Logo

5. Hukuk Dairesi2023/7211 E. 2024/1440 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı idarenin, sedde inşasıyla davacıya ait taşınmazların sular altında kalmasına neden olarak kamulaştırmasız el atması nedeniyle, taşınmaz bedeli ve ecrimisil taleplerine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi'nin, taşınmaz bedeli ve ecrimisil istemi konusunda hukuka uygun karar verdiği, bozma kararıyla kesinleşen ve karşı taraf lehine kazanılmış hak durumunu oluşturan hususların yeniden incelenemeyeceği gözetilerek davalı idarenin temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1969 Esas, 2023/997 Karar

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisil istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Bursa ili, Mustafakemalpaşa ilçesi, ... Mahallesi, 1508, 1550, 1553 ve 1731 parsel sayılı taşınmazlara davalı idarenin, Uluabat Gölünü çevreleyen sedde inşaa ederek, gölün doğal genişliğini ve su seviyesini değiştirmek suretiyle taşınmazların tamamen sular altında kalmasına neden olunarak el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmazların bedelinin ve ecrimisilin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; iddia olunan eylemin kamulaştırmasız el atma olarak nitelendirilemeyeceğini, iddia olunan eylemin haksız el atma olarak nitelendirilemeyeceğini, dava konusu taşınmazların gölün doğal yapısı nedeniyle sular altında kaldığını, sedde yapımı ile ortaya çıkmadığını, yapılan seddenin sedde dışında kalan taşınmazların da su altında kalmasını önlediğini, dava konusu taşınmazların gölün koruma alanı içerisinde kaldığı idarece fiilen el atılsa bile mutlak koruma alanındaki taşınmazda haksız işgalin olamayacağının ve ecrimisile hükmedilemeyeceğinin değerlendirilmesi gerektiğini, göl koruma bandı temini için Çevre Müdürlüğünce kıyı kenar çizgisi çalışması yapıldığının tespit edildiğini, bu sebeple de kıyı kenar çizgisi çalışması istenilmesi, dava konusu taşınmazın çizginin altında veya üstünde kaldığının tespit edilmesinin talep edildiğini, söz konusu taşınmazların doğal göl alanı içinde kalması halinde malikin tapu kaydına itimat edilemeyeceğini, verilen kaidenin yok hükmünde olacağını, kayıt maliki olmayan kişinin kamulaştırmasız el atma davası hakkının bulunmadığının gözetilmesi gerektiğini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 25.01.2021 tarihli ve 2020/257 Esas, 2021/38 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazların davalı idarenin eylemi sonucu su altında kalması suretiyle fiilen el atıldığından tespit edilen kamulaştırmasız el atma bedelinin davalı taraftan alınarak davacıya verilmesine, davacının ecrimisil tazminatı talebinin reddine hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 15.12.2021 tarihli ve 2021/1199 Esas, 2021/2900 Karar sayılı kararı ile

