"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/138 Esas, 2023/2582 Karar
DAVA TARİ : 21.05.2021
KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/221 Esas, 2022/541 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Ankara ili, ..., ..., 47181 ada 1 parsel sayılı taşınmazın imar planında sosyal kültürel tesis alanında kaldığını, davalı idarece kamulaştırmasız el atıldığından bahisle taşınmazın bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmazda müvekkili idare tarafından yapılan yol, park, tesis veya bina inşaası gibi fiili bir el atma işlemi bulunmadığından el koyma şartlarının oluşmadığını, idari yargının görevli olduğunu, dava konusu parselin kullanım amacı Ankara Büyükşehir Belediye Meclisince onanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği ile Sosyal Kültürel Tesis Alanına dönüştürüldüğünden ortada kamulaştırmaya konu olacak bir alan bulunmadığını, parselin sadece kamu eliyle yapılaşması zorunluluğu ortadan kalmış olup imar planıyla belirlenen koşullar dahilinde mülk sahipleri veya devir suretiyle üçüncü kişiler tarafından yapılaşma hakkının kullanılabileceğini, tazminat hakkının sadece imar planlarıyla kısıtlanan taşınmazlar için söz konusu olduğunu, kamu hizmet alanları Büyükşehir Belediyesinin yetkisinde olan 1/5000 ölçekli ... planı ile belirlendiğinden müvekkili Belediyeye husumet yöneltilemeyeceğini, parseldeki hissesini 28.04.2015 tarihinde satın alan davacının tazminat isteminin kötü niyetli olduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bedeline hükmedilen taşınmazın tapusunun iptali ve davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaza fiilen el atılmadığını, idari yargının görevli olduğunu, sosyal ve kültürel tesis alanlarında kullanım amacına uygun olarak parsel maliklerince taşınmazda tasarruf edilebilmesinin mümkün olduğunu, Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 5 inci maddesinin (f) ve (j) bentlerinde kültürel ve sosyal tesis alanının tanımında kamu veya özel mülkiyetteki alanlar olduğu belirtilmiş olup dava konusu taşınmazın davacı tarafından kullanımının mümkün olduğunu, kamuya tahsisin ve plan gereği kamulaştırmasız el atmanın ortadan kalktığı şüphesiz olup davacı tarafından tasarrufta bulunabilmesinin önünde bir engel bulunmadığını, dava konusu taşınmazdaki mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlandığından bahisle uğranılan zararın tazmini talebiyle diğer paydaşlarca idari yargıda açılan davada Danıştay 6. Dairesinin 2018/1641 Esas sayılı ilamının gerekçesinde... Belediye Meclisinin 09.11.2012 tarih 560 sayılı kararıyla uygun bulunarak Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 09.01.2013 tarih 60 sayılı kararıyla onaylanan 1/1000 ölçekli plan değişikliği ile dava konusu taşınmazın plan notları ile kullanım amacına uygun olarak parsel sahiplerince kullanılabilmesi olanağının sağlandığı, parselin sadece kamu eliyle yapılaşması zorunluluğunun ortadan kalktığı ve özel mülkiyete konu olabilecek şekilde kullanım amacı getirildiği, idare açısından kamulaştırma külfetinin kalmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair kararın onandığı gözetilerek davacı yanın mülkiyet hakkının belirsiz süreyle kısıtlandığından bahisle tazminat şartları oluşmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, kamu hizmet alanları Büyükşehir Belediyelerinin yetkisinde olan 1/5000 ölçekli ... planları ile belirlendiğinden davanın husumetten reddi gerektiğini, emsalin uygun olmadığını, belirlenen bedelin yüksek olduğunu, faize ıslah tarihinden itibaren hükmedilmesi gerektiğini, harç ve vekâlet ücretinin maktu olması gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın mahallinde yapılan incelemede el atma olmadığı, üzerinin boş halde olduğu, dava konusu parselin de içerisinde bulunduğu bölgeye ait 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planının... Belediye Meclisinin 30.06.1998 tarihli ve 76 sayılı kararı ile uygun görülerek Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığının 05.11.1998 tarihli kararı ile onandığı, söz konusu 1/1000 ölçekli imar planındaki kullanım kararının Belediye Hizmet Alanı olduğu, onaylı 1/1000 ölçekli imar planına ait 85074 nolu parselasyon planının da... Belediye Encümeninin 11.04.2000 tarih ve 326/387 sayılı kararı ile tasdik edilerek tapuda tescil edildiği, daha sonra Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 16.03.2012 tarih ve 435 sayılı kararı doğrultusunda 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği çalışması yapılarak kullanım alanının sosyal ve kültürel tesisler alanına dönüştüğü, dava konusu taşınmazın uzun yıllardan beri yapılan parselasyon planları ile kamu hizmetine tahsis edilmiş olması ve son olarak da sosyal kültürel tesis alanına tahsis edilmiş olması nedeniyle fiilen el atılmamış olsa dahi mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlanması nedeniyle kamulaştırmasız el atma olgusunun gerçekleşmiş olduğu, uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı idarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği, bu haliyle idarenin mülkiyet hakkının özüne dokunan ve bu eylemi ile kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerektiği, 26.11.2022 tarihli ve 32025 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7421 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunun'un (2942 sayılı Kanun) Ek -1 maddesinin 1 inci fıkrasına eklenen cümle de dikkate alındığında açılacak bedel davasında adli yargının görevli olduğu, taşınmazın kullanımının davalı idarece hukuken kısıtlandığı, kamuya özgülenme durumunun devam ettiği, davalı idarece yapılan kamulaştırmasız el atma olgusunun gerçekleşmiş olduğunun kabulü ile arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak bedelinin tespit edilip davalı idareden tahsiline ve taşınmazdaki davacı payının iptali ile davalı adına tesciline dair kararda, aynı bölgede dava konusu parsel ve yakın parseller yönünden yakın ve aynı değerlendirme tarihi itibarıyla tespit edilen birim bedellerin denetimden geçtiği dikkate alındığında, bu bedellerle uyumlu şekilde bilirkişi raporu ile saptanan bedelin uygun olduğu, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde bir isabetsizlik görülmediği, ancak 26.11.2022 tarihli ve 32025 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7421 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen Ek Madde 4’ün son fıkrasında “Bu kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir.” düzenlemesi yapılmış olup 09.11.1956 ile 04.11.1983 tarihleri arasındaki fiili el atmalarda maktu harca hükmedilmesi gerektiği 6487 sayılı Kanun değişikliği ile kabul edilmiş olup, 7421 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen Ek madde 4 üncü maddesinin 3 üncü fıkrasında kabul edilen hükümle 04.11.1983 tarihinden sonra yapılan fiili el atmalarda da maktu harca hükmedilmesi gerektiğinin amaçlandığı, bu özel kanun hükmü öncelikle ve derhal uygulanması gerektiği gibi kamu düzenine ilişkin olduğundan resen dikkate alınması gerektiği de gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; harç ve vekalet ücreti hariç istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş, ayrıca müvekkili idare tarafından İmar Kanunundan doğan yükümlülüğün yerine getirilmesi tazminat davasına konu olamayacağından davacının tazminat isteminin reddi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlâk muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlâk muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.12.2010 tarihli ve 2010/5-662/651 sayılı kararı ile'' uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı idarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu haliyle idarenin eyleminin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bir niteliğe sahip olduğu bu şekilde kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulu gerektiğine...''karar verilmiştir.
5. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesi ve alınan rapor uyarınca bedelin dava konusu taşınmazda kamulaştırma suretiyle paydaş olan davalı idareden tahsiline karar verilmesi yerindedir.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
4. Buna karşın kamu düzeni gereği yapılan inceleme sonucunda; dava konusu taşınmaza fiilen el atılmamakla birlikte, taşınmazın 10.02.2013 onaylı imar plan değişikliği ile sosyal ve kültürel tesis alanı olarak ayrılmış olduğu ve eldeki davada, dava konusu taşınmazdaki bir kısım hissenin davalı ... tarafından kamulaştırılarak adına tescilinin sağlandığı, böylece 2005 yılı itibarıyla adı geçen idare dava konusu taşınmazın paydaşı olduğundan, fiili el atma olgusunun bu şekilde gerçekleştiği anlaşılmıştır. Bu durumda dava konusu taşınmaza 04.11.1983 tarihinden sonra el atıldığının kabulü ile olup, bu tarihten sonraki el atmalara ilişkin 2942 sayılı Kanun’da bir düzenleme bulunmadığı, kaynağını Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar ile 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararlarından aldığı gözetildiğinde nispi harca hükmedilmesi gerekirken, maktu harca hükmedilmesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının reddine,
2. Kamu düzeni uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının; (A) bendinin (3) numaralı alt bendi hükümden tümüyle çıkartılarak, yerine “Karar tarihi itibarıyla alınması gereken 40.412,20 TL karar ve ilam harcının mükerrer ödemeye sebebiyet vermeyecek şekilde davalı idareden alınarak Hazineye irat kaydına, davacı tarafça ödenen 170,78 TL peşin harç ve 9.933,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 10.103,78 TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,” cümlesinin yazılması, suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.