Logo

5. Hukuk Dairesi2023/938 E. 2023/9145 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptali nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin davada, Hazine'nin tazminat miktarının belirlenmesi yöntemine ve davacıların zarara uğrayıp uğramadığına itirazı.

Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca Devletin tapu sicilinden kaynaklanan zararlardan sorumlu olduğu ve temyiz incelemesinde, yerel mahkemenin kararında ve gerekçesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gözetilerek, Hazine vekilinin temyiz itirazlarının reddine ve yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/203 Esas, 2021/453 Karar

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı Hazine vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçelerinde özetle; müvekkillerinin maliki olduğu Ordu ili, Ünye ilçesi, ... Mahallesi 1029 ada 133 parsel sayılı taşınmazın orman içerisinde kaldığından tapu kaydının iptal edildiğini, kesinleşen mahkeme kararıyla müvekkilinin zarara uğradığını belirterek hesaplanacak tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesine özetle; davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini, davanın süresinde açılmadığını, davanın husumet nedeniyle de reddi gerektiğini, davacının iyi niyetle dava konusu taşınmazı üçüncü kişilerden satın almadığını, bu hususun da mahkemece araştırılması gerektiğini, istenen tazminatın oldukça fahiş olduğunu, kaldı ki davacının halen tazminata konu olan yeri fındık arazi olarak kullandığını, davacının tapusu iptal edilen yerin iadesini talep etmiyor ise tazminat konusunda da davalının iyi niyeti hususundan bahsedilemeyeceğini, 2/B parselleri için idareye başvurulabileceğini, bütün bu nedenlerle açılan davanın reddine karar verilmesini, mahkeme masrafları ile ücreti vekâletin karşı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 22.01.2015 tarihli ve 2014/258 Esas, 2015/39 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 22.01.2015 tarihli ve 2014/258 Esas, 2015/39 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 15.12.2016 tarihli ve 2015/5641 Esas, 2016/12167 Karar sayılı kararıyla; mülkiyet hakkına müdahalenin gerçekleştiği ve zararın doğduğu tapu iptali ve tesciline ilişkin kararın kesinleştiği tarih olan 07.05.2019 tarihinin değerlendirme tarihi olarak alınıp taşınmaz vasfının açık ve denetime elverişli şekilde tespit edilmesi, arsa olarak tespit edilmesi durumunda emsal karşılaştırması yapılarak, arazi olarak tespit edilmesi durumunda ise gelir yöntemine göre değerinin belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesinin usul ve Kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmişt

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar

Mahkemenin 07.06.2018 tarihli ve 2017/80 Esas, 2018/362 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 07.06.2018 tarihli ve 2017/80 Esas, 2018/362 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairece yapılan temyiz incelemesi sonucu; tapusu iptal edilen taşınmazın maliki olan ...'in bir kısım mirasçılarınca dava açılmadığı halde, bu mirasçıların paylarını da kapsar şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; karar verilirken cevap ve bilirkişi raporlarına karşı itiraz dilekçelerinde bahsettikleri hususlar dikkate alınmadan hatalı bilirkişi raporu doğrultusunda karar verildiğini, %25-30 eğimli, şehir merkezinin dışında ve kıyıdan uzakta yer alan taşınmaz için üretim masraflarının çok düşük tutulduğunu, kapitalizasyon faiz oranının hatalı belirlendiğini, taşınmazın değerinin yüksek belirlendiğini, net gelir metodu kullanılarak hesaplama yapılması gerektiği belirtilmesine rağmen; bilirkişi raporunda gelirlerin kapitalizasyonu yöntemi kullanılarak hesaplama hesaplama yapıldığını, davacı tarafın orman niteliğindeki taşınmaza el attığını ve taşınmazı halen kullanmaya devam ettiğini, davacıların elde etmiş olduğu gelirin dikkate alınmadığını, 2/B alanına girip girmediğinin araştırılmadığını, davanın reddinin gerektiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, tapu kayıtlarındaki hata nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1.Mahkemelerin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

18.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.