"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2546 Esas, 2023/1893 Karar
KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/236 Esas, 2022/484 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara ili, Etimesgut ilçesi, ... Mahallesi 48310 ada 4 parsel sayılı taşınmaza imar planında ilköğretim alanı olarak ayrılmak suretiyle el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı ve husumet itirazlarda bulunduklarını, dava konusu taşınmaza müvekkili idare tarafından fiilen el atılmadığını, fiili el atma bulunmadığına göre davanın idari yargının görev alanına girdiğini, imar planında eğitim alanı olarak ayrılan yerlerin kamulaştırma işlemlerinden imar planını yapmaya ve uygulamaya yetkili olan Belediye veya Valiliğin (İl Özel İdaresinin) sorumlu olduğunu, talep edilen tazminatın yüksek olduğunu, davacının taşınmazdaki payını 04.09.2021 tarihinde satın aldığını, devirden 24 gün sonra eldeki davayı açtığını, taşınmazın okul alanında kaldığına dair şerhi görerek satın alan davacının bilerek ve isteyerek dava açmak amacıyla hareket ettiğini, bu nedenle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 2 nci maddesi kapsamı şartlarının aranması gerektiğini ileri sürmüştür.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve el atma tazminatının davalı idareden tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaza müvekkili idare tarafından fiilen el atılmadığını, davanın idari yargı mercilerinin görev alanına girdiğini, imar planında eğitim alanı olarak ayrılan yerlerin kamulaştırma işlemlerinden imar planını yapmaya ve uygulamaya yetkili olan Belediye veya Valiliğin (İl Özel İdaresinin) sorumlu olduğunu, dava konusu taşınmaz için belirlenen bedelin yüksek olduğunu, süresi içinde açılmayan davanın zamanaşımı nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, uzlaşma dava şartı yerine getirilmeden açılan davanın reddine karar verilmesini, ıslah yoluyla artırılan kısım için ıslah tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerektiğini, fiili el atma bulunmadığından maktu vekâlet ücreti yerine nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, davacının taşınmazdaki payını 04.09.2021 tarihinde satın aldığını, devirden 24 gün sonra eldeki davayı açtığını, taşınmazın okul alanında kaldığına dair şerhi görerek satın alan davacının bilerek ve isteyerek dava açmak amacıyla hareket ettiğini, bu nedenle 4721 sayılı Kanun'un 2 nci maddesi kapsamı şartlarının aranması gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın 2007 onay tarihli ve 2013 onay tarihli 1/1000 ölçekli uygulama imar planında ve buna bağlı olarak hazırlanan 85261 numaralı parselasyon planı kapsamında "İlköğretim Alanı" olarak ayrıldığı, yapılan keşif sonucu taşınmaz üzerinde herhangi bir yapı ve tesisin bulunmadığı, boş arsa konumunda olduğu, bu haliyle fiilen el atma olgusunun gerçekleşmediği anlaşılmış ise de uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı idarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu haliyle idarenin, mülkiyet hakkının özüne dokunan bu eylemi ile kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerektiği, 26.11.2022 tarihli ve 32025 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7421 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) Ek 1 inci maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümle de dikkate alındığında açılacak bedel davasında adli yargının görevli olduğu, bu itibarla taşınmazın arsa niteliğinde kabulü ile emsal karşılaştırması yapılarak değerinin tespit edilerek faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline, dava konusu taşınmazdaki davacı payının iptali ile Hazine adına tapuya tesciline dair kararda, taşınmazın bulunduğu bölgede yakın konumdaki yerlerle ilgili açılan davalar sonucunda Ekim 2019 değerlendirme tarihi itibarıyla tespit edilen 800 TL/m² birim bedelinin Yargıtay ve Daire ilamları ile (2022/491 esas sayılı ilam) uygun bulunduğu ve denetimden geçerek kesinleştiği de dikkate alındığında, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, ancak 26.11.2022 tarihli ve 32025 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7421 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen Ek 4 üncü maddenin son fıkrasında “Bu kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir” düzenlemesi yapıldığı, harca yönelik düzenlemelerin usul hükümlerine ilişkin olduğundan derhal uygulanması gerektiği gibi kamu düzenine ilişkin olduğundan resen dikkate alınması gerektiği de gözetildiğinde harcın kararın kesinleşmesi beklenmeden iadesine hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu maliki ile davalı idare arasında kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ile bedelinin tahsili hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un Ek Madde 1 inci maddesi ve 7421 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanunu’na eklenen Ek Madde 4 üncü maddesi.
