Logo

5. Hukuk Dairesi2023/7545 E. 2024/1133 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının mahkeme kararıyla iptali nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 1007. maddesi uyarınca Devletin kusursuz sorumluluğu ve tapu iptali nedeniyle oluşan gerçek zararın tazmini gerektiği gözetilerek, hükümdeki vekâlet ücreti hesabındaki hatanın düzeltilmesi suretiyle mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/29 Esas, 2023/154 Karar

KARAR : Kabul/ Kısmen kabul

Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davalarda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacılar vekili asıl davanın dava dilekçesinde özetle; dava konusu Zonguldak ili, ... ilçesi, ... köyü 3449 parsel sayılı taşınmazın müvekkilleri adına tapuda kayıtlı olduğunu, Zonguldak 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/215 Esas, 2003/60 Karar sayılı kararı ile 39.425,50 m²lik kısmın tapusunun iptaline ve kayıt dışı bırakılmasına karar verildiğini, müvekkillerinin mülkiyet hakkının ve tapuca sahip oldukları paylarının karşılıksız olarak iptali sonucunda oluşan zarar ve taşınmazdaki pay ve bedellerinin, tapu kaydı ve veraset ilâmlarına göre bilirkişi marifetiyle tespit olunacak olan değere göre hisseleri oranında tapunun iptal edildiği 15.09.2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsilini talep etmiştir.

2. Davacılar vekili birleştirilen davanın dava dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz ile ilgili diğer mirasçıların hisseleri için 685.000,00 TL'nin tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın 3621 sayılı Kıyı Kanunu kapsamında kıyı kenar çizgisi içinde kaldığından, ... tarafından açılan tapu iptali ve tescil davası sonucunda tapusunun iptaline karar verildiğini, zamanaşımı süresinin dolduğunu, kıyılarda kamu yararının öncelikle gözetildiğini, tescil işleminin yolsuz olduğunu, yolsuz tescile dayalı olan taşınmaz için herhangi bir tazminat ödenmesinin de söz konusu olmadığını ileri sürerek haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 11.06.2014 tarihli ve 2012/484 Esas, 2014/410 Karar sayılı kararı ile asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 11.06.2014 tarihli ve 2012/484 Esas, 2014/410 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda; Mahkemece ilâmın kesinleşme tarihine göre yapılan değerlendirme sonuçları esas alınarak değil de dava tarihine göre taşınmaza değer belirleyen rapor sonucuna göre karar verilmesi doğru olmadığı gibi Mahkemenin hüküm fıkrasında belirlediği değerler dahi rapor içeriğindeki değerler ile uyuşmadığı, Mahkemece, yeniden yapılacak keşifte, taşınmaz vasfının açık ve denetime elverişli şekilde tespit edilip taşınmazın niteliği arsa olarak belirlenir ise emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi, arazi olarak belirlendiği takdirde ise arazi niteliğinde bulunan taşınmaza gelir metoduna göre değer tespit edilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar

Mahkemenin 09.10.2018 tarihli ve 2016/308 Esas, 2018/404 Karar sayılı kararı ile asıl davanın kısmen kabulüne, birleştirilen davanın ise reddine karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 09.10.2018 tarihli ve 2016/308 Esas, 2018/404 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; asıl dava yönünden, dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazın resen belirlenen vergi değerleri eş değerde olduğu halde dava konusu taşınmazı emsalden daha değerli görerek değer belirleyen rapora göre karar verilmesi doğru olmadığı gibi, paydaş dosyasında aynı değerlendirme tarihi itibarıyla dava konusu taşınmaza 14,00 TL/m² bedel belirlendiği gözetildiğinde bu metrekare birim bedelinin de altında kalacak şekilde değerlendirme yapan rapor inandırıcı bulunmadığından dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği, birleştirilen dava yönünden ise davacılar tarafından dava konusu taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tahsili istemine ilişkin olarak açılan Zonguldak 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/649 Esas sayılı dosyasında davacılar payı için tespit edilen toplam 394.255,00 TL bedel üzerinden fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak taleple bağlı kalacak şekilde toplam 300.000,00 TL üzerinden kurulan hükmün davalı Hazinenin temyizi üzerine Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği ve iş bu eldeki davanın kesinleşen dosyada saklı tutulan 94.255,00 TL'lik kısma ilişkin olduğu dikkate alınarak davacılara bu bedelin ödenmesine karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararı ile asıl dava yönünden davanın kabulüne, birleştirilen dava yönünden ise davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; dosyaya sunulan tapudaki emsal satışlara göre metrekare birim değerinin 35,00 TL olduğunu; ancak bilirkişi kurulu ve mahkemece bu hususun değerlendirilmediğini, Zonguldak 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/649 Esas, 2012/356 Karar sayılı kararı nazara alınmadan karar verilmesinin yerinde olmadığını, metrekare birim değerinin düşük belirlendiğini, vekâlet ücreti yönünden de hatalı değerlendirme yapıldığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesini, davacıların tapularının iptali hukuka uygun olarak yapıldığından açılmış bulunan işbu tazminat davasının reddine karar verilmesi gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik ve objektiflikten uzak olup gerçeği yansıtmadığını ileri sürerek kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosyada bulunan bilği ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre, arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı Hazine vekilinin tüm, davacılar vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

4. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "Maddi tazminat istemli davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez." hükmü gözetilmeden, davalı Hazine lehine reddedilen kısım üzerinden fazla vekâlet ücretine hükmedilmesi bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı Hazine vekilinin tüm, davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının hüküm fıkrasının; B-4 numaralı bendinden “82.981,95” sayısının çıkartılmasına, yerine “15.080” sayısı yazılmak suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacılardan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,

05.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.