Logo

5. Hukuk Dairesi2024/1373 E. 2024/7164 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırılan taşınmaz üzerindeki yapının bedelinin kamulaştırma bedeline dahil edilip edilmeyeceği ve arsa metrekare birim bedelinin tespitine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 11. maddesi uyarınca emsal taşınmazlar gözetilerek arsa niteliğindeki taşınmaza değer biçilmesinin ve taşınmaz üzerindeki yapının yıkılış şekli ispatlanamadığından yapı bedeline hükmedilmemesinin usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2109 Esas, 2023/1233 Karar

DAVA TARİHİ: 06.03.2017

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ: Diyarbakır 7. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/749 Esas, 2021/128 Karar

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Diyarbakır ili, ...Mahallesi Kutlu Mevkinde bulunan 965 ada 63 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmazın Diyarbakır’ın en gelişmiş, ticaret hayatının en yoğun ve tarihi nitelikteki bir semtinde surlar arasında bulunduğunu, turistik caddeye cepheli olduğunu, taşınmazın tespit edilen değerden çok daha yüksek bir değere sahip olduğunu, idare tarafından tespit edilen bedelin gerçeği yansıtmadığını, davaya konu taşınmaz ve üzerindeki yapının kısmen 5D grubu içerisinde yer alan yapılardan olduğunu, taşınmazın gerçek değerinin keşif yapılarak bilirkişiler marifetiyle tespitine, yargılama giderleri ve ücreti vekâletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine, tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline, tespit edilen bedelin davalıya derhal ödenmesine, kamulaştırma bedeline yasal faiz işletilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; lehlerine vekâlet ücretine hükmedilmemesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda her ne kadar ...Mahallesi 309 ada 18 parsel sayılı taşınmaz emsal olarak esas alınmış ise de müvekkili kurum tarafından açılan birçok seri dosyada Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bu parselin isabetli emsal olmadığı gerekçesiyle kaldırma kararları verildiğini, bu taşınmaz yerine başkaca emsal satışların esas alınması gerektiğini, dava konusu taşınmazın emlak vergisine esas metrekare birim fiyatı 280,31 TL, emsalininki ise 695,15 TL iken rayiç bedeli düşük olan dava konusu taşınmaza vergi değerlerine ters ve orantısız şekilde yüksek bedel hesaplanmasının hukuka aykırı olduğunu, aynı kamulaştırma kapsamında olup aynı mahallede bulunan diğer birçok dava dosyasında taşınmazların metrekaresine 500-600 TL arasında değer biçildiği halde iş bu dava dosyasında 818,25 TL/m² değer biçilmesinin açık ve bariz bir çelişki olduğunu, yine acele el koyma dosyasında ve kıymet takdir raporunda arsa metrekare birim fiyatı 500,00 TL iken ve hükme esas alınan raporda bu kez 818,25 TL/m² değer biçilmesinin başka bir çelişki oluşturduğunu, birçok dava dosyasında aynı emsalin kullanıldığını, aynı bölgede yapılan başka satışların dışlandığını, seçilen emsalin hatalı olduğunu, emsalin başka mahallede bulunduğunu, dava konusu taşınmaz ve emsalin nitelik, konum ve özellik itibarıyla dava konusu taşınmazla benzer özellikte olmadığını, emsalin satışının hissedarlar dışında bir kişiye yapılan hisse satışı olduğunu, diğer hissedarlar tarafından açılması muhtemel şufa davasında caydırıcı olmak amacıyla iş bu satışın yüksek bedelle yapıldığını, bu yönüyle de söz konusu satış işlemi muvazaalı olup emsal olarak alınmasının isabetli olmadığını, aynı mahallede bulunan bir taşınmaz için Diyarbakır 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/95 Esas sayılı dava dosyasında 500,00 TL/m² bedel takdir edildiğini, yine Diyarbakır 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/792 Esas sayılı dava dosyasında 583,00 TL, Diyarbakır 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/66 Esas sayılı dava dosyasında 575,00 TL/m² olarak değer biçildiğini, dava konusu taşınmazın yeni ada parsel numarası almasına rağmen önceki parsel numarası üzerinden karar verildiğini ileri sürmüştür.

