"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3181 Esas, 2023/2799 Karar
DAVALILAR : 1. Maliye Hazinesi vekili Avukat ...
2. ... vekili Avukat ...
DAVA TARİHİ : 11.03.2021
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 11. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/145 Esas, 2022/56 Karar
Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilerek, Tekik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul ili, ... ilçesi, ... 81 ada 38 parsel sayılı taşınmazın, 1942 yılında Devlet Ormanı olarak tahdit edildiğini, 1947 yılında Devlet Ormanı olarak tapuya tescil edildiğini, 1991 yılında taşınmazın orman sınırları dışına çıkartıldığını, 1998 yılında yapılan kadastro çalışması ile Hazine adına tescil edildiğini, 2924 sayılı Orman Köylerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun (2924 sayılı Kanun) uyarınca da hak sahiplerine bedeli karşılığı satıldığını, ... tarafından açılan dava sonucunda taşınmazın, kesinleşen karar neticesi orman vasfı ile Hazine adına adına tesciline karar verilmiş olması nedeniyle uğranılan zararın tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; husumetin kendilerine düşmediğini, davacının iade talebinin, taşınmazın evveliyatında Devlet Ormanı olması, şahıs adına kayıtlı iken mahkeme kararı ile Hazine adına orman sınırları dışına çıkartıldığı gerekçesiyle tapusu iptal edilerek Hazine adına tescil edilmiş olan taşınmazlardan olmadığından reddedildiğini, Devlet Ormanının mülk edinilemeyeceğini, iktisabının mümkün olmadığını, zamanaşımı süresinin sona erdiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı ... cevap dilekçesinde özetle; taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tescil edildiğini, ilgili kararın 10.12.2010 tarihinde kesinleştiğini, 1942 yılında orman tahditi yapıldığından tapuların hukuken geçersiz olduğunu, ormanın edinilemeyceğini, husumetin kendilerine düşmediğini, 10.12.2010 tarihinde tescil hükmünün kesinleşmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın 1998 yılında 3402 sayılı Kadastro Kanunu ile orman dışına çıkarılmış olan ve yapılan kadastro çalışması ile Hazine adına 81 ada 38 parsel numarası verilmek sureti ile tapuya tescil edilen ve yine 2924 sayılı Kanun'un 11 inci ve 12 nci maddeleri gereğince hak sahiplerine bedeli karşılığında satılan bir yer olması sebebi ile Devlet tarafından oluşturulan tapu sicil kaydına güvenerek satın alınmış olan bir taşınmaz olduğunu, taşınmazın tapusu, Hazine tarafından açılan dava ile iptal edilmiş olduğundan 6292 sayılı Kanun'dan faydalanarak tapunun bedelsiz iadesi talebinde bulunulduğunu, talebin reddine karar verildiğini, her ne kadar Mahkeme kararı 10.12.2010 yılında kesinleşmiş ise Hazine adına tescili de 07.03.2014 tarihinde yapılmış olup tüm tarihler dikkate alındığında zamanaşımı süresinin dolmadığını, davanın zamanaşımı süresi içerisinde açıldığını, Hazine tarafından açılan dava sonuçlandıktan sonra çıkan 6292 sayılı Kanun uyarınca tapunun bedelsiz iadesi için başvuruda bulunulduğunu, talebin redle sonuçlandığını, mülkiyet hakkının ihlal edildiğini, iyiniyetin korunması gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taşınmaz satış yoluyla davacı adına kayıtlı iken, orman tahdidi içinde olması nedeniyle Orman İdaresi tarafından açılan tapu iptal davası sonucu Ümraniye 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/339 Esas, 2008/579 Karar sayılı kararı ile tapusunun iptal edilerek orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın temyiz aşamasından geçerek 10.12.2010 tarihinde kesinleştiği, davacı tarafından 6292 sayılı Kanun'un 7 nci maddesi kapsamında yapılan iade başvurusunun idarece reddine karar verildiği, bunun üzerine davacı tarafından tapunun bedelsiz olarak iptal edilmesi nedeniyle 11.03.2021 tarihinde eldeki davanın açıldığını, somut olayda davacıya ait taşınmazın tapu kaydının iptaline yönelik Ümraniye 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/339 Esas, 2008/579 Karar sayılı ilamı 10.12.2010 tarihinde kesinleşmiş olup davanın açıldığı 11/03/2021 tarihine kadar 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, davalı ... vekili tarafından süresinde zamanaşımı definde bulunulduğu, 6292 sayılı Kanun uyarınca yapılan iade başvurusunun zamanaşımı süresini durdurmayacağı, idareye yapılan başvuru sonuçlanmadan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine dayalı tazminat davası açılmasına yasal bir engel bulunmadığı, mahkemece verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğundan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4- 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 146 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Taşınmazın kadastro çalışmaları neticesi 1997 yılında Hazine adına tescil edildiği, sonrasında taşınmazın dava dışı Mevlut Oruçoğluna satıldığı, 1999 yılında da davacı tarafından satın alındığı, taşınmaz davacı adına kayıtlı iken Hazine tarafından açılan dava sonucu Ümraniye 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/339 Esas, 2008/579 Karar sayılı kararı ile tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verildiği, hükmün temyiz incelemesinden geçerek 10.12.2010 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 11.03.2021 tarihinde açıldığı, davalı ... vekilinin zamanaşımı itirazının bulunduğu anlaşılmıştır.
3. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında, mülkiyet kaybının kesinleştiği tarihten itibaren 6098 sayılı Kanun’un 146 ncı maddesine göre 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içinde dava açılması gerekmektedir. Buna göre, 10 yıllık zamanaşımı süresi geçmiş olduğundan, davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.