"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/145 Esas, 2023/591 Karar
KARAR : Kabul
Taraflar arasında görülen kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacılar ve davalı DSİ Genel Müdürlüğü vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu İzmir ili, Tire ilçesi, ... Mahallesi 149 parsel sayılı taşınmaza davalı idare tarafından el atıldığını, müvekkillerinin fiilen kullanımında olan bölümlerin sular altında kaldığını, herhangi bir kamulaştırma kararının olmadığını, taşınmazın kalan kısmının ise ekonomik olarak getirisinin olmadığını, kullanımının zor olduğunu, bu nedenle taşınmazın el konulan kısmı ve kullanılamayacak hale gelen kısmının değerinin belirlenerek el koyma tazminat bedeli olarak şimdilik 50.000 TL ile geriye doğru 5 yıllık ecrimisil bedeli olarak 430.000 TL'nin işleyecek faiziyle davalı idareden tahsilini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) geçici 6 ncı maddesine göre öncelikle uzlaşma yoluna gidilmesinin dava şartı olduğunu, uzlaşmazlık tutanağının tanziminden itibaren 3 ay içinde bedel tespiti davası açılabileceğini, davanın dava şartı yokluğundan reddini, 12.07.2004 tarihinde İl Çevre ve Orman Müdürlüğünün yazısı ile Belevi Gölündeki drenaj ve kurutma çalışmalarının durdurularak alanın sulak alan olarak kalması düşüncesinin hakim olduğunu, bölgedeki çalışmaların Çevre ve Orman Müdürlüğü ile Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün talimatlarına uygun olarak insiyatif kullanılmadan yapıldığını, kurumca vatandaşların mağdur olmaması için su seviyesinin yükek olduğu bahar aylarından ürünün tarladan biçildiği Nisan- Temmuz dönemine kadar suyun kontrol altında tutulduğunu, davanın reddini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 29.12.2015 tarihli ve 2015/265 Esas, 2015/668 Karar sayılı kararı ile davanın davalılar Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, İzmir Valiliği İl İdare Kurulu yönünden husumet dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine, davalı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile ... yönünden 2942 sayılı Kanun'un geçici 6 ncı maddesi gereğince uzlaşma dava şartı yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; kararın bozulmasına karar verilmiştir.
3. Dairemizin bozma kararına karşı süresi içinde davacılar ile davalı DSİ Genel Müdürlüğü vekillerince karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
4. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; Dairece verilen bozma kararında sehven hüküm fıkrasının 3 nolu bendinin hatalı yazıldığı bu kez yapılan incelemede anlaşılmakla; Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ve İzmir Valiliği İl İdare Kurulu bakımından taraf sıfatı yokluğundan reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiş ancak kamulaştırma yapma yetkisi Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne ait olduğundan, davalılardan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı hakkındaki davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, 5999 ve 6487 sayılı Kanunlarda düzenlenen ve 2942 sayılı Kanun'a eklenen geçici 6 ncı maddenin bir tasfiye yasası olduğu, 09.10.1956-04.11.1983 tarihleri arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazlarla ilgili olarak, 11.06.2013 tarihinden sonra açılacak davalarda uygulanacak usul ve esasları düzenlediği, Kanun'un yürürlük tarihinden önce açılan davalarda ve 04.11.1983 tarihinden sonraki el atmalara ilişkin uyuşmazlıklarda uygulanmayacağı, bu nedenle; davalı DSİ Genel Müdürlüğü bakımından işin esasına girilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi gerekçeleriyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 13.07.2021 tarihli ve 2019/669 Esas, 2021/292 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı DSİ Genel Müdürlüğü vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; mahallinde yapılan keşif sonucu; İzmir ili, Tire ilçesi, ... Mahallesi 149 parsel sayılı taşınmazın dava tarihindeki değerinin biçilmesinde ve ecrimisile karar verilmesinde yöntem itibarıyla bir isabetsizlik görülmemiş ancak Tire İlçe Gıda, Tarım ve Orman Müdürlüğünden 2011-2012-2013-2014 ve 2015 yıllarına ait veriler getirtilip, hükme esas alınan bilirkişi raporu denetlenmeden, eksik inceleme ile hüküm kurulması, davaya konu taşınmazda bulunan su sondajları ve kuyusunun değerlendirilmesine dava tarihindeki sınıflarına uygun birim fiyatları ve yaşları belirlenip, buna göre yıpranma payı düşülerek değer biçilmesi gerekirken, 2021 yılı bedellerinin esas alınmak suretiyle fazlaya hükmedilmesi gerekçeleriyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ve davalı DSİ Genel Müdürlüğü vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; artan enflasyon karşısında bedele yasal faiz uygulanmasının yerinde olmadığını, Anayasa Mahkemesinin kararlarında hak ihlali olarak kabul edildiğini, bedele enflasyon farkının eklenmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazın yetki ve sorumluluğunun müvekkili idarede olup olmadığı araştırılmadan karar verildiğini, bozmaya uygun karar verilmediğini, varsayıma dayalı sondaj bedeli takdir edildiği ve müvekkili idare lehine vekâlet ücreti takdir edilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, davalı ... dışındaki davalılara hakkındaki davanın tefrikinden sonra adı geçen davalı yönünden verilen kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar ve davalı DSİ Genel Müdürlüğü vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Davacı ... vd.'den peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
14.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.