"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2012 Esas, 2023/3070 Karar
DAVA TARİHİ: 26.03.2021
KARAR : Esastan ret/ Yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ: Kastamonu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/116 Esas, 2022/302 Karar
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazların yol olarak terkini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun davacı idare vekili yönünden esastan reddine, davalılar vekili yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde; Kastamonu ili, Daday ilçesi, ... köyü, 135 ada 6,7 ve 10 parsel sayılı taşınmazlar ile 132 ada 15 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazların tapudan yol olarak terkinini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların tespit edilen bedelinin düşük olduğunu, gerçek değerinin belirlenmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile davalılara ödenmesine, dava konusu taşınmazların davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile tapudan yol olarak terkinine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava tarihindeki verilerin esas alınması gerektiğini, masrafların ve kapitalizasyon faiz oranının düşük alındığını, fazla bedel tespit edildiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazların arsa vasfında olduğunu, objektif değer artışı uygulanması gerektiğini, ağaç bedellerinin hatalı olduğunu, kısmi kamulaştırma yapıldığını, kalan kısımda değer azalışı oluştuğunu, kullanılamaz hale gelen kısımların da kamulaştırılmasına karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arazi niteliğindeki dava konusu taşınmazlara net gelirine göre değer biçilmesinde yöntem olarak bir isabetsizlik görülmediği; ancak Dairenin denetiminden aynı bölgeden geçen dava konusu taşınmazlarda yaygın münavebe şeklinin buğday, macar fiği, patates ve silajlık mısır olduğundan dava konusu taşınmazlar yönünden de bu münavebenin esas alınması, 2021 yılı ilçe tarım verileri dikkate alınarak Yargıtay denetiminden civardan geçen dosyalarda uygulanan değerler de dikkate alınması ve 250 TL sulama giderleri de düşülmek suretiyle değerlendirme tarihindeki net geliri hesaplanmak suretiyle değer biçilmesi, dava konusu taşınmazların konumu, bilirkişi raporunda yazılı özellikleri ve Coğrafi Bilgi Sistemleri Parsel sorgulama ekranından Dairemizce yapılan gözleme göre çıplak değerine % 50 oranında objektif değer artışı uygulanması, dava konusu taşınmazların kamulaştırma nedeniyle ifraz gördüğü 132 ada 2 parselden kalan kısım olan 132 ada 8 parsel sayılı taşınmazın Dairemizce celp edilen tapu kaydı ve ifraz krokisine göre kamulaştırılan kısmın toplam alana oranı, kalan kısmın yüzölçümü, niteliği, geometrik durumu da gözetildiğinde 132 ada 8 parsel sayılı taşınmazda % 40’dan az değer düşüklüğü olamayacağı, yine kamulaştırılan 135 ada 1 parselin arta kalan kısmı olan 135 ada 9 parsel sayılı taşınmazın ise tamamının kullanım imkanı kalmadığı anlaşıldığından % 100 değer azalışı uygulanması, kamulaştırılan taşınmazlardaki ağaçların idarenin kıymet takdir raporunda belirtilen yaş, cins ve sayıları ile bilirkişi raporundaki yaş ve sayılarının neden farklı olduğu açıklanarak çelişkinin giderilmesi, ağaçlara yaş,cins, verim durumu gözetilerek 2021 yılı İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünün maktu ağaç verileri esas alınarak enkaz düşülmeksizin bedel hesaplanması, suretiyle kamulaştırma bedelinin tespiti için ek rapor alındığı, ayrıca; 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83-2023/69 sayılı kararı ile 2942 sayılı Kanun'un değişik 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrasındaki “ Kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılamaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren kanuni faiz işletilir” hükmü Anayasa'ya aykırı görülerek iptaline karar verildiği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2004/9-602 Esas, 2004/595 Karar sayılı kararı ve Yargıtay. 