağa hakkı olduğuna; ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.