Logo

5. Hukuk Dairesi2024/1693 E. 2024/7802 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacıların, davalı belediyenin kamulaştırmasız el koyması nedeniyle taşınmazlarının bedelinin tahsilini istemeleri.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın genel yol olarak kullanılması nedeniyle davacıların kamulaştırmasız el atma tazminatı talep hakkı bulunduğu, taşınmaza el atma tarihinin dava açma süresi ve zamanaşımı bakımından değerlendirildiğinde davanın süresinde açıldığı, el atılan kısmın belediyenin sorumluluk alanında olduğu ve bilirkişi raporuyla belirlenen bedelin uygun olduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 39. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/722 Esas, 2023/2296 Karar

DAVACILAR : ... ... ... vd. vekili Avukat ...

DAVA TARİHİ : 13.08.2015

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ: İstanbul 25. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/2 Esas, 2023/16 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisinin İstanbul ili, ...,...Mahallesi,... Mevkii, 74 ada 48 parsel sayılı taşınmazın 1/6 hissesini 18.11.1983 tarihinde satın alarak hissedar olduğunu, davalı belediyece tüm taşınmazın,... Sokağı yapılmak suretiyle fiilen sokak (yol) olarak kullanıldığını, davalı idareye 2942 sayılı Kamulaştırma Kanun'u (2942 sayılı Kanun) kapsamında uzlaşma için başvurulduğunu; ancak müspet bir sonuç alınamadığını, taşınmazın niteliği incelendiğinde fiili olarak belediyece yol yapıldığını, parke taşları döşendiğini ve... Sokağı ismi verilerek, kamunun kullanımına sunulduğunu, davaya konu taşınmazın tapulu özel bir mülk olduğunu, İstanbul ili, ...,... mevkii, 74 ada 48 parsel sayılı taşınmazdaki müvekkillerin hissesine fiili el atma nedeni ile şimdilik 5.000,00 TL olarak tazminatın tespitine, bu bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ve kesinleşmeden itibaren kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline, davacıların taşınmazdaki hisselerinin davalı idare adına tesciline, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; husumet itirazında bulunduğunu, dava konusu yer ile ilgili Belediyenin herhangi bir tasarrufunun bulunmadığını, ayrıca İlçe Belediyelerinin Boğaziçi Öngörünüm Bölgesi Uygulama İmar Planlarında hiçbir görev ve yetkisi bulunmadığını, bu nedenle husumet yokluğundan davanın reddi gerektiğini ileri sürmüştür.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne, alınan rapor uyarınca tespit edilen bedelin davalı idareden tahsiline, taşınmazın tapusunun iptali ile davalı idare adına tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili idarenin taraf sıfatı bulunmadığını ve davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini, dava konusu parsel Boğaziçi Öngörünüm Bölgesi Doğal ve Tarihi Sit alanı sınırları içerisinde bulunduğu için idarelerin kamulaştırma yapma zorunluluğu da bulunmadığını, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Boğaziçi İmar Müdürlüğü ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın görevli ve yetkili olduğunu, davanın süresi içinde açılmadığını, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerektiğini, dava konusu gayrimenkul hisseli olup, davacının taşınmazın hangi kısmına sahip olduğunun belirli olmadığını, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18 inci maddesi uyarınca düzenleme ortaklık payı adı altında bedel ödemeden ve Kanun'da belirtilen miktarları aşmadan yapılan kesintilerin kamulaştırmasız el koyma olmadığını, kaldı ki fiilen el atıldığı ve yol olarak kullanıldığı iddia edilen kısım için de belediyenin her hangi bir tasarrufu olmadığını, hükmedilen tazminat miktarının haksız ve fahiş bulunduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki emsal uygulamasının hatalı olduğunu, müvekkil idarenin davacı tarafın kullanımına engel olmadığını ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın dönemin malikleri tarafından yapılan müracaat nedeniyle kendilerine ait 74 ada 38 ile 47 parseller için geçit mahalli olarak 1951 yılında "müşterek geçit" vasfıyla ifrazen tapuya kaydedildiği, geçit mahallinden sadece lehine geçit hakkı kurulan taşınmaz malikleri yararlanmakta olduğu, bu özel kullanımın taşınmaza genel yol niteliği kazandırmayacağı, taşınmazın genel yol olarak kullanılması nedeniyle tapu maliklerinin kamulaştırmasız el atma nedeni ile tazminat talep etme hakkının mevcut olduğu, yol olarak kamulaştırmasız el atılan arsa niteliğindeki taşınmaza, mahallinde yapılan keşif sonucu emsal karşılaştırması yapılarak değer biçen, usul ve kanuna uygun olarak düzenlenen bilirkişi raporuna göre el atma bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesi doğru olduğu gibi, dosyadaki bilgi ve belgelere göre dava konusu taşınmaza 1956-1983 yılları arasında el atıldığı, dava konusu taşınmazın ara arterde bulunduğu, dolayısıyla davalı idarenin yetki ve sorumluluk alanında kaldığı, taşınmazın bilirkişi raporunda belirlenen niteliği, imar durumu ve konumuna göre belirlenen bedelinin uygun olduğu, davanın hak düşürücü süre ya da zamanaşımına tabi olmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin sorumlu idareden tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu taşınmazın geldi parseli olan kök 74 ada 1 parsel sayılı, 9006,72 m² yüzölçümlü taşınmazın 30.01.1951 tarihli ve 78 yevmiye numaralı işlem ile 74 ada 29 ila 37 parsellere ifraz olduğu, 16.03.1951 tarihli ve 233 yevmiye numarası ile 74 ada 37 parselin 74 ada 38 ila 45 parsellere 74 ada 36 parselin ise 74 ada 46 ve 47 parsellere ifraz olduğu, aynı tarih ve yevmiye ile 45 ve 47 parsellerin birleştirme sonucu 10.75,72 m² yüzölçümlü müşterek geçit vasıflı 74 ada 48 parsel olarak tapuda tescil edildiği, taşınmazın o zamanki maliklerince 16.03.1951 tarihli talep ile maliklerin ifraz edilen parsellerine geçit sağlamak için yol olarak bırakılsa da halihazırda yol, sokak ve sokaklar arasında geçişi sağlamak için merdiven olarak kullanıldığı anlaşılmış olup, taşınmazın genel yol olarak kullanılması nedeniyle tapu maliklerinin kamulaştırmasız el atma nedeni ile tazminat talep etme hakkı olduğundan kamulaştırmasız el atılan arsa niteliğindeki taşınmaza, mahallinde yapılan keşif sonucu emsal karşılaştırması yapılarak değer biçen, usul ve kanuna uygun olarak düzenlenen bilirkişi raporuna göre el atma bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesi doğru olduğu gibi, dosyadaki bilgi ve belgelere göre dava konusu taşınmaza 1956-1983 yılları arasında el atıldığı, dava konusu taşınmazın ara arterde bulunduğu, dolayısıyla davalı idarenin yetki ve sorumluluk alanında kaldığı, taşınmazın bilirkişi raporunda belirlenen niteliği, imar durumu ve konumuna göre belirlenen bedelinin uygun olduğu, davanın hak düşürücü süre ya da zamanaşımına tabi olmadığı anlaşılmıştır.

3. Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılıp bedelinin belirlenerek davalı ... Başkanlığından tahsiline karar verilmesi yerindendir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı ... Başkanlığından peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.