Logo

5. Hukuk Dairesi2024/1757 E. 2024/8235 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı ile davalı idare arasında, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tespiti ve tahsili ile ecrimisil istemine ilişkin uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmaza el atılma tarihi, el atılan kısmın durumu, taşınmazın sulu/kuru vasfı, su kuyularının varlığı ve yeterliliği, objektif değer artışı ve vekâlet ücreti hususlarında eksik inceleme yapıldığı ve Anayasa Mahkemesinin vekâlet ücreti ile ilgili iptal kararı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/945 Esas, 2023/1216 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ceyhan 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/217 Esas, 2020/281 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin ve ecrimisilin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,

Karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince, miktar veya değeri her paydaş için 238.730,00 TL'yi geçmeyen davalara ilişkin olarak Bölge Adliye Mahkemesi kararları kesin olup bu kararlar aleyhine temyiz yoluna başvurulamaz.

Hüküm altına alınan ve reddedilen, temyize konu edilen ecrimisil miktarı Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalmaktadır.

Bu nedenle; ecrimisil talebi yönünden taraf vekillerinin temyiz dilekçelerinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Taraf vekillerinin kamulaştırmasız el atmaya dayanan tazminat talebi için gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Adana ili, ..., Mahallesi, 458 parsel sayılı taşınmaza .......,Deresi ıslah çalışmaları sırasında arazi kenarı boyunca hafriyat ve toprak yığınları dökülmek suretiyle fiilen el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin ve ecrimisilin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; hak düşürücü süre ve zamanaşımı sürelerinin geçip geçmediğinin araştırılması gerektiğini, idarenin her türlü eylem ve işlemlerinden doğan zararlarının tazmini için açılan davaların idari yargıda görülmesi gerektiğini, dava konusu taşınmaza müvekkili idare tarafından el atmanın bulunmadığını, ayrıca dava konusu taşınmaz için ecrimisil ödenmesini gerektirecek şekilde hukuka aykırı bir işlem yapılmadığını, müvekkili idarece yapılan araştırmalarda dava konusu taşınmazın idare tarafından ... Deresi Islahı inşaatına isabet etmesi nedeniyle 11.100,00 m², 19.700,00 m² ve 11.600,00 m² olmak üzere toplam 42.400,00 m²lik kısmının kamulaştırıldığını, kamulaştırma planının yapıldığı tarihte taşınmazın bulunduğu sahanın kadastro durumunun mevcut olmadığını ve kamulaştırma planında bu kısımların DSİ 19,20 ve 24 numarası ile gösterildiğini ve kamulaştırma planının 08.06.1964 tarihinde onaylandığını, taşınmazın maliklerinin müvekkili idare lehine ferağ vermediklerinin tespit edildiğini, dava konusu taşınmazla ilgili müvekkil idareden temin edilen evrakların ibraz edildiğini, davaya konu taşınmazın kamulaştırma işleminin yapıldığı tarih itibarıyla yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre kamulaştırma işlemlerinin usulüne uygun olarak yapılması durumunda mülkiyetin otomatik olarak müvekkili idareye geçtiğini, mahkemece davanın kabulüne karar verilirse dava konusu taşınmazların tapu kaydının iptal edilerek müvekkili idare adına tesciline ve tescil kararının yerine getirilmek üzere Tapu Müdürlüğüne gönderilmesi gerektiğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne, kamulaştırmasız el atma tazminatının davalı taraftan alınarak davacı ...'e ödenmesine, ecrimisil tazminatının ise davalıdan alınarak dava konusu taşınmazın eski malikleri olan ... ve ...’ya eşit olarak ödenmesine, dava konusu taşınmazın 42.267,41 m²lik kısmının davacı adına kayıtlı tapusunun iptali ile davalı idare adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) kayıtlarında dava konusu taşınmazın sulu olduğunun belirtildiğini, dava konusu taşınmazda bulunan kuyulardan sulama yapıldığını, dere ile dava konusu taşınmaz arasında oluşan toprak yığıntısı nedeniyle dava konusu taşınmazın dereden sulanması mümkün olmayıp yalnızca tanık beyanları esas alınarak dava konusu taşınmazın kuru arazi olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, dava konusu taşınmazda 3 adet su kuyusu olup bu kuyulardan sulandığı hâlde, bilirkişi raporunda su kuyuları ile damlama sisteminin inceleme konusu yapılmadığını, ... Deresi mevsimsel akan bir dere olup debisi sorulmadan tanık beyanları esas alınarak dere ıslah çalışmaları nedeniyle sulu vasfını aldığının kabul edilemeyeceğini, derenin kuruduğu yaz aylarında da sulu tarım yapılıp buna dair ürün alındığının ÇKS kayıtları ile de sabit olduğunu, idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, dava konusu taşınmaza kuru arazi olarak değer biçilmesinin ve dava tarihi 2016 yılından geriye dönük ecrimisil talep edilmişken müvekkillerinin ecrimisil talep ettiği yıllar itibarı ile taşınmazın sulu arazi vasfında olduğu sabit iken bilirkişilerce taşınmazın kuru arazi vasfında olduğunun kabulü ile ecrimisil hesaplamasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.

2. Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle;el atma tarihinde sulu niteliği kazanmamış olan dava konusu taşınmaz yönünden sulu tarım ürünleri esas alınarak yüksek bedel belirlendiğini, kapitalizasyon faiz oranının hatalı belirlendiğini, bilirkişi raporunun eksik ve hatalı değerlendirmeye dayandığını, ecrimisil hesabında getirisi yüksek ürünler münavebeye alınarak yüksek bedel belirlendiğini, ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taşınmaza el atma tarihi ile ilgili yapılan değerlendirmede, 1983 yılından sonra el atıldığı anlaşılmış olup İlk Derece Mahkemesince 17.05.2018 tarihinde davacıların tazminat taleplerinin kabulüne ilişkin verilen kararın istinaf edildiği, 08.05.2019 tarihli istinaf kaldırma kararı doğrultusunda yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verildiği, karara esas alınan fen bilirkişi raporuna göre taşınmazda bulunan ........ Deresi ıslah çalışmaları sebebi ile dava konusu taşınmaza kısmen toprak atılmak sureti ile kısmen de hendek oluşturularak el atıldığı, dava konusu taşınmazın sulu tarım arazisi olup karardan önce tüm hissenin davacılardan ... tarafından satın alındığı, el atma sebebi ile artan alanda herhangi bir değer artışı olmayacağı, taşınmazın el atma tarihinden önce de sulu arazi niteliğinde olduğu, ecrimisil talebi konusunda ise kapitalizasyon faiz oranı uygulanması mümkün olmadığından davacı tarafın istinaf taleplerinin yerinde olmadığı, buğday, soya ve mısır münavebeye alınmak sureti ile tespit edilen bedelin usul ve kanuna uygun olduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararda usul ve kanuna aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından taraf vekillerinin yerinde bulunmayan istinaf başvurularının 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin bir numaralı alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle;aleyhe olan hususları kabul etmediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ... olarak davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazların değerinin biçilmesi ve bedelinin tahsili hususundadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesi ve 12 nci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arazi niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde yöntem itibarıyla bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

4. Dava konusu taşınmazın davalı idare tarafından ...(Sarısu ) Deresi Islahı İnşaatına isabet etmesi nedeniyle 42.400,00 m²lik kısmının kamulaştırıldığı, kamulaştırma planında bu kısmın DSİ 19,20,24 numarası ile gösterildiği, kamulaştırma planının 08.06.1964 tarihinde onaylandığı, maliklerin idare lehine ferağ vermedikleri ileri sürüldüğünden; taşınmazın kamulaştırılmasına ilişkin belgeler ilgili idareden getirtilerek, dava konusu taşınmazın kamulaştırılmasına ilişkin işlemlerin taşınmazın kamulaştırma tarihindeki malikine noter marifetiyle tebliğ edilip edilmediği, edilmiş ise tebliğ tarihlerini gösterir tebligat mazbatasının ilgili idare ve Noterlikten sorularak ve kamulaştırma krokisi, imar paftası üzerinde çakıştırılmak suretiyle kamulaştırılan yer ile dava konusu kamulaştırması el atılan bölümün aynı yer olup olmadığı araştırılarak ve dava konusu taşınmaza fiilen hangi tarihte (ay, gün ve yıl olarak) el atıldığı taraflardan sorulup el atma tarihine ilişkin tüm belgeler (yer teslim tutanağı, geçici ve kesin kabul tutanakları vs) getirtilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.

5. Hükme esas alınan 20.02.2020 tarihli harita bilirkişisi raporunda kamulaştırmasız el atıldığı belirtilen ve ekli krokide (C) harfi ile gösterilen 42.267,41 m²lik alanın Gucurolu (Sarısu) Deresi altında kalıp kalmadığı ve dere ıslah çalışması sonucu oluşan toprak yığını nedeniyle taşınmazın kamulaştırmasız el atılan kısmının kullanımının engellenip engellenmediği tespit edilerek, kullanımının engellendiği ve taşınmaza kalıcı şekilde el atıldığının tespiti halinde ise dava konusu taşınmazın konumu itibarıyla dere kenarında olduğu ve davacı tarafça, dava konusu taşınmazda üç adet su kuyusu bulunduğu belirtilerek taşınmazın tamamının bu kuyulardan sulandığının iddia edildiği gözetildiğinde mahallinde yeniden keşif yapılarak mahkeme gözlemi de tutanağa geçirilmek suretiyle su kuyularının taşınmazda bulunup bulunmadığı tespit edilip, tespit edilecek sulama kuyularının dava konusu taşınmazın tamamını sulamaya yeterli olup olmadığı ve dereden sulamanın mümkün olup olmadığı hususunda bilirkişi raporu alınarak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, dava konusu taşınmaza eksik inceleme sonucu kuru arazi olarak değer biçilmesi hatalıdır.

6. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmaza kuru tarım arazisi olarak değer biçildiği ve arta kalanda değer artışı uygulandığı hâlde, Bölge Adliye Mahkemesince dava konusu taşınmazın tamamı sulu arazi olarak değerlendirilip arta kalan kısımda değer artışı uygulanmadığı şeklindeki hatalı gerekçe ile taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi de doğru değildir.

7. İstinaf kaldırma kararı öncesi bilirkişi raporlarında dava konusu taşınmazın tespit edilen metrekare birim bedeline %60 oranında objektif değer artışı uygulandığı halde, hükme esas alınan bilirkişi raporunda gerekçesi açıklanmadan objektif değer artışı uygulanmaması yerinde görülmemiştir.

8. 18.01.2024 tarih ve 32433 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 30.11.2023 tarih ve 2023/101 Esas, 2023/207 Karar sayılı kararı ile kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davalarına ilişkin olarak 6100 sayılı Kanun’un 326 ncı maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen “Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır.” hükmü Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verildiğinden davacı aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesi bozmayı gerektirir.

VI. KARAR

A. Taraf vekillerinin Ecrimisile İlişkin Temyizi Yönünden;

Taraf vekillerinin temyiz dilekçesinin miktar yönünden REDDİNE,

B. Taraf vekillerinin Kamulaştırmasız El Atmaya Dayanan Tazminat Talebine İlişkin Temyizi Yönünden;

1. Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.