"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 39. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2621 Esas, 2023/638 Karar
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul ili, Üsküdar ilçesi, ... Mahallesi 696 ada 16 parsel sayılı taşınmaza kamulaştırma yapılmaksızın yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin davalı idarelerden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; İstanbul ili, Üsküdar İlçesi, ... Mahallesinde bulunan, 129 pafta, 696 ada 16 parsel sayılı 311,240 m² yüzölçümlü taşınmazın tamamının Beylerbeyi-Altunizade Çevre Yolu Km:20+458-22+800 km arası yol yapım ve emniyet sahası olarak kullanılmak üzere 17.08.1968 tarihli ve 1968/190 sayılı Kamu Yararı Kararına istinaden müvekkili idarece kamulaştırıldığını, müvekkil idare tarafından taşınmaz malikleri ... (3/16) ve ... (4/16) hisselerine yönelik Üsküdar 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde 12.06.1969 tarihli ve 1969/653 Esas ile açılan tescil davasının, 17.07.1969 tarihinde 1969/648 Karar sayı ile karara bağlandığını ve 22.04.1970 tarihli ve 4412 yevmiye ile hükmen istimlak edildiğini, kamulaştırma bedelinin hak sahiplerine ödenmesi için 03.06.1969 tarihinde T.C Ziraat Bankasına 311/32 sayılı talimat verildiğini, söz konusu ilamda davalılara tebligat yapıldığını ve kamulaştırma işleminin kesinleştiğinden söz edildiğini, Üsküdar 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1969/653 Esas sayılı dosyasının getirilerek incelenmesine, murislerin ölüm tarihlerinin resen araştırılmasını, yersiz açılan davanın kesin hüküm sebebiyle öncelikle usulden ve bilahare esastan reddine karar verilmesini talep etmektedir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 23.05.2019 tarihli ve 2017/164 Esas, 2019/231 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 28.04.2021 tarihli ve 2019/2630 Esas, 2021/877 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmaza 04.11.1983 tarihi öncesinde el atıldığı, davacılar tarafından açılan eldeki davanın 11.06.2013 tarihinden sonra açılmış olduğu, davanın açıldığı tarih itibarıyla "uzlaşma" usulünün dava şartı olduğu, davacı tarafça uzlaşma için davalı idareye başvurulduğuna dair herhangi bir bilgi ve belge ibraz edilmemiş olduğu, Dairemizce yazılan yazıya ... 1. Bölge Müdürlüğünce verilen 16.04.2021 tarihli cevabi yazıda, davacı tarafın uzlaşma başvurusunun bulunmadığının bildirildiği, buna göre davacı tarafın dava açılmadan önce davalı İdareye uzlaşma için başvurmadığı, buna göre 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 114 üncü maddesinin ikinci fıkrası ve 115 inci maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin işin esasına girilerek hüküm kurulması doğru değil ise de bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) geçici 6 ncı maddesinde değişiklik yapan ve 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Kanun'nun 21 inci maddesi gereğince; "Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 09.10.1956 tarihi ile 04.11.1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması sebebiyle, mülkiyet hakkından doğan talepler, bedel talep edilmesi hâlinde bedel tespiti ve diğer işlemler bu madde hükümlerine göre yapılır. Bu maddeye göre yapılacak işlemlerde öncelikle uzlaşma usulünün uygulanması dava şartıdır." hükmü getirilmiştir. Dosyada bulunan delil ve belgelere göre; davacılar vekili tarafından, davalı idareye, davaya konu taşınmazla ilgili uzlaşma talebi içeren 20.04.2017 kayıt tarihli dilekçe ile uzlaşma talebinde bulunulduğu; ancak bu dilekçeye karşı idare tarafından olumlu, olumsuz bir cevap verilmediği böylelikle zımnen reddedildiği anlaşılmakla, işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmeyerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile uyulan bozma ilamı doğrultusunda yeniden yapılan değerlendirme neticesinde, kamulaştırmasız el atılan arsa niteliğindeki taşınmaza mahallinde yapılan keşif sonucu emsal karşılaştırması yapılarak değer biçen, usul ve kanuna uygun olarak düzenlenen bilirkişi raporuna göre el atma bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesinin doğru olduğu; ancak hüküm altına alınan tazminata dava tarihinden faiz yürütülmesi gerektiğinden davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulu ile hüküm düzeltilerek yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dosyaya sunulan kesin hüküm teşkil eden ilamda davalılara tebligat yapıldığını, kamulaştırma işleminin kesinleştiğini davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu ayrıca istinaf hükümleri bölümünde aleyhe başvuru harcına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.06.2022 tarihli ve 2021/11-334 Esas, 2022/1021 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir; "... Yargıtay, taraflarca ileri sürülen veya kendisinin tespit ettiği temyiz sebeplerini yerinde görürse bozma kararı verecektir. Ancak bozma kararı, bölge adliye mahkemesinin ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararı kaldırıp düzelterek verdiği bir karar veya ilk derece mahkemesi kararını kaldırıp davanın esası hakkında yeniden verdiği bir karara ilişkin ise dosya kararı vermiş olan bölge adliye mahkemesine veya uygun görülen başka bir bölge adliye mahkemesine gönderilecektir (HMK m. 373/2).
