"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/279 Esas, 2023/300 Karar
KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2014/56 Esas, 2021/494 Karar
Taraflar arasındaki tapu kaydının hatalı oluşması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 13.02.2024 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davalı Hazine vekili Avukat ... gelmiş, davalı vekili duruşmaya katılmamıştır.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının Antalya ili, Merkez ilçesi, ... Mevkii, cilt no: 178, sayfa No: 79-80 sıra No.lu tapu kaydından, 12 ve 04.10.1974 tarihli tapu kaydından cilt no:183, sayfa no:29, sıra no:10 1293 yevmiye ve 21.02.1980 tarihli tapu senediyle ... oğlu ...’dan 150.000/4.941858 payı satın aldığını, satın alınan alanın 50.000 m² olduğunu, aynı mevkide bulunan geldisi cilt no:173, sıra no:24, 30.07.1959 tarihli tapu kaydını 174 cilt no, 17 sayfa no, 5701 yevmiye no 16.12.1959 tarihli tapu senediyle satın aldığını, taşınmazın parsel sayısının 94 ve satın alınan yerin 30.360 m² olduğunu, 175 cilt no, 20 sayfa no, 18 sıra no ve 12.5.1970 tarihli tapunun 5500/46000 payını tapu sahibi ... oğlu ...’dan, 179 cilt no, 45 sayfa no, 4 sıra no ve 13.6.1974 tarihli tapu senediyle satın aldığını, satın alınan yerin yaklaşık 11.000 m² olduğunu, 173 cilt no, 77 sayfa no, 50 sıra no ve 30.7.1968 tarihli tapudan 174 cilt no, 76 sayfa no, 4 sıra no, 13.7.1973 tarihli tapu senediyle taşınmazın ½ payını tapudan satın aldığını, satın alınan yerin parsel nosunun 114 olduğunu, yüzölçümünün yaklaşık 22.500 m² olduğu, 173 cilt no, 74 sayfa no, 34 sıra no ve 30.7.1968 tarihli tapu kaydından 177 cilt no ve 13.7.1973 tarihli tapu senediyle 441858/4941858 payı tapu malikleri olan Hüseyin oğlu ... ve kardeşi ...’dan tapudan satın aldığını, satın alınan yerin 147.000 m² olduğunu, daha sonrasında 1980 yılında yapılan tapulama çalışmalarında davacıya ait tapunun hiçbir başka parsele revizyon görmediğini, kesinleşen Antalya Kadastro Mahkemesinin 2004/1 Esas sayılı kararı ile davacının tapulu taşınmazının davacının elinden çıkarak mülkün Hazine adına kaydının yapıldığını ileri sürerek belirlenecek maddi ve manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, davacının uğradığını iddia ettiği bir zarar varsa taşınmazı satın aldığını iddia ettiği şahıslara veya kanuni mirasçılarına yöneltilmesi gerektiğini, Hazineye husumet düşmediğini, kabul anlamına gelmemekle talebin maddi zarara ilişkin olduğunu, davacının manevi tazminat talebinde bulunamayacağını, tapuda yapılan işlemlerin mahkeme kararlarına dayandığını, manevi tazminat ödenmesinin beklenemeyeceğini, dava konusu taşınmazın orman vasfı nedeniyle kamu malı olduğunu, kamu mallarının özel mülk ve devir ile temliklerinin hukuken sonuç doğurmayacağını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacıya ait taşınmazın tapusunun yolsuz şekilde oluşmasında Devlet organlarının sorumluluğu olduğunu, iptal edilen tapu senedinde davacının paydaş olarak malik olduğunu, mülkiyetin korunmasıyla kamu çıkarı arasındaki dengenin bozulduğunu, mülkiyeti tapunun aleniyet ilkesine göre iktisap edenin sicilin daha önceki aşamalardaki evraklarını tetkik etme zorunluluğu olmadığını, yolsuz tescil gereği davacının tazminat alması gerektiğini ve taşınmaza zilyet olmak zorunda olmadığını, ayrıca dava reddedildiğinden maktu vekâlet ücreti takdiri gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dayanak eski tapu kayıtlarının miktarı ile geçerli olduğu halde buna itibar edilmeden Antalya Sulh Hukuk