Logo

5. Hukuk Dairesi2023/6784 E. 2024/544 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının hatalı tutulması nedeniyle oluşan yüzölçümü farkından kaynaklanan zararın tazmin edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro işlemleri sırasında yapılan hata sonucu tapu sicilinin hatalı tutulması ve Kadastro Müdürlüğünce yapılan düzeltme nedeniyle dava konusu taşınmazın yüzölçümünün azalması sebebiyle 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi anlamında Devletin sorumluluğunun gerçekleştiği ve arsa niteliğindeki taşınmaza emsal incelemesi yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/243 Esas, 2023/447 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gölbaşı(Ankara) 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/422 Esas, 2021/423 Karar

Taraflar arasındaki tapu kaydının hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekilli tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,

Davacı asil 21.06.2023 havale tarihli dilekçe ile temyiz talebinden feragat ettiğini bildirdiğinden temyiz dilekçesinin feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Davalı Hazine vekilinin gerekli şartları taşıyan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının tapu kayıtlarına güvenerek Ankara ili, Gölbaşı ilçesi, ... Mahallesi, 575 sayılı taşınmazı satın aldığını, taşınmazın yüzölçümünün Kadastro Müdürlüğü tarafından 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 22 nci maddesinin (a) bendi uyarınca yapılan yenileme kadastrosu neticesinde azaldığını belirterek düzeltme işlemi ile oluşan zararının tazmin edilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın öncelikle zamanaşımı nedeniyle reddine, zamanaşımına ilişkin itirazlarının mahkeme tarafından haklı bulunmaması halinde ise davanın esastan reddine; yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve tespit edilen bedelin yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın zemindeki sınırlarında değişiklik oluşmadığını, taşınmazın davacının satın aldığı durumda olduğunu, 4721 sayılı Kanunu'nun 1007 nci maddesindeki koşulların bulunmadığını, zamanaşımı süresinin dolduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılıp davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaz ile emsal olarak incelenen taşınmazların imar durumları ve emlak vergisine esas m² birim fiyatları da gözetilerek yapılan karşılaştırmalar yoluyla tazminat tespit edilerek davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığı gibi delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle davacının tapu siciline güvenerek satın aldığı taşınmazda oluşan azalmadan tapuya güven ilkesi gereğince Devlet'in sorumlu olduğu saptanarak yazılı şekilde karar verilmesi yerinde olduğu belirtilerek davalı idare vekillinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş ayrıca emsallerin hatalı alındığını, eksik inceleme ile metrekare birim fiyatının yüksek belirlendiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; dava konusu taşınmazın 1953 yılında yapılıp 1954 yılında kesinleşen tesis kadastrosu sırasında 575 parsel sayılı 4.480,00 m² yüzölçümündeki taşınmazın bağ niteliği ile İbrahim Yılmaz adına tespit ve tescil edildiği, 16.09.1999 tarihinde satış yoluyla davacıya geçtiği, davacının 14.03.2003 tarihinde dava dışı kişiye sattığı, daha sonra da davacının 20.03.2015 tarihinde yeniden satın aldığı, imar uygulaması kontrolü sırasında taşınmazın yüzölçümünde hata olduğunun tespit edilmesi üzerine Ankara Kadastro Müdürlüğünce 21.06.2016 tarihinde 3402 sayılı Kanun’un 41 nci maddesi uyarınca taşınmazın yüzölçümünün 2.280,00 m² olarak düzeltildiği, yapılan düzeltme işlemi sonucunda taşınmazın yüzölçümünde 2.200 m² azalma olduğu, fen bilirkişi raporu ve hesap cetvelinden, tesis kadastrosu sırasında düzenlenen planimetre yüzölçüm karnesinde tazminat istemine konu taşınmaza ilişkin verniyer farklarının ortalamasının 114 olarak alınıp 20 katsayı ile çarpımı neticesinde yüzölçümünün 2.280,00 m² olarak hesaplandığı ancak tapulama tutanağına geçerken sehven 4.480,00 m² yazıldığı, taşınmazın zemindeki sınırlarında değişiklik bulunmadığı, yapılan düzeltme işlemi sonucunda taşınmazın yüzölçümünde azalma olduğundan bahisle uğranılan zararın tazmini istemli eldeki davanın 06.10.2020 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde açıldığı anlaşılmıştır.

3.Somut olayda; kadastro işlemleri sırasında yapılan hata sonucu tapu sicilinin hatalı tutulması ve Kadastro Müdürlüğünce yapılan yenileme kadastrosu sırasında yapılan düzeltme nedeniyle dava konu taşınmazın yüz ölçümünün azalmasından dolayı 4721 sayılı Kanun'nun 1007 inci maddesi anlamında Devletin sorumluluğuna ilişkin koşulların oluştuğunun kabulu ile arsa niteliğindeki taşınmaza emsal incelemesi yapılmak suretiyle değer biçilmesinde ve alınan rapor uyarınca tespit edilen bedelin davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

A.Davacı vekili temyizi yönünden

Davacı vekilinin temyiz dilekçesinin feragat nedeniyle REDDİNE,

B. Davalı Hazine temyizi yönünden

Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına, davacıdan peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.