"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1640 Esas, 2023/367 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Van 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/664 Esas, 2022/748 Karar
Taraflar arasındaki çekişmeli taşınmazın kıyı kenar tahdidi içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini ve ecrimisil bedelinin tahsili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki olduğu Van ili, Edremit ilçesi, ... Mahallesi 241 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisinde kaldığını, bu durumun mülkiyet hakkını ihlâl ettiğini belirterek müvekkilinin uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.
2.Davanın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine dayalı tazminat davası olduğu dikkate alınarak husumetin Hazineye yöneltilmesinin zorunlu olduğunu ancak dava dilekçesinde davalı olarak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının gösterildiğini, hali hazırda temsilde yanılgının belirgin olduğu dikkate alınarak davacıya davayı Maliye Hazinesine yöneltmesi için süre verilmiş, verilen süre içerisinde davacı tarafından dava Maliye Hazinesine yöneltilmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu uyuşmazlığın idari yargının göre alanına girdiğini, bu nedenle davanın dava şartı yokluğundan reddinin gerektiğini, zamanaşımı, husumet, görev itirazında bulunduğu, ecrimisil şartlarının oluşmadığını, taşınmaza el atılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
2.Davalı ... Hazinesi cevap dilekçesinde özetle; davanın idari yargıda açılması gerektiğini, husumetin Tapu Kadastro Müdürlüğüne yöneltilmesi gerektiğinden davanın husumetten reddini, zamanaşımı süresinin geçtiğini, dava konusu taşınmazın özel mülkiyete konu olamayacak yerlerden olduğundan davacının talepte bulunmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne taleple bağlı kalınarak 10.000 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine ve ecrimisil talebinin ise reddine, davaya konu taşınmazın kıyı kenar çizgisinde kalan 5.937,06 m²lik kısmının tapu sicilinden terkinine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;müvekkilinin mezkur taşınmazının aynı şekilde başka bir davaya da konu olduğunu ve bedelin 1.273,06 TL/m² olarak belirtildiğini, ilgili bilirkişi raporunda resen yine aynı emsalin (Van ili, Edremit ilçesi, ... mahallesi, 1741(Yenimahalle 140 ada 9 parsel numaralı parselde kayıtlı arsa) kullanıldığını, dava konusu taşınmaza yakın bir noktada bulunan başka bir yer için açılan kıyı kenar davasının Van 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/435 Esas sayılı dosyasıyla derdest olduğunu ve ilgili dosyada verilen ve 03.04.2022 tarihli bilirkişi raporunda taşınmazın m² birim fiyatının 2.293,45 TL olarak belirlendiğini, benzer nitelikte olan başka bir taşınmaza ilişkin bedelin 2017 yılında 1.189,74 TL/m² olduğunu, dava konusu taşınmazın ticari olarak yüksek getirili otel cafe vb. yapılar için tüm kriterleri sağladığını, ecrimisil taleplerinin kabul edilmemesinin de hatalı olduğunu, ... lehine vekâlet ücretinin hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek mahkeme kararının talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın öncelikle ... aleyhine açıldığını, taraf değişikliğine muvafakat edilmediğinden davanın Hazine yönünden husumet nedeniyle, ... yönünden ise esastan reddi gerektiğini, mahkemece 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinden kaynaklı tazminat türüne ilişkin dava olarak değerlendirme yapmasının hukuka aykırı olduğunu, davanın sebebinin kıyı tespitlerinin geç yapılması nedeniyle hukuka aykırı olarak oluşan tapu kaydının iptali olduğunu, zarara ... ilgili birimlerince geç işlem yapılmasının neden olduğunu, bu nedenle tazminatın sebebinin hizmet kusuruna dayalı olduğundan karşı davanın idari yargıda ... aleyhine hizmet kusuruna dayalı olarak açılması gerektiğini, davaya karşı cevap dilekçelerinin, bilirkişi raporlarına karşı beyanlarının ve zamanaşımı itirazlarının dikkate alınmadığını, müvekkili idarenin herhangi bir kamulaştırmasız el atma, tapu kaydının tutulmasından kaynaklı bir zararının veya yanlış tespitinin