Logo

5. Hukuk Dairesi2023/9696 E. 2023/11102 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptali nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davada, mahkemenin Hazine aleyhine tazminata hükmetmesine rağmen, Orman Genel Müdürlüğü lehine vekalet ücretine hüküm etmemesinin doğru olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Hazine aleyhine tazminat davası açılabileceği, orman arazilerinin özel mülkiyete konu olamayacağı ve zamanaşımı ile iktisap edilemeyeceği, davacının zararını ispat yükümlülüğünün bulunduğu, davalı Orman Genel Müdürlüğü yönünden husumetten ret kararı verildiği gözetildiğinde vekil ile temsil edildiğinden lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru olmadığından, karar düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/200 Esas, 2020/493 Karar

KARAR : Direnme

Taraflar arasında görülen 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesine dayanan tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya direnme kararı verilmiştir.

Mahkemenin direnme kararı davalılar Hazine ve Orman Genel Müdürlüğü vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dereceören köyü 327, 328, 329, 331, 332, 337 ve 388 sayılı parsellerin tapu sicilinde müvekkili adına kayıtlıyken Orman Yönetimi tarafından açılan davanın kabulü ile parsellerin tapu kayıtlarının kısmen iptaline ve orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline ilişkin Bolu Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.12.2003 tarihli ve 2000/389 Esas, 2000/587 Karar sayılı kararının Yargıtay denetiminden de geçtikten sonra kesinleştiğini, taşınmazların tapu kayıtlarının iptali nedeniyle oluşan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL zararın kararın kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden alınarak kendisine verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalılardan Orman Genel Müdürlüğüne izafeten Bolu Orman İşletme Müdürlüğü vekili Av.... sunduğu cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların kesinleşmiş orman sınırları içerisinde kaldığını, Anayasa'nın 169 uncu maddesi gereğince kamu yararı ilkesi dikkate alındığında davacının iyiniyet iddiasının dinlenemeyeceği, ormanların zilliyetlik ve zamanaşımı ile kazanılamayacağı gibi özel mülkiyete de konu olamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.

2. Davalı ... Hazinesi vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkili tarafından dava konusu taşınmazların tapu kaydının iptaline ilişkin olarak yapılan bir eylem ve işlem bulunmadığını, bu nedenle de tazminat ödenmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.

III.MAHKEME KARARI

Mahkemenin 05.11.2010 tarihli ve 2010/80 Esas, 2010/380 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin 05.11.2010 tarihli ve 2010/80 Esas, 2010/380 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucu, tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan devlet sorumlu olup, davanın davalı sıfatıyla Hazine aleyhine açılması gerektiği Orman Yönetiminin davalı sıfatı bulunmayıp, aleyhine açılan davanın husumetten reddi doğru olduğundan, davacı gerçek kişinin buna yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediği davacı gerçek kişinin Hazine aleyhine açılan davanın reddine ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince; 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinde yer alan “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder” hükmü gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından devletin sorumlu olduğu, tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarının da o kadar olacağı, gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalma olduğu tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak ise aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olacağı (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 05.03.2003 tarihli ve 2003/19-152 Esas, 2003/125 Karar; 29.09.2010 tarihli ve 2010/14-386 Esas, 2010/427 Karar; 15.12.2010 tarihli ve 2010/13-618 Esas, 2010/668 Karar, sayılı kararı) belirtilerek davanın niteliğine göre tazminat miktarının belirlenirken öncelikli konu, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliğinin ve değerinin hesaplanması olduğu, arazi niteliğindeki taşınmaza başka deyişle tarım alanlarında net gelir esas alınarak, arsa niteliğindeki taşınmazlar içinde emsal karşılaştırması yapılarak değer belirlenmesi gerektiğinden açıklanan hususlar gözetilerek, tarafların iddia ve savunmaları sorulup delilleri toplanıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeler ile davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar

Mahkemenin 04.01.2017 tarihli ve 2012/103 Esas, 2017/1 Karar sayılı kararı ile davanın Orman Genel Müdürlüğü yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı Hazine yönünden ise kabulüne karar vermiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 04.01.2017 tarihli ve 2012/103 Esas, 2017/1 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı Hazine ve Orman Genel Müdürlüğü vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucu mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

3. Dairenin onama kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

4. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucu karar düzeltme taleplerinin kabulü ile bozmadan sonra yapılan ıslah nazara alınarak kabul kararı verilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Verilen Direnme Kararı

Mahkemenin 24.12.2020 tarihli ve 2020/200 Esas, 2020/493 Karar sayılı kararı ile bozma ilamına direnilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar Hazine ve Orman Genel Müdürlüğü vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; ormanların özel mülkiyete konu olamayacağını, zamanaşımı ile iktisap edilemeyeceğini, ayrıca davanın konusunu, sebebini ve zararını ispat yükümlülüğü davacıya ait olmasına rağmen bunları ortaya koyamayan davacının lehine hükmedilen miktarın hakkaniyete aykırı olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacı miktar yönünden belirlenebilir bir dava açabilecekken, alacağın belirlenebilmesi mümkün iken aksi şekilde dava açılması hukuka aykırı olup, hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek temyiz talebinde bulunmuştur.

2. Davalı Orman Genel Müdürlüğü vekili temyiz dilekçesinde özetle davalı idare yönünden husumetten ret kararı verildiği halde vekâlet ücretine hükmedilmediği gerekçesi ile kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi.

3. 6100 sayılı Kanun'un 177 nci maddesi

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. 28.07.2020 tarihli ve 31199 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 sayılı Kanun ile 6100 sayılı Kanun'un 177 nci maddesine getirilen ikinci fıkrasında yer alan; “Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz.

'' hükmü gereği Mahkemece verilen direnme kararı yerindedir.

3. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı Hazine vekilinin tüm, davalı Orman Genel Müdürlüğü vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

4. Davalı Orman Genel Müdürlüğü yönünden husumet nedeniyle ret kararı verildiği gözetildiğinde kendisini davada vekil temsil ettirdiğinden lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden ve hata kararın direnmeye ilişkin kısmı ile ilgili olmadığından 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalı Orman Genel Müdürlüğü vekilli vekilinin temyiz itirazının kısmen kabulü ile gerekçeli kararın hüküm fıkrasına ayrı bir bent olarak "kendisini vekil ile temsil ettiren davalı Orman Genel Müdürlüğü lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 4080,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınıp davalı idareye verilmesine" cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

16.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.