"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/418 Esas, 2023/153 Karar
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsiline ilişkin asıl dava ile ilk davada saklı tutulan kısma ilişkin birleştirilen davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın davalı ... yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı ... yönünden kabulüne, birleştirilen davanın derdestlik nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacılar ve davalı ... vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili asıl ve birleştirilen dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin İzmir ili, Karşıyaka ilçesi, ... Mahallesi 33322 ada 82 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, taşınmaza kamulaştırma yapılmaksızın yol yapmak suretiyle fiilen el atıldığını belirterek asıl davada kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin, birleştirilen davada ise ilk davada saklı tutulan kısmın davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaza müvekkili idare tarafından el atılmadığını, taşınmazın imar planında yol olarak da ayrılmadığını, kamulaştırmasız el atma davasının şartlarının gerçekleşmediğini, dava konusu taşınmaza yol yapılmak suretiyle el atılmış olsa bile bu yolun müvekkili idarenin yetki ve sorumluluğuna girebilecek nitelikte bir yol olmadığını ileri sürmüştür.
2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaza müvekkili idare tarafından el atılmadığını, taşınmazın imar planında konut alanında bulunduğunu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca talep edilen tazminatın da fahiş olduğunu ileri sürmüştür.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 31.12.2010 tarihli ve 2010/112 Esas, 2010/507 Karar sayılı kararı ile davanın davalı ... yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı ... yönünden kabulü ile el atma tazminatının tespiti ile davalı ... Başkanlığından tahsil edilerek davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 31.12.2010 tarihli ve 2010/112 Esas, 2010/507 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacılar ve davalı ... vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda; dava konusu taşınmaza kısmen el atılmış ise de ... Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün 01.12.2011 tarihli yazısı dikkate alınarak davacının taşınmazın mevcut duruma göre fiilen el atılmayan kısımlarından ekonomik olarak yararlanması mümkün olmadığından bu kısımların da bedeline hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesinin doğru görülmediği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 24.12.2013 tarihli ve 2013/16 Esas, 2013/679 Karar sayılı kararı ile davanın fiilen el atmaya ilişkin kısmının tefrikine, hukuken el atmaya ilişkin kısmının idari yargının görev alanına girdiği gerekçesiyle görev yönünden reddine karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 24.12.2013 tarihli ve 2013/16 Esas, 2013/679 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin 16.09.2015 tarihli ve 2015/10425 Esas, 2015/12905 Karar sayılı kararı ile dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlar ile yasal gerektirici nedenlere göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usule ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar verilmiştir.
3. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacılar vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
4. Dairemizce yapılan karar düzeltme incelemesi sonucunda; Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin onama kararının kaldırılarak, bozma öncesi verilen karar "dava konusu taşınmaza kısmen el atılmış ise de; ... Belediye İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün 01.12.2011 tarihli yazısı dikkate alınarak davacının taşınmazın mevcut durumuna göre fiilen el atılmayan kısımlarından ekonomik olarak yararlanması mümkün olmadığından bu kısımların da bedeline hükmedilmesi gerektiğinden" bahisle bozulduğu ve Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde, davacılar lehine oluşan usuli kazanılmış hak gözetilmeksizin fiilen el atılmayan bölüm yönünden idari yargı görevli olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle davacılar vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar
Mahkemenin 28.12.2017 tarihli ve 2017/268 Esas, 2017/807 Karar sayılı kararı ile davalı ... yönünden husumet yokluğu nedeniyle asıl davanın reddine, davalı ... yönünden asıl ve birleştirilen davaların kabulüne ve el atma tazminatının tespiti ile ... Belediye Başkanlığından tahsil edilerek davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
E. Üçüncü Bozma Kararı
1. Mahkemenin 28.12.2017 tarihli ve 2017/268 Esas, 2017/807 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda; Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince eldeki asıl davada taşınmazın el atmadan arta kalan ve kullanılamaz hale gelen 171,52 m²lik kısmın bedeli olan 48.540,16 TL'ye hükmedilerek taşınmazın bu bölümünün tapu kaydının iptali ile idare adına tesciline karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, mükerrer olacak şekilde fiilen el atılan 167,48 m²lik kısmın bedeli olan 47.396,84 TL'nin de davalı idareden tahsiline ve taşınmazın tamamının tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine ilişkin hüküm kurulması, birleştirilen dava yönünden ise kamulaştırmasız el atmadan arta kalan ve eldeki asıl dava ile konusu aynı olduğundan derdestlik nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi, dava konusu taşınmazın ada numarası (26756) olduğu halde hüküm fıkrasına olarak (25756) yazılmak suretiyle infazda tereddüte yol açılmasının doğru görülmediği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
F. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Dördüncü Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davanın davalı ... yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı ... yönünden kabulüne, birleştirilen davanın derdestlik nedeniyle reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ve davalı ... vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; birleştirilen davanın ek dava niteliğinde olduğunu, Mahkemenin 26.09.2017 tarihli duruşmasında aldığı ara karar uyarınca bu davayı açtıklarını, ek dava niteliğinde olduğundan bu dava için derdestlikten söz edilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilleri aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesinin de doğru olmadığını, ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz için belirlenen bedelin yüksek olduğunu ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu malikleri ile davalı idareler arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ile bedelinin tahsili hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına...” karar verilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacılar ve davalı ... vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Davacılar ve davalı ... Başkanlığından peşin alınan temyiz harçlarının Hazineye irat kaydedilmesine,
08.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.