2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece zemin bedeline hükmedilip yapı bedeline hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, Mahkemece "taşınmaz üzerinde 2014 yılı öncesinde yapı bulunduğu sabit ise de bu yapıların niteliği, kim tarafından ve ne şekilde yıkıldığının belirlenmediği ve bu nedenle yalnızca zemin bedeline hükmolunması gerektiği anlaşıldığı” gerekçesiyle yapı yokmuş gibi karar verdiğini, Mahkemenin 03.10.2019 tarihli ve 12 nolu celsesinde Mahkemeye ibraz ettikleri, müvekkilinin TOKİ Başkanlığına hitaben yazdığı 02.12.2016 tarihli dilekçesi ve TOKİ Başkanlığının vermiş olduğu cevap dilekçesi incelendiğinde bahsi geçen yapının TOKİ Başkanlığı tarafından yıkıldığının açıkça ortada olduğunu, müvekkiline ait yapının ve çevresindeki çok sayıda yapının TOKİ Baikanlığı tarafından yıkıldığı hususunda hiçbir tereddüt olmadığını, yapının niteliğinin delil tespit niteliğinde olan ve davacı tarafından itiraz edilmeden kesinleşen Diyarbakır 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/167 D. İş dosyası ile sabit olduğunu, beş kişilik bilirkişi heyeti ile hazırlanan raporda zemin üzerinde %32 aşınmaya maruz kalmış 159,78 m² iki katlı kerpiç ev bulunduğunun tespit edildiğini, keşif esnasında her ne kadar yapı mevcut değil ise de yapının duvarları ve ... kalıntılarının mevcut olduğunun görüldüğünü, tapu kayıtlarının da bu hususu teyit ettiğini, dosya içerisinde bulunan 06.06.2017 tarihli fen bilirkişisi raporu, yine 05.12.2018 tarihli fen bilirkişisi raporu (halihazır harita yardımı ile yapılan tespitte parsel üzerinde üç adet yapının tespit edildiği,) yine 28.11.2019 tarihli fen bilirkişi raporu (parsel ve üzerindeki yapılar uydu fotoğrafı ile çakıştırıldığında taşınmazın üzerinde yapı bulunduğu) ve 09.10.2020 tarihinde taşınmaz başında tekrar yapılan keşif sonucu hazırlanan fen bilirkişi raporu ve ek raporlar taşınmazın üzerinde yapı bulunduğu yönünde olduğunu, Mahkemenin arsa bedelini hesaplarken de büyük bir hataya düştüğünü, hükme esas alınan 10.12.2020 tarihli bilirkişi raporunda taşınmazın emsal taşınmazdan %20 değersiz olduğu ve taşınmazın metrekare birim fiyatının 818,25 TL olduğu ve arsa bedelinin 130.739,99 TL olduğununun tespit edildiğini, Mahkeme gerekçeli kararında taşınmazın metrekare birim fiyatını 818,25 TL olduğunu kabul etmesine rağmen hesaplamada yanılgıya düşerek 130.739,99 TL yerine 125.437,72 TL yönünde hüküm kurduğunu, ayrıca bilirkişi raporuna yapılan itiraz üzerine hazırlanan bilirkişi ek raporunda taşınmazın arsa bedelinin 159.602,16 TL olarak hesaplandığını, Mahkemenin en son alınan rapordan ayrılma sebebini açıklamaksızın hüküm kurduğunu ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arsa niteliğindeki taşınmazın zeminine 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesine, taşınmaz üzerinde 2014 yılı öncesinde yapı bulunduğu sabit ise de bu yapıların niteliği, kim tarafından ve ne şekilde yıkıldığının belirlenemediği, bu nedenle davalı tarafın taşınmaz üzerinde yapı bulunduğu ve bu yapının davacı kurum tarafından yıkıldığı savunmasının ispatlanamaması nedeniyle yapı bedeline hükmedilmemesine ve Anayasa Mahkemesinin 27.11.2020 tarihli ve 31317 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 16.07.2020 tarihli ve 2018/104 Esas 2020/39 Karar sayılı iptal kararı sebebiyle tespit edilen bedelin kararın kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesine ilişkin İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul ve kanuna uygun olduğu anlaşıldığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesi, adil ve hakkaniyete uygun olarak tespit edilen bedelin davalı tarafa ödenmesine karar verilmesi yerindedir.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.