Logo

5. Hukuk Dairesi2024/1435 E. 2025/1383 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının mahkeme kararıyla iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazmini davasının zamanaşımı nedeniyle reddine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında zamanaşımının mülkiyet kaybının kesinleştiği tarihten itibaren işlemeye başladığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 18.11.2009 tarihli kararının bu davalar için hukuk yolunu etkili hale getirdiği, ancak somut olayda mülkiyet kaybının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde dava açılmadığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/458 Esas, 2023/432 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ayvalık 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/480 Esas, 2020/74 Karar

Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davacılar vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 04.02.2025 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davacılar vekili Avukat ... ve davalı ... vekili Avukat ... gelmiştir.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Balıkkesir ili, ........... ilçesi, ... 596 ada 109 (yeni 2231 ada 3) parsel sayılı taşınmazın tamamının Ayvalık Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/146 Esas, 2000/177 Karar sayılı kararı ile tapusunun iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tescil edilmiş olduğundan, uğranılan zararın tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; 10 yıllık zaman aşımı süresinin dolmuş olduğundan süresinde açılmamış olan davanın reddinin gerektiğini, 6831 sayılı Orman Kanunu'nda taşınmaz malların bedeli karşılığında kamulaştırılacağına dair hükmün bulunmadığını, davaya konu 596 ada 109 parsel sayılı taşınmaza ilişkin Ayvalık Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/146 Esas, 2000/177 Karar sayılı kararının Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 07.11.2000 tarihli ve 2000/7968 Esas, 2020/9019 Karar sayılı kararı ile onandığını, taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tescil edildiğini ve orman olarak kullanılmak üzere Tarım ve Orman Bakanlığına süresiz tahsis edildiğinin anlaşıldığını, davacıların orman tahdidine itiraz davalarının Ayvalık Kadastro Mahkemesi 1991/22 Esas, 1998/19 Karar sayılı kararla reddilip kararın Yargıtayca onandığını, taşınmazın 6292 sayılı Kanun'un 7 nci maddesi gereğince Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olmaması nedeniyle iadesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş ise de zamanaşımı yönünden verilen ret kararının kanuna ve AİHM kararları ile Yargıtay uygulamasına aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ederek istinaf talebinde bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 4721 sayılı Kanun'un 1007 inci maddesine dayanılarak açılan davalar için ayrıca zamanaşımı süresi belirlenmediği, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 146 ncı maddesindeki 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanmasının esas olduğu, dosyada bulunan bilgi ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre; dava konusu taşınmazın Ayvalık Asliye Hukuk Mahkemesinin 31.05.2001 tarihinde kesinleşen 1997/146 Esas, 2000/177 Karar sayılı kararı ile 07.01.2003 tarihinde orman vasfıyla Hazine adına tescil edildiği, bu tarihten itibaren 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine dayalı tazminat davasının 6098 sayılı Kanun'nun 146 ıncı maddesi uyarınca mülkiyet hakkının kaybedildiği 2001 tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresinde açılmadığı anlaşıldığından sonucu itibarıyla davanın reddine karar verilmesi doğru olduğundan İlk Derece Mahkemesince davanın reddine ilişkin verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; stinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş, ayrıca Anayasa Mahkemesinin 2014/6673 başvuru Nolu 25.07.2017 tarihli, 29.09.2017 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan ... kararı ile 18.11.2009 tarihli Yargıtay Hukuk Genel Kurul Kararı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4- 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 inci maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında, mülkiyet kaybının kesinleştiği tarihten itibaren 6098 sayılı Borçlar Kanun'nun (6098 sayılı Kanun) 146 ıncı maddesine göre 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içinde dava açılması gerekmektedir. Anayasa Mahkemesinin 2014/6673 başvuru No.lu 25.07.2017 tarihli, 29.09.2017 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan ... kararı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararı nazara alındığında; Hukuk Genel Kurulu kararı ile 4721 sayılı Kanun'un 1007 inci maddesi ile düzenlenen tazminat için hukuk yolu etkili hale gelmiştir. Hukuk Genel Kurulu karar tarihi olan 18.11.2009 tarihinden önce zamanaşımı süresi dolanlar açısından dava açılmasını mümkün kılacak makul süre içinde 4721 sayılı Kanun'nun 1007 inci. maddesine dayanarak dava açılmalıdır

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre; davacılar murisinin dava konusu taşınmaza 17.03.1954 tarihinde satın alma yoluyla malik olduğu, orman idaresi tarafından açılan Ayvalık Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/143 Esas, 2000/177 Karar sayılı kararı ile taşınmazın orman vasfı ile taşınmazın Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek 31.05.2001 tarihinde kesinleştiği, davacılar tarafından Ayvalık Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/5 Esas, 2002/77 Karar sayılı dosyasıyla dava konusu taşınmazın 1988 tarihinde taşınmazın orman sınırları dışına çıkarıldığı hâlde, orman sınırları içinde gösterildiğinden bahisle açılan müdahalenini men'i davasının reddine ilişkin kararın da temyiz incelemesinden geçerek 03.03.2003 tarihinde kesinleştiği, iş bu davanın 05.10.2018 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.

3. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında, mülkiyet kaybının kesinleştiği tarihten itibaren 6098 sayılı Kanun'un 146 ıncı maddesine göre 10 yıllık genel zaman aşımı süresi içinde dava açılması gerekmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin 2014/6673 başvuru No.lu 25.07.2017 tarihli, 29.09.2017 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan ... kararı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 tarihli 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararı nazara alındığında; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı ile 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi ile düzenlenen tazminat için hukuk yolu etkili hale gelmiş ise de Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun karar tarihi olan 18.11.2009 tarihinden önce zamanaşımı süresi dolanlar açısından dava açılmasının mümkün kılacak makul süre içinde 4721 sayılı Kanun'un 1007 inci maddesi dayanarak dava açılmalıdır.

4. Eldeki davada Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun karar tarihi olan 18.11.2009 tarihinden önce zamanaşımı süresi dolmadığı gibi davacıların tapularının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tescili kararının 31.05.2001 tarihinde kesinleştiği ve davalı ... tarafından süresi içinde zamanaşımı itirazında bulunduğu da gözetildiğinde iş bu davanın 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde açılmadığından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aleyhine temyiz olunan davalı ... yararına 03.10.2024 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 28.000,00 TL vekâlet ücretinin temyiz edenden alınmasına,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.