...
49. Dosyanın bölge adliye mahkemesine gönderildiği durumlarda bölge adliye mahkemesi, HMK’nın 360. maddesinin atfıyla ilk derece mahkemelerinde uygulanan yargılama usulüne göre 344. madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir. Gerek ilk derece mahkemesi, gerekse bölge adliye mahkemesi bozma kararına direnirse bu kararın temyiz edilmesi durumunda inceleme, kararına direnilen dairece yapılır ve daire, direnme kararını yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderir.
50. Bölge adliye mahkemesi yaptığı değerlendirme sonucu bozma kararının doğru olduğu kanaatine varırsa bozmaya uyulmasına karar verecektir. Bozmaya uyma kararı ile birlikte kendisi için o kararda belirtilen hukukî esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Ayrıca uyma kararı, mahkemenin vermiş olduğu önceki kararının hatalı olduğu ve Yargıtayın bozma kararı doğrultusunda yeniden inceleme yaparak karar vereceği anlamına gelmektedir (Pekcanıtez Usûl, s. 2308).
51. Diğer yandan bölge adliye mahkemesinin ilk derece mahkemesi kararını kaldırarak düzelterek veya yeniden esas hakkında hüküm vermesi ve bu hükmün de Yargıtay tarafından bozulması ile ilk derece mahkemesi kararı hayatiyetini kaybetmiş olur. Hüküm mahkemesi sıfatıyla esas hakkında verdiği karara ilişkin bozma ilamına uyan bölge adliye mahkemesinin hüküm mahkemesi sıfatı devam ettiğinden bozma kararına uygun olarak esas hakkında uyuşmazlığı sona erdirecek, infaza elverişli bir karar vermesi gerekir. Aksine hukuk dünyasında geçerli ve sonuç doğurabilir bir ilk derece mahkemesi kararı varmış gibi bu karara yönelik istinaf incelemesi yapılarak istinaf başvurusunun veya başvurularının esastan reddine karar verilmesine olanak bulunmamaktadır. Kaldı ki; ilk derece mahkemesi kararını kaldırarak yeniden esas hakkında hüküm kuran bölge adliye mahkemesince bu sefer bozmaya uyularak istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi hâlinde, yıllar önce verilen ve hukukî geçerliliğini yitirmiş bir ilk derece mahkemesi kararına yeniden hayatiyet kazandırmanın sakıncaları dikkate alındığında bu durumun, infazda tereddütlere ve karışıklıklara neden olacağı, hükmün infazını engelleyecek şekilde bir etki yapacağını belirtmek gerekir ..."
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Arsa niteliğindeki İstanbul ili, Üsküdar ilçesi, ... Mahallesi 696 ada 16 parsel sayılı taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre; davalı idare vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
4.6100 sayılı Kanun'un 360 ıncı ve 373 üncü maddeleri ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun yukarıda zikredilen ilamı göz önüne alındığında; Bölge Adliye Mahkemesinin İlk Derece Mahkemesi kararını kaldırarak düzelterek veya yeniden esas hakkında hüküm vermesi akabinde bu hükmün de Yargıtay tarafından bozulması ile İlk Derece Mahkemesi kararı hayatiyetini kaybetmiş olmaktadır.
5.Bu durumda; Dairemizin ilamına uyan Bölge Adliye Mahkemesince uyulan bozma kararı doğrultusunda uyuşmazlığı sona erdirecek, infaza elverişli hüküm kurulması gerekirken, hayatiyetini kaybetmiş İlk Derece Mahkemesi kararı ile ilgili istinaf incelemesi yapılıyormuş gibi karar verilmesi doğru değilse de hükmün devamında esasa ilişkin Dairemizin bozma kararı doğrultusunda karar verildiğinden ilgili kısmın hükümden çıkartılması gerekir.
6. Davalı idare harçtan muaf olduğu halde istinaf hükümleri kısmında aleyhine harca hükmedilmesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı idare vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kısmen kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının;
1) (1 ve 2) numaralı bentlerinde bulunan "Davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine, Davacılar vekilinin istinaf talebinin kabulü ile İstanbul Anadolu 29.Asliye Hukuk mahkemesinin 23.05.2019 tarihli 2017/164 esas, 2019/231 karar sayılı kararının HMK'nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca kaldırılmasına, buna göre" ibaresinin çıkartılmasına,
2) İstinaf hükümlerine ilişkin (4) numaralı bendinin hükümden çıkartılmasına yerine "davacılar tarafından yapılan yargılama masrafı 121,30 TL başvuru harcının davacı üzerinde bırakılmasına" cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.