Logo

5. Hukuk Dairesi2023/9722 E. 2024/2961 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca Hazine'den tazmini istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Tapu kaydının iptaline konu taşınmazın dava dosyasındaki bilgi ve belgeler ile bilirkişi raporlarına göre arsa vasfında olduğunun kabulü ve emsal değerlendirme yöntemiyle belirlenen bedelin Hazine'den tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemesi gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1170 Esas, 2023/470 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Van 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/607 Esas, 2021/790 Karar

Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; ... tarafından Van ili, İpekyolu ilçesi, ... Mahallesi 113 ada 17 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisinde kaldığından bahisle taşınmazın tapu kaydının iptaline ilişkin açılan dava sonucunda tapu kaydının iptal edilmesi nedeniyle mülkiyet hakkı ihlal edildiğinden uğradığı zararın Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığından tazminini talep etmiştir.

2. Davacılar vekili 01.09.2021 tarihli dilekçesi ile temsillerde yanılma hâli gözetilerek davanın Maliye Hazinesine yöneltilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını, kıyıların özel mülkiyete konu olamayacağını, adil bir tazminat bedeli belirlenmesi gerektiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve tespit edilen bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsili ile davacılara hisseleri oranında verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve kanuna aykırı olduğunu, müvekkili idare yönünden davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini, 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 9 uncu maddesine göre komisyonca tespit edilip valiliğin uygun görüşü ile birlikte gönderilen kıyı kenar çizgisi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca onaylandıktan sonra yürürlüğe girdiğini, bu nedenle Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının taraf sıfatının bulunduğunu, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişsiz ve yetersiz olduğunu, usul, Kanun ve içtihatlara aykırı karar verildiğini, idarenin işleminde herhangi bir kamulaştırmasız el atma, kamulaştırma, tapu kaydının tutulmasından kaynaklı bir zarar veya yanlış tespiti bulunmadığını, kıyıların doğal nitelikleri itibarıyla herkesin kullanımına açık, özel mülkiyete konu olamayacak yerlerden olduğunu, kişinin özellikle kanunlar karşısında korunmaya değer bir mülkiyet hakkının varlığı ve bu nitelikteki mülkiyet hakkından yoksun bırakılması halinde hakkaniyete uygun bir tazminatın verilmesi gerektiğinin sözleşmenin ilgili maddeleri ve İnsan Hakları Mahkemesi kararında belirtildiğini, Yargıtay içtihatları doğrultusunda taşınmaz bedelinin tümünün tazminine gerek olmadığını, taşınmazın kıyı olarak tespit edilen bölümü rayiç değere yakın miktarda bir bedelin mahkemece uygun bilirkişi veya bilirkişiler vasıtasıyla tespit ettirilmesi ve buna göre hüküm kurulması gerektiğini, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda çelişkiler bulunduğunu, raporda dava konusu taşınmaz çayır vasfında olmasına rağmen arsa olarak değerlendirildiğini, düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılacağı değerlendirilerek taşınmaz değerinin düşürülmesi gerekirken bu hususun değerlendirilmediğini, faiz talebini ve mahkemece verilen faiz kararını kabul etmediklerini, hüküm altına alınan vekâlet ücretinin olması gerekenden fazla olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devletin sorumlu olduğunu, Dairelerinin istinaf incelemesinden geçen benzer mahiyetteki dava dosyalarında belirlenen metrekare birim fiyatları nazara alındığında, eldeki dava dosyasında belirlenen metrekare birim fiyatının, istinaf edenin sıfatına göre yerinde olduğu, bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun, ayrıntılı ve denetime elverişli olduğu, dava tarihinin faiz başlangıç tarihi olarak belirlenmesinde ve davacılar lehine kabul edilen miktara göre karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre vekâlet ücreti miktarında usul ve kanuna aykırı bir yön bulunmadığı belirterek 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin bir numaralı alt bendi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu mâlikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu Van ili, İpekyolu ilçesi, Hacı Mehmet Mahallesi 113 ada 17 parsel sayılı 19.746,40 m² yüzölçümlü taşınmazın 1975 yılında yapılan kadastro çalışmalarında Bayram Kök adına kaydedildiğini, davacılar murisinin 1977 tarihinde satış yolu ile taşınmazı edindiği, ... tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda Van 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/225 Esas sayılı dosyası ile taşınmazın tapu kaydının iptali ile kıyı olarak terkinine karar verildiği, kararın kanun yolu incelemesinden geçmeksizin 08.09.2021 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 28.05.2020 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.

3. Dava konusu taşınmazın hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamındaki belediye yazı cevaplarına göre arsa olarak kabul edilmesi doğru olduğu gibi emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Dava konusu taşınmazın belirlenen gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.