Logo

5. Hukuk Dairesi2023/6557 E. 2024/603 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İmar uygulaması sonucu bedele dönüştürülen taşınmaz payının, şuyulandırma işleminde takdir edilen bedelinin yetersiz olduğu iddiasıyla açılan artırım davasında, mahkemece hükmedilen bedelin düşük olduğu itirazı.

Gerekçe ve Sonuç: 6745 sayılı Kanun'un 35. maddesi ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun geçici 12. maddesi uyarınca, uygulamanın tapuda tescil tarihi esas alınarak emsal karşılaştırmasıyla belirlenen bedelin, dava tarihine güncellenmesi ve davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/550 Esas, 2023/76 Karar

KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki imar uygulaması sırasında bedele dönüştürülen davacı payına takdir edilen karşılığın artırılması istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu İstanbul ili, Bağcılar ilçesi, ... Mahallesi, 877 parsel sayılı taşınmazda malik iken davalı idare tarafından yapılan imar uygulaması sonucunda yapılan düzenleme ortaklık payı kesintisinden sonra kalan bölümlerin bedele dönüştürüldüğünü şuyulandırma işleminde belirlenen bedelin 2918 sayılı Kanun'a göre yapılacak inceleme ile tespit edilerek artırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; idari yargının görevli olduğunu, davacının bedele dönüştürme işlemini öğrendiği tarihten itibaren 30 günlük hak düşürücü sürede dava açması gerekirken bu süre geçtikten sonra dava açıldığını, somut olayda takdir edilen tüm miktarın 17.05.1995 tarihinde davacıya ödendiğini, zamanaşımı süresinin de bu tarihten itibaren başladığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 21.10.2014 tarihli ve 2012/360 Esas, 2014/373 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucu; 20.08.2016 tarihinde kabul edilerek 07.09.2016 tarihli ve 29824 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6745 sayılı Kanun'un 35 inci maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na (2942 sayılı Kanun) eklenen geçiçi 12 nci maddesi uyarınca taşınmazın değeri uygulamanın tapuda tescil edildiği tarih değerlendirme tarihi olarak esas alınmak ve o tarihteki nitelikleri gözetilmek suretiyle tespit edilerek tespit edilen bu bedel, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi tablosu esas alınmak suretiyle dava tarihi itibarıyla güncellenerek ortaya çıkan gerçek bedel hak sahibine ödeneceğinden bu hususta rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar

Mahkemenin 25.12.2018 tarihli ve 2017/550 Esas, 2018/495 Karar sayılı kararı ile bozma ilâmına uyularak taleple bağlı kalınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; imar uygulamasının tapuda tescil tarihi olan 23.09.1991 tarihinden önceki emsal satışlar araştırılmadan soyut ifadelerle metrekare birim bedeli belirlendiğinden bu rapor hükme esas alınacak nitelikte olmadığından uygulamanın tescil tarihinden önce satışı yapılan emsalleri bildirmeleri için taraflara süre verilmesi, gerektiğinde resen tapudan emsal celp edilerek yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi, idarece belirlenen çekişmesiz şuyulandırma bedelinden, davacıya ödenen 23,38 TL'nin bilirkişi incelemesi sonrasında tespit edilen bedelden mahsup edilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, davacının dava açıldığı tarihte taşınmaz değerini tam ve kesin olarak belirlemesi mümkün olmadığından, dava belirsiz alacak davası niteliğinde olup davanın niteliği gereği bozmadan sonra ıslah yapılamaz kuralı uygulanmaksızın bozmadan sonra alınan bilirkişi raporuna göre davacının dava dilekçesinde belirttiği miktarı artırması mümkün olduğu halde, bozma sonrası ıslah yapılamayacağından bahisle dava dilekçesinde talep edilen bedele hükmedilmesi doğru olmadığı gibi, harç ve vekâlet ücretinin maktu olarak hesaplanması gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar

Mahkemenin 08.06.2018 tarihli ve 2021/550 Esas, 2023/76 Karar sayılı kararı ile takdir edilen bedelin 147.750,00 TL'ye artırılmasına ve bu bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin 32.340,34 TL'lik talep bakımından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; belirlenen bedelin düşük olduğunu, dava konusu taşınmaza yakın taşınmazlara daha yüksek bedel belirlenerek ayrılma nedenlerinin de açıklanmadığını, müvekkili lehine nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, 09.02.2023 tarihli talep artırım dilekçesi uyarınca karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; bilirkişilerce hangi emsal kıyas alınarak değerlendirme yapıldığı belli olmayıp resen emsal celp edilmeden ve kıyasi emsal alınmadan hazırlanan raporun hükme esas alınamayacağını, belirlenen bedelin yüksek olduğunu, dava konusu taşınmazın imar parseli olduğu kabul edilmiş ise de 1991 yılında kadastro parseli olup bu haliyle uygulama gördüğünü ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, imar uygulaması sırasında bedele dönüştürülen davacı payı nedeniyle tesis edilen ipotek karşılığının artırılması istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 17 nci maddesinin son fıkrası.

3. 6745 sayılı Kanun'un 35 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen geçici 12 nci maddesi.

4. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 6745 sayılı Kanun'un 35 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen geçici 12 nci maddesi uyarınca uygulamanın tapuda tescil edildiği tarih değerlendirme tarihi olarak esas alınıp, emsal karşılaştırması sonucu tespit edilen bedelin, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi tablosuna göre dava tarihine güncellenmesi suretiyle değer biçilmesi ve davacı taraf lehine maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi yerindedir.

3. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmış olup temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Taraflardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

17.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.