11. Hukuk Dairesinin 2004/4849 Esas, 2005/1452 Karar sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesinleşmeyen işlemlerde derhal uygulanacağından, kamulaştırma bedeline, dava tarihinden karar tarihine kadar geçen süre için “Kamu Alacaklarına Uygulanan En Yüksek Faizin” uygulaması kabul edilmiş olup, bu nedenle, faize yönelik düzenleme usul hükümlerine ilişkin olduğundan derhal uygulanması gerektiği de gözetildiği gerekçesi ile davacı idarenin istinaf başvurusunun esastan reddi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların bedellerinin olması gerektiğinden yüksek belirlendiğini, Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihinde 2022/83 Esas sayılı kararı ile faizin 4 ay sonra verilmesi ve yasal faiz uygulanması kurallarının iptal edildiğini, ancak bilindiği gibi Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümeyeceğini, bu nedenle karar alınmadan önce açılmış olan davamızda iptal kararının uygulanmasının hukuka ve içtihatlara aykırı olacağını, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki bedelin hangi veriye göre belirlendiğinin açıklanmadığını, %50 değer azalışının neye dayanarak yapıldığının açık olarak belirtilmediğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların m² değeri çok düşük kaldığını, objektif değer artışının çok düşük belirlendiğini, münavebeye esas alınan ürünlerin hatalı belirlendiğini, kamulaştırma dışında kalan taşınmazda meydana gelen değer azalışının düşük belirlendiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazların kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 inci ve 12 nci maddeleri
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arazi niteliğindeki dava konusu taşınmazlara 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir esas alınarak değer biçilmesi yerindedir.
3. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin tüm temyiz itirazları ile davacı idare vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
4. Yargıtayın hukukî güvenlik ve hukukî öngörülebilirliğin temini amacıyla içtihat birliğini sağlama görevinin bulunduğu nazara alınarak yapılan değerlendirmeye göre; 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması gerekirken dava tarihinden karar tarihine kadar kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faizin uygulanması doğru görülmemiştir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı vekilinin tüm, davacı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı idare vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının fıkrasının B)1-a) nolu bendinde yer alan "dava tarihinden" ibarelerinin çıkarılarak yerine "27.07.2021" ibaresinin yazılması, yine aynı bentte yer alan "kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek oranda" kelimelerinin çıkarılarak yerine "yasal" ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davalıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.06.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(Karşı Oy)
KARŞI OY
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.
Somut olayda; İlk Derece Mahkemesince dava konusu taşınmazın tespit edilen kamulaştırma bedelinin dava tarihinin 4 ay sonrasından karar tarihine kadar geçen süre için yasal faiziyle birlikte davacı idareden tahsiline karar verilmiştir. Bu karar taraf vekillerince istinaf edilmiş, ancak asıl alacağın fer'isi niteliğindeki faiz alacağına ilişkin taraf vekillerinin bir istinaf talebi olmamıştır. Buna rağmen Bölge Adliye Mahkemesince Anayasa Mahkemesinin iptal kararından bahsedilerek işletilecek faize ilişkin re'sen yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesinin kararı faiz uygulamasına ilişkin olarak davacı idare vekilince temyiz edilmiş, davalı taraf vekilince bu yönde bir talepte bulunulmamıştır.
Hâl böyle olunca;
Her ne kadar derdest davalarda 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas - 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmesi ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar geçen süre için kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranının uygulanması”, diğer bir ifadeyle Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak dava tarihinden itibaren karar tarihine kadar faize hükmedilmesi gerekmekte ise de;
Davalı taraf vekilinin Anayasa Mahkemesinin yukarıda bahsedilen iptal kararının uygulanmasına ilişkin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26/1 inci maddesinde düzenlenen “Taleple bağlılık ilkesi” kapsamında değerlendirilebilecek bir istinaf ve temyiz talebi söz konusu olmadığından, Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı Dairemiz Sayın çoğunluğu tarafından verilen karara sonucu itibarıyla katılmakla birlikte "Değerlendirme" bölümünün 4 No.lu bendinde yazılı olan ve Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının geriye yürümezliği ilkesini derdest haldeki somut olaya ilişkin yorumlayan gerekçesine açıkladığım nedenlerle katılmıyorum. 12.06.2024