bulunmadığını, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişsiz ve yetersiz olduğunu, mahkemece usul, kanun ve içtihatlara aykırı karar verildiğini, bedelin tümünün tazminine gerek olmadığını, mahkemece verilen faiz kararını kabul etmediklerini, kesinleşmiş bir terkin kararı olmadığından zararın olmadığını, mahkemece tazminata hükmedildiği halde terkin kararı vermemesinin hatalı olduğunu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının taraf olmaktan çıkarılması nedeniyle lehine vekâlet ücreti takdir edilmesi gerektiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tapu iptali ile kıyı olarak terkin kararı olmadan da doğrudan tazminat davası açılmasına herhangi bir engel bulunmamadığını, eldeki dava dosyasında belirlenen m² birim fiyatının, yerinde olduğu, dava tarihinin faiz başlangıç tarihi olarak belirlenmesinde usul ve kanuna aykırı bir yön bulunmadığı, bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun, ayrıntılı ve denetime elverişli olduğu yargılama giderlerinden davalının sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, taraf olmaktan çıkarılan kurum lehine vekâlet ücreti takdir edilmediği anlaşılmakla davacının bu yöne değinen istinaf sebebi de yerinde görülmemiş, ecrimisil şartları oluşmadığından bu talebin reddine dair İlk Derece Mahkemesi kararında da usul ve kanuna aykırılık görülmemiş, İlk Derece Mahkemesince terkin kararı verilmemesinin hatalı olduğu belirtilmiş ise de kararda terkin kararı verildiği, terkin edilen kısmın jeoloji mühendisleri, harita ve fen bilirkişi raporları ile uyumlu olduğu, zamanaşımı definin yerinde olmadığı, taraf olmaktan çıkarılan ... lehine vekâlet ücreti verilmemesinde de taraf olmaktan çıkarılan ile davalı kurumun aynı vekil ile temsil edildiği nazara alınarak bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçeleriyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
6. 3621 sayılı Kıyı Kanunu’nun (3621 sayılı Kanun) 5 inci ve 9 uncu maddesi.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Mahkemece, çekişmeli taşınmazın kıyı kenar çizgisi kapsamında kaldığı kabul edilerek karar verilmiş ise de yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar vermeye yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki; hükme esas alınan bilirkişi raporunda uygulanan kıyı kenar çizgisinin hangi idare tarafından, hangi kanun uyarınca, hangi yönteme uygun olarak, hangi tarihte yapılan çalışma sonucu oluştuğu, bu çalışmanın ne şekilde kesinleştiği ilgili idareden sorularak varsa kesinleşmeye ve çalışmalara esas belgelerin onaylı örneklerinin dosya içine getirtilmesi, 3621 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin birinci fıkrasının 3 üncü bendinde yer alan "Kıyıda ve sahil şeridinde planlama ve uygulama yapılabilmesi için kıyı kenar çizgisinin tespiti zorunludur." ve aynı Kanun'un kıyı kenar çizgisinin belirlenmesine ilişkin 9 uncu maddesinin 3 üncü fıkrasında yer alan “Komisyonca tespit edilip Valiliğin uygun görüşü ile birlikte gönderilen kıyı kenar çizgisi, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca onaylandıktan sonra yürürlüğe girer.” hükümleri uyarınca idarece belirlenmiş ve onaylı kıyı kenar çizgisi ya da mahkemece hükmen kesinleşmiş kıyı kenar çizgisi bulunup bulunmadığı araştırılarak kesinleşmiş kıyı kenar çizgisi var ise krokisinin getirtilerek kadastro paftası ile çakıştırılmak suretiyle taşınmazın pafta üzerinde kesinleşmiş kıyı kenar çizgisine göre konumu ve kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan alanını belirtir şekilde fen bilirkişisinden denetime elverişli rapor alındıktan sonra, kıyı kenar çizgisi içinde kalan bölüm yönünden mülkiyet hakkının kısıtlanması nedeniyle 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinden kaynaklı tazminat koşullarının oluştuğunun kabulü ile hüküm kurulması, ilgili idare tarafından onaylanmış ya da hükmen kesinleşmiş kıyı kenar çizgisinin bulunmadığının tespiti hâlinde ise 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi koşulları oluşmadığı nazara alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
1. Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.