"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/256 Esas, 2022/453 Karar
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne dair verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; İzmir ili, Konak ilçesi, ... Mahallesi ... ada 63 parsel sayılı taşınmaza davalı idarece kamulaştırma yapılmadan fiilen el atıldığını belirterek belirlenecek tazminatın davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmaz bedelinin en az asgari vergi beyanı değerinde olması gerektiğini ve harcın tamamlatılması gerektiğini, aksi takdirde davanın usulden reddine karar verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise davanın yasal şartları oluşmadığından esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 03.03.2015 tarihli ve 2014/382 Esas, 2015/54 Karar sayılı ilamı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.İzmir 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucu; hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda dava konusu taşınmazın değerinin tespitinde; dava konusu taşınmazı emsalden üç kat değerli kabul edip, düzenleme ortaklık payı düşüldükten sonra oluşan bedele taşınmazın bulunduğu bölgede yapılaşmanın tamamlanmış olması nedeniyle %10 oranında değer düşüklüğü uygulanmış, oluşan bedelin dava konusu taşınmaz için dava tarihi itibarıyla belirlenen vergi değerinin altında kaldığından ve tespit edilecek bedelin taşınmazın vergi değerinin altında olamayacağından asgari vergi değerine hükmedilmesi gerektiği gibi ifadelerle değer belirleyen rapora göre hüküm kurulması mümkün olmadığından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi hatalı olduğu gibi dava konusu taşınmaza fiilen el atma tarihi kesin olarak tespit edilip, 04.11.1983 tarihinden sonra el atılmış olduğunun tespiti halinde nispi harç ve nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar
İzmir 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.10.2022 tarihli ve 2019/256 Esas, 2022/453 Karar sayılı ilamı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İzmir 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; emsal karşılaştırmasının hatalı olduğunu, belirlenen bedelin yüksek olduğunu, maktu harç ve vekâlete hükmedilmesi gerektiğini belirterek mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu İzmir ili, Konak ilçesi, ... Mahallesi ... ada ... parsel sayılı taşınmazdan ifrazen oluşan ... ada 89 ve 90 parsel sayılı fiilen yol ve kaldırım yapılmak suretiyle el atıldığı anlaşılan taşınmazlara 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmek suretiyle davalı idareden tahsili yerindedir.
3.Dava konusu taşınmazlara 04.11.1983 yılından sonra fiilen el atıldığı anlaşıldığından hükmedilen bedel üzerinden davalı idare aleyhine nispi harç ve nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi yerindedir
4. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmış olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Davalı idareden aşağıda yazılı kalan harcın alınmasına,
03.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.