dava konusu taşınmazların davalı idarenin eylemi sonucu su altında kalması suretiyle fiilen el atılan sulu arazi niteliğindeki dava konusu taşınmazlara %4 oranında kapitalizasyon faizi uygulanmasının yerleşik içtihatlara göre uygun olmasına, taşınmazların gerçek değerine ulaşmakla objektif değer artış oranı uygulanmasının uygun olduğu, resmi verilerin dava tarihine uygunluğuna, el atma tarihi dikkate alınarak maktu harç ve vekalet ücreti uygulanmasına göre mahkeme kararında hukuken yanlışlık yapılmadığı kararda bu konuda isabetsizlik bulunmadığı belirtilerek bir kısım taşınmazların satın alım tarihleri dikkate alınarak 2017 yılı için ecrimisil bedeline hükmedilmesi gerektiği, 31.01.2018 tarihinde satın alınan taşınmaz için ise dava açtığı tarih itibarıyla tarımsal üretimin yapılamayacağı gözetildiğinde ecrimisil talebinin reddine yönelik hükmün isabetli olduğu, davalı kurum yargı harçlarından muaf olduğu halde peşin harçtan sorumlu tutulması yerinde görülmediği, dava konusu taşanmazlara el atma tarihinin 04.11.1983 öncesi olması sebebiyle vekâlet ücretine maktu şekilde takdir edilmesi gerektiği, dava konusu taşınmazların göl alanı içinde kaldıkları anlaşıldığından davalı idare adına tescili yerine tapudan terkin edilmesi gerektiği ve bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; taşınmazın zemini yönünden bedele hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmediği; ancak ecrimisil istemi yönünden, dava tarihinin 02.04.2018 olduğu, davacı malikin ise dava konusu taşınmazları 19.12.2017 ve 13.12.2017 tarihlerinde satın aldığı dikkate alındığında dava konusu taşınmazların bulunduğu yörede yılın bu döneminde hangi ürünlerin yetiştirilip, gelir elde edilebileceği konusunda tereddüt hasıl olduğundan bu konularda bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak sonucuna göre değerlendirme yapılması gerektiğinin düşünülmemesi, kabule göre de ecrimisil hesabının 4 aylık süre için yapılması gerekirken 8 aylık süre için hesap edilerek hüküm kurulmasının doğru görülmediği gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazların davalı idarenin eylemi sonucu su altında kalması suretiyle fiilen el atıldığından tespit edilen kamulaştırmasız el atma bedelinin davalı taraftan alınarak davacıya verilmesine, davacının ecrimisil tazminatı talebinin reddine duruşma açılarak karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede Bursa Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilmekte olan kıyı kenar çizgisi çalışmasının yapıldığını, dolayısıyla taşınmaz kıyı kenar çizgisi içinde kalıyorsa buradaki sorumluluğun Hazineye geçeceğini ve davanın tarafı Hazine olduğunu, taşınmazın belli dönemlerde su altında kaldığını, su altında kalmadığı dönemlerde tarım yapıldığının açık olduğunu, tüm bilirkişi raporlarında idarece inşaa edilen sedde ve baraj olmasa dahi taşınmazın su altında kalacağını açıkça belirtildiği ve davanın reddedilmesi gerektiğini, iddia olunan eylemin kamulaştırmasız el atma olarak nitelendirilemeyeceğini, iddia olunan eylemin haksız el atma olarak nitelendirilemeyeceğini, dava konusu taşınmazların gölün doğal yapısı nedeniyle sular altında kaldığını, sedde yapımı ile ortaya çıkmadığını, yapılan seddenin sedde dışında kalan taşınmazların da su altında kalmasını önlediğini, haricen yapılan araştırmada göl koruma bandı temini için Çevre Müdürlüğünce kıyı kenar çizgisi çalışması yapıldığının tespit edildiğini, bu sebeple de kıyı kenar çizgisi çalışmasının istenilmesini, dava konusu taşınmazın çizginin altında ve ya üstünde kaldığının tespit edilmesi taleplerinin dikkate alınmadığını, halbuki tespit sonucunda kıyıda kalan özel mülkiyete konu arazilerle ilgili tapu işlemlerinin ilgili Defterdarlık tarafından yürütüleceğinin hükme bağlandığını, dolayısıyla taşınmaza el atma olsa dahi kıyı kenar çizgisi içinde kalması halinde kamulaştırma yapacak olan idare olmadığından davanın idare yönünden reddi gerekeceğini, sulu tarım arazisi için %4 kapitalizasyon faiz oranı üzerinden hesaplama yapmasını kabul etmediklerini, dava konusu taşınmazların bedelinin hesaplanmasında getiri yüksek ürünlerin münavebeye alındığını, buğday ürünün münavebede olması gerektiğini, üretim masraflarının ise mutlaka brüt gelirin 1/3 oranında uygulanması şeklinde bir uygulamanın mutlak olmadığını ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazların değerinin biçilmesi ve bedelinin sorumlu idareden tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararı.

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.