Logo

5. Hukuk Dairesi2023/6727 E. 2024/4463 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada, taşınmazın değerinin doğru belirlenip belirlenmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın değeri belirlenirken dava tarihi itibarıyla niteliğinin tespit edilmesi gerektiği, taşınmazın arsa veya arazi niteliğinde olduğunun belirlenerek değer tespitinin buna göre yapılması gerektiği gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/310 Esas, 2023/260 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/196 Esas, 2022/410 Karar

Taraflar arasındaki taşınmazın kesinleşen orman tehdit sınırı içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, bu prosedür üç kez tekrar edilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince verilen son kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verilmiştir.

Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 16.04.2024 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü yetki belgesine istinaden davacı vekili Avukat ... ve davalı Hazine vekili Avukat Melahat Alaftan gelmişlerdir.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;... köyü 307 parsel sayılı taşınmaz davacı ... tapu siciline kayıtlıyken, Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/228 Esas, 2005/442 Karar sayılı kararı ile, 7.806 m² lik bölümünün tapusu iptal edilerek orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verildiğini, hükmün 05.06.2007 tarihinde kesinleştiğini, bu durumun 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince devletin sorumluluğunu doğurduğunu belirtip fazlaya ilişkin haklarını da saklı tutmak sureti belirlenecek tazminatın faizi ile birlikte davalı idareden alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davacı vekili ıslah dilekçesinde özetle; taşınmaza dava tarihi itibarıyla değere hükmedilmesinin daha uygun olduğunu belirterek taşınmazın dava tarihindeki değeri olan 702.540 TL'ye hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın hukuki esasının sebepsiz zenginleşme olduğunu, husumetin sebepsiz zenginleşen, taşınmazı davacıya satan kişiye yöneltilmesi gerektiğini, istenen tazminat miktarının dayanağının bulunmadığını, taşınmazın rayiç değerinin istenemeyeceğini, istenebilecek miktarın satın alınırken ödenen akit tablosunda yazılı satış bedeli ile sınırlı olduğunu, davalı ... olan tapu kaydının iptalinin oluşturulmasında sakatlık olan bir kaydın düzeltilmesinden ibaret olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın değerinin münavebe ürünleri getirisi ile belirlenmesini kabul etmemekle beraber, seçilen ürünler olan arpa ve buğday üzerinden hesaplama yapılması, arazinin bulunduğu şehir, arazinin konumu ve arazide planlanan yatırım itibarıyla yanlış olduğunu, ürün hesaplaması yapılacak ise Antalya Valiliği İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünün bitişik parsel için hazırladığı etüd raporunda arazinin meyvecilik (nar, narenciye vb) ve örtü altı tarımı yapılabileceğine dair resmi etüd raporunun dikkate alınması ve münavebeye konu ürünlerin bu şekilde belirlenmesi gerektiğini, aksi yöndeki hesaplama ile belirlenecek değerin adil yargılanma hakkının ihlali olduğunu ve neticesinde mülkiyet hakkının ihlali sonucu doğuracağını, dava konusu parselin dava dışı kalan kısmının dönüm değerinin 3.500.000 TL olduğu, buna karşın tapusu iptal edilen dava konusu yerin dönüm değerinin 5.000TL olarak yapılan hesaplama ve hesaplama yönteminde gerçek zararı karşılamaktan çok uzak olduğunu, arazinin sağlık tesisi yapımına uygun ve layık bir yer olduğunun devletin ilgili tüm kurumları tarafından uygun görüldüğünü ve bu yönde arazi için nazım imar plan değişikliği yapılmışken; dava konusu taşınmazın belirtilen üstün vasıfları, yapılması planlanan sağlık tesisi, nazım imar plan tadilatı göz önüne alınmadan karar verildiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması talep edilmiştir.