Mahkemesinin kararına göre miktarının çok üzerinde yüzölçümleri belirlenerek izaley-i şuyu davası sonucunda satış yapıldığı ve buna göre tapuda infaz yapıldığı, bu davanın yüzölçümün artırılması davası olmadığı, yapılan kadastro çalışmasında 590 ve 229 parsele tespit gördüğü, vaki itiraz üzerine tespite dayanak alınan tapu kaydının miktarı ile geçerli olduğu ve tapu miktarı kadar kısmın başka parsellerde tapu malikleri adına tespit ve tescil edildiği kabul edilmek suretiyle Hazine adına tesciline karar verildiği ve hükmün derecattan geçerek kesinleştiğinden, tapu memurunun kusurundan bahsedilemeyeceğine göre İlk Derece Mahkemesince açılan davanın reddine karar verilmesinde usul ve kanuna aykırılık bulunmadığı ve her ne kadar dava dilekçesinde davacı tarafın, maddi tazminat isteminin yanı sıra manevi tazminat istemi de bulunduğu anlaşılmış ise de İlk Derece Mahkemesince bu istem hakkında gerekçe oluşturulmamakla ve olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamakla birlikte, bu husus davacı tarafça istinaf konusu yapılmadığından bu konuda karar verilmediği belirtilerek ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca maktu vekâlet ücreti verilmesi gerekirken nispi vekâlet ücreti verilmesi doğru olmadığından davacının istinaf başvurusunun bu yönden kabulüne ve İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden davacının Antalya Merkez ... mevkii geldisi cilt no 178 sıra no 79 ve 80 olan tapu kaydından muhtelif tarihlerlerde, faklı oranlarda hisseli alımlar yaptığı, 1980 yılında yapılan tapulama çalışmalarında davacıya ait tapunun hiçbir başka parsele revizyon görmemesi sebebi ile uğranılan zararın tazmini istemi ile eldeki davanın açıldığı, yapılan incelemede taşınmazların geldisi olan taşınmazın kayden 1.838.000 m² yüzölçümlü iken 1926 yılında ortaklığın giderilmesi davası açıldığı, açılan davada, Mahkemece 11.01.1940 tarihli ve 1940/15 Esas, 1940/1 Karar sayılı taksim ve satış kararı ile taşınmazın satışı yolu ile ortaklığın giderilmesine karar verildiği; ancak kararda tapu kapsamı belirlenirken kayıt miktarının değil, hudutların esas alınması sonucu 22.201.202 m²lik kısmın satışına karar verildiği, ilama dayalı olarak yapılan açık arttırmada taşınmazın 23/40 hissesinin Hasan Ümüksüz ve Kemal Kasapoğlu adına, 17/40 hissesinin de Maliye Hazinesi adına tescil edildiği, tapu kaydının zaman içerisinde ifrazlara tabi tutulduğu, yapılan ifrazlar sonucu taşınmazın çok fazla parçaya bölündüğü, davacının bu taşınmazlardan hisse satın almak suretiyle taşınmazı edindiği, taşınmazın 1975 yılında orman kadastro çalışmaları ile 229 parsel nosu ile orman vasfıyla Hazine adına tespit gördüğü, tespite yapılan itiraz neticesinde Antalya Kadastro Mahkemesinin 2004/1 Esas, 2005/5 Karar sayılı dosyası ile 229 parselin bütün olarak Hazine adına tesciline dair verilen karar Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin temyiz denetiminden geçerek 01.07.2008 tarihli ve 2007/3956 Esas, 2008/2954 Karar sayılı kararı ile kesinleştiği ve eldeki davanın 31.01.2014 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesine göre tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan Devlet sorumlu ise de; somut olayda 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi koşulları oluşmadığından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı Hazine kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, 21.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı Hazineye ödenmesine,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.