"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1639 Esas, 2022/1658 Karar
KARAR : Esastan ret/ Yeniden esas hakkında verilen karar
Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun davalı Hazine yönünden reddine, davacılar yönünden ise kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili asıl ve birleştirilen dosyaya ilişkin dava dilekçelerinde özetle; Antalya ili, ... ilçesi, ... Mahallesi ... ada ... parsel sayılı taşınmazın toplam 90.424,00 m²lik taşınmazın 19.06.1970 tarihli tapu senedi ile ... ve murisleri adına belirli hisseler ile kayıtlı olduklarını, Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan davada ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/450 Esas, 2005/625 Karar sayılı kararı ile 90.424,00 m²lik arazinin 35.297,60 m²lik kısmının tapu kaydının iptali ve orman niteliği kazandırılıp Hazine adına tapuya tescil ettirilmesi yönünde karar verildiğini, davacıların taşınmazın toplam 35.297,60 m²lik kısmındaki mülkiyet haklarına yapılan haksız ve orantısız tecavüz nedeniyle uğradıkları, davacıların hissesine düşecek belirsiz zararının tespiti ile tespit edilen bu zarar miktarı için harç ikmal edilmek üzere uğranılan toplam zararın zarar tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline, davacı müvekkillerine hisseleri oranında ödenmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı üzerine yükletilmesini karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların tazminat talebinin zamanaşımına uğradığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.1980 tarihli ve 1978/1-967 Esas, 1980/1365 Karar sayılı kararı uyarınca Medeni Kanun'un yürürlüğü girmesinden itibaren taşlık, çalılık, hali araziler ile ormanların tapuya tescilin veya devrini öngören işlemlerin geçersiz kabul edilmesi gerektiği, bu sebeple taşınmaz için düzenlenen tapu kayıtlarını yok hükmünde olduğunu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Doğrusöz ve Aslan başvusunda verdiği 30.05.2006 tarihli ve 1262/02 sayılı kararı ile davacıya ait taşınmazın Hazine adına tescilinin hem Anayasa hem de diğer kanunlara uygun olduğu, ancak kamu yararı ile kişi yararı arasında denge sağlanması gerektiği, bu noktadan hareketle ödenmesi gereken tazminatın mülkün tam değerini yansıtmasının gerekli olmadığı, sadece başvuruların tazminat alma hususundaki yasal beklentilerini karşılayacak bir meblanın götürü usulde belirlenmesinin uygun bulunduğunun hüküm altına alındığını, bu sebeple söz konusu davada değer tespiti yapılırken özü itibarıyla orman olan taşınmazın sanki piyasa değeri varmış gibi kabul edilmesinin hatalı değerlendirme olacağını, söz konusu taşınmazın değerinin belirlenebilir bir alacak olduğunu bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davanın kabulü ile kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsili ile davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı tarafça yapılan istinaf başvurusunun reddi gerektiğini, asıl ve birleştirilen dosyalarda müvekkili lehine eksik vekâlet ücretine hükmedildiğini, yeniden yargılama yapılmasına gerek olmaksızın asıl davada 124.459,79 TL birleştirilen davada 74.607,26 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesi şeklinde hükmü düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulduğunu, ormanların kamu malı olduğunu, özel mülkiyete konu olamayacağını, davacıların iddia ettiği davanın yolsuz tescile dayandığını, dava konusu taşınmazın büyük bir kısmının imar planı içerisinde olmadığını, kalan kısmın ise yeşil alan-park olarak göründüğünü, taşınmazın arsa vasfında kabul edilerek emsal belirlemesi yapılmasının da hatalı olduğunu, dava konusu taşınmazın eylemli orman olduğunu, tapusunun iptal edildiğini, davacılar açısından sebepsiz zenginleşmeye yol açıldığını, bilirkişi raporuyla belirlenen tutarın çok yüksek olduğunu, Milli Emlak Müdürlüğünün 26.12.2006 tarihli ve 5518 sayılı yazısı ile dava konusu taşınmaza çok yakın olması sebebiyle emsal olarak alınabilecek tarla vasıflı ... ada ... parselin metrekare birim bedelinin 30.03.2015 tarihi itibarıyla 14 TL/m² olarak belirlendiğinin dosyaya bildirildiğini, bu husunun dosyada emsal olarak kabul edilmediğini, mülkiyeti doğrudan Hazineye ait olan veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında olması gereken yerlerin bedel takdiri yapılırken azami seviyede Hazinenin menfaatini koruyacak değerlendirmeler yapılması gerektiğini, kararının usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararın kaldırılması istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taşınmazın arsa niteliğinde olduğu belirlenerek, dava tarihindeki talep nedeniyle değerlendirme günü olan iptal kararının kesinleştiği 29.05.2007 tarihi Esas alınarak emsal satışlara göre hesaplama yapan bilirkişi kurulu raporu doğrultusunda ana ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, davacılar vekilinin istinaf başvurusu açısından yapılan değerlendirmede ise, İlk Derece Mahkemesince ilk olarak verilen 25.10.2017 tarihli kararda, ana davada hükmedilen 3.583.479,00 TL tazminat miktarı üzerinden karar tarihi itibarıyla davacılar yararına hükmedilmesi gereken nispi vekâlet ücreti 101.034,79 TL; birleştirilen davada hükmedilen 1.194.493,00 TL tazminat miktarı üzerinden karar tarihi itibarıyla davacılar yararına hükmedilmesi gereken nispi vekâlet ücreti 59.784,79 TL olup, İlk Derece Mahkemesince de 25.10.2017 tarihli kararında bu miktarlara hükmedildiği ancak istinafa konu son kararda ise aynı tazminat miktarları üzerinden bu kez 29.03.2022 olan karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne göre ana dava yönünden hesaplanan nispi vekâlet ücreti miktarı 258.504,37 TL birleşen davada ise hükmedilen 1.194.493,00 TL tazminat miktarı üzerinden aynı karar tarihi itibarıyla hesaplanan nispi vekâlet ücreti miktarı 143.559,44 TL olduğu halde İlk Derece Mahkemesince bu miktara hükmedilmesi gerekirken, kaldırılan ilk karardaki vekâlet ücreti miktarının aynısı esas alınarak eksik vekâlet ücretine hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu anlaşıldığından Dairemizce asıl dava yönünden taleple bağlı kalınarak 101.034,79 TL ve birleşen dava yönünden ise yine taleple bağlı kalınarak 74.607,26 TL nispi vekâlet ücretine hükmedilerek yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 11.04.2023 tarihli ek kararı ile asıl dava yönünden taleple bağlı kalınarak 124.459,79 TL vekâlet ücretine hükmedilerek kararın düzeltilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; Davalı Hazine vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken taleple bağlılık ilkesi gereği vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.
2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrarla Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun'un başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu Antalya ili, ... ilçesi, ... Mahallesi ... ada ... parsel sayılı taşınmazda davacılar murisi pay sahibi iken Orman Genel Müdürlüğü tarafından tapu kaydının iptali istemi ile ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/450 Esas, 2005/625 Karar sayılı dosyasında dava açıldığı, yapılan yargılama sonucu dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verildiği, söz konusu kararın 29.05.2007 tarihinde Yargıtay denetiminden geçmek sureti ile kesinleştiği, eldeki asıl davanın 25.06.2015 tarihinde, birleştirilen davanın ise 14.03.2016 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal kıyaslaması yapılarak değer biçilmesine ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 inci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi yerindedir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına, davalılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.