Logo

5. Hukuk Dairesi2024/1642 E. 2024/7393 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının yenileme kadastrosu sonucu yüzölçümünde meydana gelen azalma nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca Hazine'den tazmini istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Yenileme kadastrosu nedeniyle yüzölçümü azalan arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmediği, ayrıca oluşan zararın tapu kaydının tutulmasından kaynaklandığı gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2550 Esas, 2023/1758 Karar

DAVA TARİHİ: 13.02.2018

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ:... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/221 Esas, 2020/170 Karar

Taraflar arasındaki tapu kaydının hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının tapu kayıtlarına güvenerek Diyarbakır ili,... ilçesi, ...Mahallesi 49 parsel (yenileme sonrası 133 ada 4 parsel) sayılı taşınmazı satın aldığını, taşınmazın yüzölçümünün Kadastro Müdürlüğü tarafından 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 22 nci maddesinin (a) bendi uyarınca yapılan yenileme kadastrosu neticesinde azaldığını belirterek düzeltme işlemi ile oluşan eksikliğin tazmin edilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; kusursuz sorumluluk ilkesi ile açılan tazminat davasının hukuki mesnetten yoksun olduğunu, açılan davanın tazminat davası olarak devam edebilmesi için eksilmenin hangi nedenden kaynaklandığının araştırılması gerektiğini, ondan sonra husumetin doğru kişi/ kuruma yöneltilmesi gerektiğini, davanın öncelikle Kadastro Mahkemesine açılması ve alınacak netice sonucu Hazineye karşı tazminat davası olarak devam edip etmediğinin hüküm sonucuna göre değerlendirilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine, yargılama giderlerinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve tespit edilen bedelin yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; zararın asıl kaynağının satış sözleşmesi olduğunu, tapu malikinin arazinin gerçek yüz ölçümünü fiilen kullanmasından dolayı bildiğini, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'da düzenlenen sadakat ve özen yükümlülüğünün tüm sözleşmeler ve taraflar için geçerli olduğunu, taşınmazın miktarı ile zeminin uygunluk gösterdiğini, İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünce yapılan tespitlerde kimin ne kadar arazi kullandığı ve parselin gerçek miktarı ve sınırının sabit olduğunu savunarak İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Kadastro Mahkemesince dava konusu taşınmazdaki azalmanın komşu parsellerle bir ilgisinin yani tersimat hatasının olmadığı, hatanın ilk kadastro tesisi sırasında grafik paftadan kaynaklı olduğu ve planimetre karnesinin oluşturulması sırasında oluşturulan sayısal hatadan kaynaklandığı, zararın başka türlü giderilme imkanının bulunmadığı ve yenilemenin kesinleştiği tarih itibari ile davacının zararının karşılanması gerektiği, yenilmenin kesinleştiği tarih itibari ile taşınmazın belirlenen arsa niteliği ve emsal satış yöntemiyle gerçek değerinin tespit edilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin 1 numaralı alt bendi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davaya konusu Diyarbakır ili,... ilçesi, ...Mahallesi 49 parsel (yenileme sonrası 133 ada 4 parsel) sayılı taşınmazın Kadastro Müdürlüğü tarafından 3402 sayılı Kanun'un 22 nci maddesinin (a) bendine göre uygulama yapıldığı, uygulama kesinleştikten sonra yüz ölçümünde azalma olduğu, ancak azalmanın tersimat hatasının olmadığı hatanın ilk kadastro tesisi sırasında grafik paftadan kaynaklı olduğu ve planimetre karnesinin oluşturulması sırasında oluşturulan sayısal hatadan kaynaklandığı fen bilirkişi raporu ile anlaşılmış, dava konusu taşınmaz 2.951,625,00 m² iken yapılan yenileme çalışmaları sonucunda 2.111.599,05 m² alanlı taşınmaz olduğu, davacı tarafından taşınmazın yüzölçümünde meydana gelen azalma nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemi ile eldeki davanın 13.02.2018 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.

3. Kadastro Müdürlüğünce yapılan yenileme kadastrosu nedeniyle yüzölçümü azalan arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.