"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 39. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1412 Esas, 2023/2100 Karar
DAVA TARİHİ: 11.08.2021
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ: Tekirdağ 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/328 Esas, 2022/148 Karar
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazların yol olarak terkini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Tekirdağ ili,... ilçesi,...Mahallesi 122 ada 143 parsel, 114 ada 54 ve 62 parsel sayılı taşınmazların kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazların yol olarak terkinini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların her biri için ayrı dava açılması gerektiğini, ifraz sonucu oluşan parsellerden kamulaştırma dışı kalan parsel için değer kaybı belirlenmesi gerektiğini, metrekare fiyatı tespit edilirken en azından %500 objektif değer artışı verilmesi gerektiğini, taşınmazların yatırım amaçlı talep gören bir bölgede bulunduğunu ve yakında imar uygulaması göreceğini belirterek taşınmazların gerçek değerinin Mahkemece tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile davalıya derhal ödenmesine, dava konusu taşınmazların davalı adına olan tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; kapitalizasyon faiz oranı ve objektif değer artışı oranlarının hatalı belirlendiğini, kamulaştırma bedelinin yüksek hesaplandığını, arta kalan kısımda değer azalışı verilemeyeceğini ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; üretim giderlerinin brüt gelirin 1/3'ünden fazla olamayacağını, objektif değer artışı oranının düşük belirlendiğini, arta kalan kısımda değer azalış oranının daha fazla olması gerektiğini, taşınmazlar sulu arazi olduğundan birim fiyatın daha fazla olması gerektiğini, 2022 yılı verilerinin esas alınması gerektiğini, münavebeye başka ürünlerin alınması gerektiğini ileri sürerek kararı istinaf etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arazi niteliğindeki taşınmazlara dava tarihi itibarıyla geçerli resmî verilere göre olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir esas alınarak değer biçilmesinin 2942 sayılı Kanun'un değerlendirmeye ilişkin hükümlerine aykırılık teşkil etmediği, bilirkişi kurulunca belirlenen kapitalizasyon faizi ile objektif değer artırıcı unsur oranlarının taşınmazların konum ve niteliğine uygun düştüğü, arta kalan kısmın yüzölçümü geometrik şekli ve bilirkişi raporunda belirlenen özelliklerine uygun değer azalış oranlarının yerinde olduğu,114 ada 54 parsel yönünden ise değer azalışı uygulanmamasının yerinde olduğu, dava tarihi itibarıyla 99,10- 114,15TL/m² birim değer(sulu-kuru) üzerinden tespit edilen kamulaştırma bedelinin adil ve hakkaniyete uygun olduğu, böylece mahkeme kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu parseller hakkında terkin kararı verilirken kamulaştırılacak alan, davalı payları ve kamulaştırma bedelinin açık bir şekilde belirtilmediğini, kararda usuli eksiklikler bulunmakta olup istinaf incelemesinde de usuli eksikliklerin düzeltilmediğini, dava konusu taşınmazlar hakkında kamulaştırma bedeli tespit edilirken 2942 sayılı Kanun'un 11 nci maddesindeki değerlendirmeye ilişkin kriterlere göre hesaplama yapılmamış olup bu hususlarda bilirkişi raporlarına itirazlarının kabul edilerek İlk Derece Mahkemesi kararının bedel yönünden kaldırılması gerekmekte iken tüm istinaf taleplerinin reddedildiğini, kamulaştırma bedelinin yüksek belirlendiğini ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.
2.Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; kuru tarım arazisi olarak nitelendirilen 122 ada143 parsel sayılı taşınmazın bulunduğu bölgede DSİ Genel Müdürlüğü tarafından yapılmış olan...Sulama Göletinin açık kanalet sulama sistemi alt yapısının mevcut olduğunu, dava konusu taşınmazın motopomp ile sulama imkanı olduğundan sulu tarım arazisi olduğu, üretim giderlerinin brüt gelirin 1/3'ünden fazla olamayacağını, objektif değer artışı oranının düşük belirlendiğini, arta kalan kısımda değer azalış oranının daha fazla olması gerektiğini, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı uyarınca dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden 4 ay sonrasından itibaren yasal faize hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... olarak davacı idare ile davalı arasındaki kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ve 12 nci maddesinin birinci ve üçüncü fıkrası.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arazi niteliğindeki dava konusu taşınmazlara 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir esas alınarak değer biçilmesi yerindedir.
3. Dava konusu taşınmazların özelliklerine ve dosya kapsamına göre uygulanan kapitalizasyon faiz oranı ve objektif değer artış oranı uygun görülmüştür.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına, davalıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.06.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.
Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın dava tarihinden itibaren Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına yönelik Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin (davalı vekilinin 03.01.2024 tarihli temyiz dilekçesi) de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak faize hükmedilmelidir.
Hâl böyle iken, eldeki derdest davada Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı çoğunluk görüşüne katılmıyorum. 12.06.2024