"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/822 Esas, 2023/1172 Karar
DAVA TARİHİ: 22.08.2020
KARAR : Esastan ret/Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ: Erciş 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/78 Esas, 2021/211 Karar
Taraflar arasındaki çekişmeli taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun davacı yönünden esastan reddine, davalı ... yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki olduğu ...köyü 105 ada 49 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisinde kaldığını, bu durumun mülkiyet hakkını ihlâl ettiğini belirterek müvekkilinin uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davacılar tarafından açılan davanın süresinde açılmadığını, bu nedenle zamanaşımı def'inde bulunduklarını, davacı tarafından istenilen miktarın çok yüksek olduğunu, davacıların dava konusu taşınmazda mülkiyet sahibi olup olmadıklarına ilişkin mahkemece güncel tapu kaydının tapu müdürlüğünden istenilmesini talep ettiklerini, davacılar mülkiyet sahibi değilse davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, kamulaştırmasız el atma davası açılabilmesi için el atıldığı iddia edilen taşınmazın tapu malikinin davacı olması veya mülkiyetinin davacıya ait olduğuna ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararı bulunması gerektiğini, tapu maliki olmayan kişi 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca da tazminat davası açamayacağını, davayla ilgili husumet itirazında bulunduklarını, davacı tarafından Hazine ve Maliye Bakanlığı'na karşı dava açılamayacağını, bu nedenle bu bakanlık yönünden husumet itirazında bulunduklarını, kıyı kenar çizgileri ile ilgili dosyalarda tarafın Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olduğunu, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanun'un 15 inci maddesi ile 6754 sayılı Bilirkişilik Kanun'un 11 inci maddesine uygun olarak oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla taşınmazın tarla ya da meyve bahçesi olup olmadığı yönünde keşif zaptına geçirilecek gözlemler doğrultusunda net gelir yöntemine göre ve eğer tapu iptaline ilişkin mahkeme kararı var ise kararın kesinleştiği tarihi itibarıyla taşınmazın değerinin tespit ettirilmesi gerektiğini, eğer mahkeme kararı var ise değerlendirme tarihi olan tapu iptal kararının kesinleştiği yıla ait ürün maliyet ve verim cetvelleri de İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünden getirtilerek raporu denetleme imkanı sağlanması gerektiğini, davacı tarafın taşınmazla ilgili değerlendirme tarihinin dava tarihi olduğunu belirttiğini, kendilerinin bunu kabul etmediklerini, değerlendirme tarihinin dava tarihi olamayacağını, dosyada kesinleşen tapu iptal tescile ilişkin mahkeme kararı olmadığından değerlendirme tarihinin mahkemece tespitinin gerektiğini, açıklanan nedenlerle davanın reddine, davacıların faiz talebine ve faiz tarihine itiraz ettiklerini, mahkeme masrafları ile yasal vekâlet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulü ile 377.224,80 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davaya konu taşınmazın tamamının tapu kaydının iptali ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya dair cevap dilekçeleri ve bilirkişi raporlarına beyanlarının dikkate alınmadığını, bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişsiz ve yetersiz olduğunu, idarenin işleminde herhangi bir kamulaştırmasız el atma, kamulaştırma, tapu kaydının tutulmasından kaynaklı bir zarar veya yanlış tespit bulunmadığını, tapu malikinin aslında yolsuz tescille malik olduğunu, faiz de istenemeyeceğini, müvekkili idare Hazine ve Maliye Bakanlığı lehine de vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması gerektiğini, müvekkili idarenin yasal hasım olduğunu, bu nedenle davacı lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinin kanuna aykırı olduğunu, hüküm altına alınan vekâlet ücretinin de olması gerekenden fazla olduğunu, bilirkişi heyetinin usul ve kanuna uygun biçimde oluşturulmadığını, gerekçeli kararın hüküm kısmının 2 nci bendinde dava konusu taşınmazın tapusu iptal edilerek Maliye Hazinesi adına tesciline karar verildiğini, kıyıda kalan taşınmazların tapusu iptal edilerek, kıyı kenar olarak tapuda terkini gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı tarafın istinaf sebeplerinin hukuki bir gerekçesi bulunmadığını, Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporuna itirazlarının dikkate alınmadan hüküm kurulduğunu, dava konusu taşınmazın ilçenin gözde turistlik yerlerinden olup arsa niteliğinde olduğunu, taşınmazın arazi olarak değerlendirilmesinin bedelinin çok düşük çıkmasına sebep olduğunu, ayrıca taşınmazın tarım arazisi olarak hesaplanmasında hatalar mevcut olup yıllık geliri oldukça düşük olan buğday ve yonca münavebesi esas alınarak hesaplama yapıldığını, kamulaştırma bedeli hesaplamasında uygulanan objektif değer artış oranının oldukça düşük belirlendiğini, dava konusu taşınmazın Van Gölünün en güzel kıyılarından olup yüzmek için yoğunlukla gidilen gözde bir mevkide olduğunu, taşınmazın komşu parsellerinde yazlık evler ve yerleşim yerleri bulunduğunu, ek bilirkişi raporu alınması gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın tamamının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı, taşınmazın kuru tarım arazisi olduğu belirlenerek, yonca ve buğday münavebesi kullanıldığı, kapitalizasyon faiz oranı kuru tarım arazisi olduğundan %5 olarak alındığı ve objektif değer artışı da dava konusu taşınmazın tarım arazisi niteliği yanında, yazlık yerleşim yerine yaklaşık olarak 350 metre yakın olması, Erciş-Adilcevaz çift şeritli yoluna 600 metre olması, Vangölü sahiline sınır olması ve Çakır adasına yakın olması nazara alınarak %70 olarak belirlenmesinin yerinde olduğu, kararın tazminata ilişkin kısmının netice itibarıyla doğru olduğu değerlendirilmekle birlikte gerekçenin hatalı olduğu, zira belirtildiği üzere dava kamulaştırmasız el atma davası olmayıp, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine dayalı tazminat davası olduğu ve de kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı belirlenen yerin Maliye adına kayıt ve tescilinin de doğru olmadığı anlaşıldığından davalı istinaf istemi bu bakımdan yerinde görüldüğünden davalının sair istinaf isteminin reddi ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
6. 3621 sayılı Kıyı Kanunu’nun 5 inci ve 9 uncu maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu taşınmazın tapu kaydına 10.01.2020 tarihinde “Tamamı kıyı kenar çizgisi içerisinde kalmaktadır” şerhinin işlendiği, mahallinde yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi raporları ile taşınmazın tamamının kıyı kenar çizgisinde kaldığının tespit edildiği, eldeki davanın 22.08.2020 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. Arazi niteliğindeki dava konusu taşınmaza net gelir metoduna göre değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine, davalı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
29.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.