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
4. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosya kapsamında yer alan fen bilirkişi raporunda, keşif tarihi itibarıyla dava konusu taşınmaza fiilen el atılmadığı anlaşılmakla birlikte, yürürlükte bulunan 1/1000 ölçekli uygulama imar planında dava konusu taşınmazın ilköğretim alanı olarak ayrıldığı dikkate alındığında, makul süre içinde imar planına uygun herhangi bir işlem tesis edilmediğinden idarenin, mülkiyet hakkının özüne dokunan bu eylemi ile kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü isabetlidir.
3. Bölge Adliye Mahkemesince her ne kadar 26.01.2022 tarihli ve 32025 sayılı resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7421 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen Ek Madde 4'ün son fıkrasında ''Bu kanun kapsamında acılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir'' düzenlemesi ile 04.11.1983 tarihinden sonra yapılan fiili el atmalarda da maktu harca hükmedilmesi gerektiğinin amaçlandığının kabulü gerektiğinden bahsedilmiş ise de bu davaların yasal kaynağını Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar ile 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararlarından aldığı nazara alındığında 26.11.2022 tarihli ve 32025 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 16.11.2022 tarihli ve 7421 Sayılı Vergi Usul Kanunu ile bazı kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 5 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrasının 04.11.1983 tarihinden sonra fiili el atılan taşınmazlar için açılan davalarda uygulanma imkanı bulunmamaktadır.
4. Kaldı ki eldeki davada dava konusu taşınmaz 1/1000 ölçekli uygulama imar planında İlköretim alanında kaldığından ve fiili bir el atma bulunmadığından 2942 sayılı Kanun'un Ek 1 inci maddesinde düzenlenen hukukî el atma nedeniyle taşınmazın bedeline hükmedildiğinden Ek Madde 4'ün uygulanması doğru olup maktu harca hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
5.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı idare vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
6. Arsa niteliğindeki Ankara ili, Etimesgut ilçesi, ... Mahallesi 48310 ada 4 parsel sayılı taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde yöntem itibarıyla bir isabetsizlik görülmemiş ise de bilirkişi kurulunca somut emsal alınan taşınmazların satışına ilişkin akit tablosu Tapu Müdürlüğünden istenilip, dava konusu taşınmaz ile somut emsal taşınmazların 2022 yılında Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından resen belirlenen emlak vergisine esas olan metrekare değerleri ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Müdürlüğünden getirtilip, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibarıyla; hükme esas alınan bilirkişi raporunda somut emsal kabul edilen taşınmazların ise bilirkişilerce değerlendirmeye esas alınan satış tarihi itibarıyla fiili imar uygulaması sonucu oluşan imar parselleri mi, yoksa imar planına dahil olmakla birlikte olduğu gibi bırakılan kadastro parselleri mi oldukları ilgili Belediye İmar Müdürlüğü ile Tapu Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulup, alınacak cevaplara göre bilirkişi kurulu raporu denetlenmediği gibi, dava konusu taşınmaz ile emsallerin değer oranları tespit edilmeden ve dava konusu konusu taşınmaza yakın konumda bulunan 48087 ada 1 parsel sayılı taşınmaza ilişkin Dairemizin 2021/8937 Esas, 2022/1918 Karar sayılı kararı ile bozulan karar ile Dairemiz denetiminden geçtiği tespit edilemeyen 46841 ada 2 parsel sayılı taşınmaza ilişkin kararlar güçlü delil kabul edilmek suretiyle değer biçildiğinden, bu rapora göre hüküm kurulması mümkün değildir.
7. Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerekmektedir.
8. Dava konusu taşınmazın tapu kaydında mevcut irtifak haklarının taşınmazın değerine olan olumsuz etkisi konusunda bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak neden olacağı değer düşüklüğünün zemin değerinden indirilerek zemin bedelinin belirlenmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru değildir.
9. 26.11.2022 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan 7421 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen Ek madde 4 ile ''Bu Kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları, davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir." hükmü ve Dairemizin yerleşik uygulamaları gereği maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1. Davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyayı 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.