Logo

5. Hukuk Dairesi2024/1679 E. 2024/7329 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırılan taşınmazın bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında, bedelin tespitinde kullanılan esaslar ve uygulanan faiz oranının doğru olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın rayiç bedelinin net gelir yöntemi ile tespitinde hukuka aykırılık bulunmadığı, uygulanan kapitalizasyon faizi, objektif değer artış oranı ve değer azalışı oranının yerinde olduğu, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararının geriye yürümeyeceği gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 39. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1075 Esas, 2023/1981 Karar

DAVALILAR: ... vd. vekili Avukat ...

DAHİLİ DAVALILA : ... Mirasçıları ... vd. vekili Avukat ...

DAVA TARİHİ: 19.04.2021

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ: ...2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/226 Esas, 2023/48 Karar

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Kırklareli ili, ..., ...Mahalle 409 ada 36 parsel sayılı taşınmazın ifrazından oluşan 409 ada 97 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vd. vekili cevap dilekçesinde özetle; acele el koyma davasında taşınmazın vasfı bilirkişi heyeti tarafından hatalı olarak tarla vasfında değerlendirilmiş olduğunu, tapu kütüğünde her ne kadar tarla vasfında olarak gösterilse de bulunduğu bölge olarak imarlı arsa vasfında olduğunu, keşif esnasında dava konusu taşınmazın bilirkişi heyeti tarafından arazi olarak değerlendirilmesi halinde uygulanan %4 oranındaki kapitalizasyon faiz oranının %3 olarak uygulanmasının hakkaniyete daha uygun olacağını, objektif değer artışının en az %500 olarak değerlendirilmesi zorunluluğu bulunmakta olduğunu, kamulaştırma işlemi ile taşınmazın iki parçaya ayrıldığını, geri kalan kısmın tasarrufu ve kullanımının son derece azalmış olduğundan bahisle müvekkile acele el koyma kararı neticesinde ödenmiş olan bedeli kabul etmediklerini, Mahkemece yapılacak olan değerlendirme ile belirlenecek olan kamulaştırma bedeline hükmedilmesini, yargılama gideri ile ücreti vekâletin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; teklif edilen kamulaştırma bedelinin rayicin çok altında olması nedeniyle taraflar arasında uzlaşma sağlanamamış olduğunu, acele kamulaştırma yapılırken belirlenen bedelin gerçek değeri yansıtmaktan çok uzak olup dava konusu taşınmazların Trakya'nın hızla gelişmekte ve en çok talep gören yerinde olup sanayi bölgesinin tam ortasında olduğunu, işbu taşınmazların tapuda tarla gibi görünseler de aslında arsa vasfında olup yerleşim yerlerine/şehir merkezine, sanayi tesislerine, fabrikalara ve ana yola çok yakın olduğu gibi belediyenin yol, çöp hizmetlerinden faydalanmakta, elektrik ve su hizmetlerinden yararlanmakta olduklarını, acele kamulaştırma dosyasında ise arazi vasıflı olarak değerlendirilip net gelir yöntemi ile bedel tespiti yapılmış ve çok düşük oranda objektif değer artışı belirlenmiş olduğundan müvekkilinin mağduriyetine yol açmış olduğu, yine dava konusu taşınmazdan geçen tren yolu nedeni ile söz konusu parselin kamulaştırılmayan kısmının değerinde ciddi oranda düşüş olduğundan bahisle dava konusu taşınmazın bedelinin acele kamulaştırma yoluyla gerçek değerinin altında belirlenmesi sebebiyle taşınmazın gerçek değerinin Mahkemece tespit edilerek belirlenen bedelin faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı idareye yükletilmesine, davacı idarenin vekâlet ücreti talebinin reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, kamulaştırma bedelinin tespiti ve davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; acele el koyma dosyasına göre fahiş bedel farkı oluştuğunu, ürün verim miktarlarının yüksek hesaplandığını, münavebe ürünlerinin hatalı olduğunu, üretim giderlerinin düşük alındığını, objektif değer artışı uygulanmasına gerek olmadığını, kapitalizasyon faiz oranının hatalı belirlendiğini, kamulaştırmadan arta kalan alan için değer azalışının yüksek hesaplandığını ileri sürmüştür.

2. Davalı ... vd. vekili istinaf dilekçesinde özetle; bedelin düşük belirlendiğini, münavebe ürünlerinin doğru değerlendirilmediğini, Yargıtay kararlarına göre üretim masraflarının Türkiye ortalamasına göre brüt gelirin 1/3'ü oranında olması gerekirken, masrafların daha fazla hesaplandığını, objektif değer artışı oranı ile arta kalan kısımda meydana gelecek değer azalışı oranının daha fazla olması gerektiğini ileri sürülmüştür.

3. Dahili davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; bedelin düşük belirlendiğini, bölge rayicini yansıtmadığını, münavebe ürünlerinin doğru değerlendirilmediğini, Yargıtay kararlarına göre üretim masraflarının brüt gelirin 1/3'ü oranında olması gerekirken masrafların daha fazla hesaplandığını, objektif değer artışı oranı ile arta kalan kısımda meydana gelecek değer azalışı oranının daha fazla olması gerektiğini ileri sürülmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arazi niteliğindeki taşınmaza dava tarihi itibarıyla geçerli resmî verilere göre olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir esas alınarak değer biçilmesinin 2942 sayılı Kanun'un değerlendirmeye ilişkin hükümlerine aykırılık teşkil etmediği, bilirkişi kurulunca belirlenen kapitalizasyon faizi ile objektif değer artırıcı unsur oranlarının taşınmazın konum ve niteliğine uygun düştüğü gibi; taşınmazın kamulaştırma nedeniyle ifraz edilen kısmının geometrik şekli ve yüzölçümü dikkate alınarak hesaplanan değer azalışının da yerinde olduğu, Mahkeme kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararı temyiz etmiştir.

2. Davalı ... vd. vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararı temyiz etmiştir.

3. Dahili davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrarlamış; ayrıca kamulaştırma bedelinin enflasyon etkisiyle aşırı değer kaybettiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu ve 11 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arazi niteliğindeki Kırklareli ili, ...,...Mahalle 409 ada 36 parsel sayılı taşınmazın ifrazından oluşan 409 ada 97 parsel sayılı taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir esas alınarak değer biçilmesi ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesi yerindedir.

3. Dava konusu taşınmazın kamulaştırmadan arta kalan kısmının yüzölçümü, geometrik şekli ve kullanım durumu dikkate alındığında uygulanan değer azalışı oranının makul olduğu sonucuna varılmıştır.

4. Dava konusu taşınmazın bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre uygulanan kapitalizasyon faiz oranı ile objektif değer artış oranı isabetlidir.

5. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ...İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünün değerlendirme tarihindeki veri cetveli esas alınarak verim ve masraflar yönünden hesaplama yapılması uygun görülmüştür.

6. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması doğrudur.

7. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.06.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Karşı Oy)

KARŞI OY

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.

Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın dava tarihinden itibaren Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına yönelik Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin (dahili davalılar vekilinin 25.12.2023 tarihli temyiz dilekçesi) de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak faize hükmedilmelidir.

Hâl böyle iken, eldeki derdest davada Anayasa Mahkemesi iptal kararının geriye yürümezlik ilkesinden bahisle uygulanmayacağı kabulüne dayandırılan ve Dairemiz sayın çoğunluğu tarafından verilen karara ve "Değerlendirme" bölümünün 6 No.lu bendindeki gerekçesine katılmıyorum. 12.06.2024