Logo

5. Hukuk Dairesi2024/1445 E. 2024/6746 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Yenileme kadastrosu sonucu taşınmazın yüzölçümünün azalması nedeniyle Hazine'ye karşı açılan tazminat davasının kabul edilip edilmeyeceğine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan Devletin sorumlu olduğu, kadastro işlemlerinin de tapu işlemlerinin bir parçası olduğu ve dava konusu taşınmazın yüzölçümündeki azalmanın yenileme kadastrosu nedeniyle gerçekleştiğinin tespit edilmesi gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1605 Esas, 2023/1730 Karar

DAVA TARİHİ: 24.01.2022

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ:...Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/46 Esas, 2022/511 Karar

Taraflar arasındaki tapu kaydının hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davaya konu Düzce ili,...ilçesi,...köyü, 101 ada 33 parsel ( yenileme öncesi 446 parsel) sayılı taşınmazı davacıların murisi Sadık Atala'nın 22.07.1987 tarihinde satış yoluyla iktisap ettiği taşınmazın yüzölçümünün Kadastro Müdürlüğü tarafından 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 22 nci maddesinin (a) bendi uyarınca yapılan yenileme kadastrosu neticesinde azaldığını belirterek düzeltme işlemi ile oluşan eksikliğin tazmin edilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; husumetin yanlış yönlendirildiğini, hak düşürücü sürede dava açılmadığını, zaman aşımı definin kabulü gerektiğini, 4721 sayılı Kanun’un (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazminat koşullarının oluşmadığını, bu nedenle haksız ve hukuka aykırı olarak açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin de davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve tespit edilen bedelin yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinin şartlarının oluşmadığını, Hazinenin sorumlu olmadığını, bedelin fahiş olduğunu, davanın reddi gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın 25.04.1975 yılında Osman Atala adına 'tapulama' suretiyle tescil edildiği, 22.07.1987 tarihinde mirasçılarına intikal ettiği, aynı tarihte mirasçı Sadık Atala'nın satış suretiyle diğer paydaşların hisselerini satın aldığı, 17.06.2020 tarihinde de Sadık Atala'dan mirasçılarına intikal ettiği ve halen Sadık Atala mirasçıları olan davacılar adına kayıtlı olduğu, tapu kaydının beyanlar hanesine 08.07.2019 tarihinde "3402 sayılı Kanunun 22.maddesinin 2.fıkrasının (a) bendi uygulamasına tabidir.” şerhinin konulduğu, yenilemenin tescilinin 16.06.2021 tarihinde yapıldığı, davacıların murisinin satın aldığı tarihte şerh bulunmadığı, resmi kayıtlarda satış suretiyle aldığının sabit olduğu, diğer mirasçılardan alması nedeniyle mirasın taksimi dolayısıyla rızai taksim yorumunun yapılamayacağı, rızai taksim olsa dahi yenileme kadastrosundaki yeni ölçüm sonucu taşınmazının yüzölçümünün azalması nedeniyle Devletin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi kapsamında sorumlu olduğu gerekçesiyle davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin 1 numaralı alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davaya konusu Düzce ili,...ilçesi,...köyü, 101 ada 33 parsel (yenileme öncesi 446 parsel) sayılı taşınmazın Kadastro Müdürlüğü tarafından 3402 sayılı Kanun'un 22 nci maddesinin (a) bendine göre uygulama yapıldığı, ilgili uygulamanın 02.04.2021 tarihinde kesinleştiği ve taşınmazın yüzölçümünde azalma olduğu, ancak parselin mevcut sınırlarında bir değişiklik olmadığı, oluşan farklılığın tesis kadastrosu yapılırken kullanılan ölçü ve hesap tekniğinden kaynaklandığı fen bilirkişi raporu ile anlaşılmış, dava konusu taşınmaz 19.040 m² iken yapılan yenileme çalışmaları sonucunda 7.087,07 m² alanlı taşınmaz olduğu, taşınmazın yüzölçümünde meydana gelen azalma nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemi ile eldeki davanın 24.01.2022 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.

3. Kadastro Müdürlüğünce yapılan yenileme kadastrosu nedeniyle yüzölçümü azalan arazi niteliğindeki taşınmaza net gelir yöntemine göre değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.