2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; açılan davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, dava dilekçesi içeriğinden davanın kısmi dava şeklinde açıldığının anlaşıldığını, davacının hakkı olmayan, başından beri devlet ormanı olan bir taşınmazı usulsüz işlemler sonucu iktisap ettiğini, iptaline karar verilen tapunun baştan beri yok hükmünde olduğunu, orman olan yerlerde özel mülkiyetin hiçbir şekilde sözkonusu olamayacağını, taşınmazın tapusunun iptalinin oluşumunda sakatlık olan bir yanlışlığın düzeltilmesinden ibaret olduğunu, dava konusu olayda Devletin sorumluluğunun sözkonusu olmadığını, taşınmazın değer tespitinin zarar tarihi esas alınarak yapılması gerektiğini, bilirkişilerce Bölge Adliye Mahkemesi kaldırma ilamına aykırı olarak iki kök raporda ısrar edildiğini ve Mahkeme tarafından da bu ısrar doğrultusunda, karar verildiğini, taşınmazın niteliği dikkate alındığında, dava tarihi itibarıyla hesaplanan 2.80TL/ m² birim değerinin bile yüksek olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması talep edilmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü ititrazlarını tekrar etmiş, davacının tapu siciline güvenerek satın aldığı taşınmazın bir kısmının tapusunun iptali üzerine gerçek değerinin tespitini istediğini, davacının taşınmazı sağlık tesis alanı yapmak için aldığını ve belediyeye bu doğrultuda başvurduğunu, belediye tarafından düzenlenen 1/25.000 ölçekli palanda sağlık tesis alanı olarak düzenlendiğini, hatalı münavebe kullanıldığını, doğru bedel takdir edilmediğini taşınmazın çevresinde yapılan satışlar gözetildiğinde gerçek değerinin çok altında bedel takdir edildiğini ileri sürerek kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını tekrar ederek kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurullarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Davacı vekilinin ıslah dilekçesinde taşınmazın dava tarihi itibarıyla değerinin tespitini talep ettiği gözetildiğinde, Dairemizin bu yöndeki içtihatları da dikkate alınarak dava konusu taşınmazın değeri belirlenirken öncelikle dava tarihi itibariyle niteliğinin tespit edilmesi gerekli olup, hükme esas alınan rapor hüküm kurmaya elverişli değildir.

3. Bu durumda; dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi olan dava tarihi itibarıyla imar planı içerisinde olup olmadığı, imar planı içerisinde ise tarihi, ölçeği ve türlü (1/1000, 1/5000, 1/25000, uygulama, nazım...) araştırılarak 1/1000 ölçekli imar planı içerisinde olmadığının tespiti durumunda belediye veya mücavir alan sınırları dahilinde bulunup bulunmadığı, belediye hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadığı ve etrafının meskun olup olmadığı, diğer ölçekli plan dahilinde ise plandaki konumu, plan kapsamında alınma amacı, yerleşim yerine uzaklığı, şehrin gelişme istikametinde olup olmadığı hususları ilgili Belediye Başkanlığından sorulduktan sonra, taşınmazın arsa niteliğinde mi, yoksa arazi niteliğinde mi olduğu açıklığa kavuşturularak;

a) Dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğunun anlaşılması halinde taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması,

b) Dava konusu taşınmazın arazi olduğunun anlaşılması halinde ise yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu eşliğinde keşif yapılarak, taşınmazın olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirine göre- değer biçilirken bir kısmında zeytin dikili olduğundan zeytin ağaçlarının bulunduğu kısmın kapama zeytin bahçe niteliğinde olup olmadığı tespit edilip kapama ise bu bölüme zeytin bahçesi olarak- değer biçildikten sonra, bulunan bedele varsa taşınmazın değerine etki edecek objektif artış gerektiren unsurlar da eklenerek, zeytin ağaçları kapama olarak değerlendirilemeyecekse maktuen değerleri hesaplanarak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken; eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş olup, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Taraf vekillerinin temyiz istemlerinin kısmen kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

3. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Taraflar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, 21.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 17.100,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya 17.100,00 TL vekâlet ücretinin de davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.