"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/4901 Esas, 2023/944 Karar
DAVA TARİHİ: 06.12.2019
KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ: Solhan Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/1317 Esas, 2020/436 Karar
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 ucu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın Hazine adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Bingöl ili, ..., ... köyü 211 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın Hazine adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı, usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla davanın kabulüne, kamulaştırma bedelinin tespiti ile davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline, baraj gölü sahası içinde kaldığından tapudan terkinine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; ... Tarım ve Orman Müdürlüğü maliyet cetvelinin kullanılmaması gerektiğini, Bingöl ili ve çevre illerin resmî maliyet cetveli getirtilmek suretiyle değerlendirme yapılması gerektiğini, bilirkişilerin taşınmazın değerini yükseltmek için sebze ürününü münavebeye eklediklerini, üretim masraflarının brüt gelirin 1/3'ünden az olamayacağını, kapitalizasyon faizinin % 6-7 oranında alınması gerektiğini, taşınmazın kuru tarım arazisi olduğunu, yapının sınıfının ve aşınma payı oranının hatalı hesaplandığını, lehlerine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın kapama ceviz bahçesi vasfında olduğunu, kapitalizasyon faiz oranının hatalı belirlendiğini, objektif değer artışın uygulanması gerektiğini, münavebeye esas alınan ürünlerin üretim masraflarının fazla hesaplandığını, taşınmaz üzerindeki yapıların yaş, sınıf ve yıpranma oranlarının yanlış alındığını, Anayasa Mahkemesi iptal kararı gereği derhal ödeme yapılması gerekirken kararının kesinleşmesinin beklenmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kapama karışık meyve bahçesi niteliğindeki dava konusu taşınmazın zeminine kapitalizasyon faiz oranı % 5 uygulanarak ve taşınmazın objektif değer artışı uygulanmasını gerektiren bir niteliğinin bulunmadığı açıklanmak suretiyle metrekaresine 77,61 TL, taşınmazın üzerinde bulunan yapıya resmî birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı düşülerek tel çit vasfındaki yapıya niteliğine göre değer biçildiğinin anlaşıldığı, tüm dosya kapsamına ve kararın dayandığı gerekçelere göre, dava konusu taşınmazın kapama karışık meyve bahçesi niteliğinde olduğunun kabulü ile zeminine 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca gelir metoduna göre değer biçilmesi doğru olduğu gibi, taşınmazın vasfı, konumu, bilirkişi raporunda belirtilen özellikleri ve aynı bölgeden intikal eden dava dosyaları gözetilerek kapitalizasyon faizinin % 5 oranında alınmasında ve dosya içindeki bilgi ve belgelere ayrıca Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün parsel sorgu programı üzerinden Dairece yapılan incelemeye göre taşınmazın konumu, ana yollara ve yerleşim alanlarına uzaklığı gözetilerek gelir metoduna göre tespit edilen metrekare birim fiyatına objektif değer artırıcı unsur ilave edilmemesinde, taşınmazın üzerinde bulunan yapıya resmî birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı düşülerek, tel çit vasfındaki yapıya niteliğine göre değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmediği, her ne kadar davacı idarece dava konusu taşınmaza sulu tarım arazisi olarak değer biçilmesine itiraz edilmiş ise de acele el koyma dosyasında mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi kurulu raporunda dava konusu taşınmazın yöredeki taşınmazları sulayan mevcut kaynaklardan taşınmaza getirilen arklar ile sulanabildiği tespit edildiğinden dava konusu taşınmazın sulu tarım arazisi niteliğinde olduğunun kabulünün yerinde bulunduğu, ayrıca davalı taraf dava açılmasına sebebiyet vermemiş olup 2942 sayılı Kanun'un 29 uncu maddesi gereğince yargılama giderlerinden davacı idare sorumlu olduğundan ve davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi halinde Anayasa'nın 46 ncı maddesinde düzenlenen "taşınmazın gerçek karşılığının ödenmesi" ilkesi ve dolayısıyla da mülkiyet hakkı ihlali söz konusu olacağından, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 başvuru numaralı ve 23.10.2018 tarihli kararı, Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı ve 09.05.2019 tarihli kararı Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 19.09.2019 tarihli ve 2018/2081 Esas, 2019/14349 Karar sayılı ilamı da dikkate alınarak davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi usul ve kanuna uygun bulunduğu ancak Anayasa Mahkemesinin 27.11.2020 gün 31317 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 16/07/2020 tarihli 2018/104 Esas 2020/39 Karar sayılı kararı ile 2942 sayılı Kanun'un 7139 sayılı Kanun'la Değişik 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrasının dördüncü cümlesinde yer alan ''idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit edilen bedelden az olması durumunda hâkim tarafından tespit edilen bedel, fazla olması durumunda idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedel, peşin ve nakit olarak hak sahibi adına, kalanı ise bedele ilişkin kararın kesinleşmesine kadar üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmak ve kesinleşen karara göre hak sahibine verilmek üzere” bölümü ile yedinci cümlesinde yer alan “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedelden fazla olması halinde fazla olan tutarın bloke edildiğine” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği dikkate alınarak; Mahkemece tespit edilen kamulaştırma bedelinden acele el koyma bedelinin mahsubundan sonra kalan ve karar kesinleştiğinde ödenmek üzere üçer aylık vadeli hesapta bloke edilen fark bedelin dava tarihinin 4 ay sonrasından başlayarak Dairenin karar tarihine kadar işleyecek yasal faizi ve diğer nemalarıyla birlikte derhal hak sahibine ödenmesi gerekirken bu husus dikkate alınmaksızın "karar kesinleştiğinde ödenmesine" şeklinde karar verilmiş olmasının doğru olmadığı gerekçesiyle, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak fark kamulaştırma bedelinin davalı tarafa derhal ödenmesi yönünde yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmekle birlikte davalı lehine hükmedilen vekâlet ücretinin artırılmasının usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ile 15 inci maddesinin son fıkrası.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Kapama ceviz bahçesi niteliğindeki Bingöl ili, ..., ... köyü 211 ada 1 parsel sayılı taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir esas alınarak; üzerindeki yapıya ise aynı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi uyarınca resmî birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı düşülerek, üzerinde bulunan tel çite niteliğine göre değer biçilmesi ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
3. Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda 2019 yılı ... Tarım ve Orman Müdürlüğü verilerinin uygulanması, dava konusu taşınmazın belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre belirlenen kapitalizasyon faiz oranı uygundur.
4. Bölge Adliye Mahkemesinin 20.10.2023 tarihli kararı ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmuş olmakla; davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne göre davalı lehine hükmedilen vekâlet ücreti yerindedir.
5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre, usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.