"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1627 Esas, 2023/1149 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Karacabey 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/78 Esas, 2022/101 Karar
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Bursa ili, Karacabey ilçesi, ... Mahallesi 655, 2987 ve 2989 parsel sayılı taşınmazların kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazların yol olarak tapudan terkinini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmazların konumu itibarıyla arsa vasfında değerlendirilmesi gerektiğini, arazi vasfında olduğunun kabul edilmesi halinde sulu tarım arazisi olarak kapitalizasyon faiz oranı %4 ve objektif değer artış oranı en az %250 kabul edilmek suretiyle münavebe ürünlerinin son altı yıllık veriler ortalamasına göre hesaplama yapılmasını, üretim masraflarının brüt gelirin 1/3'ünden fazla olmamasını, kamulaştırmadan arta kalan kısımda meydana gelen değer azalışının dikkate alınmasını talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile davalıya ödenmesine, dava konusu taşınmazların davalı adına olan tapu kaydının iptali ile kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkinine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; faize ilişkin hükmün hatalı olduğunu, dava konusu taşınmazların bulunduğu yerdeki İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü verilerinin esas alınması gerektiğini, kapama bahçe gelirinin hesaplanmasında ağaçların çok yıllık olduğu dikkate alınarak ilk tesis tarihinden ömrünün sonuna kadar yapılan gelir ve giderlerin tespiti gerekirken, tek yıllık ürünlerde olduğu gibi net gelir yönteminin kullanılmasının doğru olmadığını, bilirkişi heyetince kapama zeytin bahçesi için kök raporda belirlenen değerin altında bir bedel belirlenmesinin hakkaniyete aykırı olacağı gerekçesiyle %35 oranında objektif değer artışı uygulandığını, önceki rapor dikkate alınarak bedel belirlenmesinin kabul edilemeyeceğini, kapama bahçe niteliğindeki bir araziye objektif değer artışı uygulanacak ise çıplak zemin değerine uygulanmasından sonra ağaç bedelinin eklenmesi gerektiğini, kamulaştırmadan arta kalan alan kısmın gerek büyüklüğü gerek geometrik şekli göz önüne alındığında tarım yapmaya engel bir durum olmadığından, bu kısım için değer azalışı hesaplanmasının hatalı olduğunu, müvekkili idare lehine vekâlet ücreti takdir edilmemesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu 2987 parselin kamulaştırılmasından arta kalan kısım için belirlenen değer azalışı oranının düşük olduğunu, dava konusu taşınmazların bulunduğu bölgede çok sayıda fabrika ve sanayi bölgesi olduğu dikkate alınmaksızın taşınmazların gerçek değerine ulaşıldığı gerekçesiyle objektif değer artışı uygulanmamasının olağan dışı olduğunu, kamulaştırmaya konu otoyol güzergahının Bursa-Karacabey arasındaki toplam 50 kilometrelik hattında dava konusu taşınmaz ile aynı nitelikte olan ve önceki tarihlerde açılmış davalarda, daha yüksek bedellerin tespit edildiğini, dava konusu taşınmazların doğudan komşusu olan Muratlı Mahallesindeki metrekare birim değerleri ile batıdan komşusu olan Seyran Mahallesindeki metrekare birim değerleri arasında neredeyse iki kat değer farkı olduğunu, 2017 yılı zirai verilerinin 2016 yılı zirai verilerine göre daha düşük kaldığını, bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, Yargıtay uygulaması gereği son yılların ortalamasının esas alınması gerektiğini, kapitalizasyon faiz oranının %3 olarak uygulanması gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arazi ve kapama zeytin bahçesi niteliğindeki taşınmazlara dava tarihindeki resmi veri listesi esas alınarak, yöre koşullarına uygun münavebe ürünleri seçilmek suretiyle, sulu arazi için %4 oranında kapitalizasyon faiz oranı ve taşınmazların gerçek değerine ulaşması amacıyla makul bir objektif değer artış oranı uygulanarak net gelir yöntemine göre değer biçilmesi ve bedelin ödenmesinin isabetli olduğu, son içtihatlarla birlikte yerleşik içtihatlar bir arada değerlendirildiğinde üretim giderlerinin brüt gelirin 1/3'ü kadar olacağı (ya da yerleşik Yargıtay uygulamaları kapsamında bu oranın altında kalmamak ve fahiş olmamak üzere makul tutarda bu oranın bir miktar üzerinde de olabileceği) düşüncesine varılmakla İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünden gönderilen veri listesinin Yargıtay'ın belirtilen kararlarına göre esas alınıp alınmadığının raporda denetlenmesi gerektiğini, bu hususların raporda gözetildiği, davacı idare vekilinin bu hususlara ilişkin itirazlarının yerinde görülmediği, kısmi kamulaştırma sebebiyle uygulanan değer azalış oranı taşınmazların yüzölçümü, kullanım amacı ve geometrik şekli gözetildiğinde makul olduğu ve davanın niteliği itibarıyla davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinde bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş; ayrıca dava sürecinde paranın satın alma gücünde oluşan değer kaybının yıllık %9 yasal faiz oranı ile karşılanmasının mümkün olmadığını, geç ödenen kamulaştırma bedelleri için denkleştirme yapılması gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak davacı idare ile davalı tapu maliki arasındaki kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arazi ve kapama zeytin bahçesi niteliğindeki Bursa ili, Karacabey ilçesi, ... Mahallesi 655, 2987 ve 2989 parsel sayılı taşınmazlara 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir esas alınarak değer biçilmesi ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesine karar verilmesi yerindedir.
3. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması isabetlidir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davalıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.01.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(Karşı Oy)KARŞI OY
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının derdest davalara uygulanacağına dair bizim de iştirak ettiğimiz kabulü nazara alınarak; davalı tarafın açıkça, “Yasal Faiz”in dışında bir “Faiz”in uygulanmasına ilişkin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26/1 inci maddesinde düzenlenen “Taleple bağlılık ilkesi” kapsamında değerlendirilebilecek bir temyiz talebi de bulunmadığından, sonucu itibarıyla katıldığım, Dairemiz Sayın çoğunluğu tarafından verilen kararın, “Değerlendirme” bölümünün 3 No’lu bendinde yazılı olan gerekçesine açıkladığım nedenlerle katılmıyorum. 18.01.2024