"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/135 Esas, 2016/533 Karar (Birleştirilen 2013/538 Esas, 213/635 Karar sayılı dosyası
ASIL VE BİRLEŞTİRİLEN
DAVA TARİHİ: 04.01.2013
KARAR: Ret
Taraflar arasındaki görülen kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tahsiline ilişkin asıl ve birleştirilen davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davada davalı ... yönünden verilen karar kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, birleştirilen davada davalı ... yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacılar vekili asıl dosyanın dava dilekçesinde özetle; davacıların maliki olduğu dava konusu İstanbul ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 1422 parsel sayılı taşınmaza davalı ... tarafından yol yapılmak suretiyle kamulaştırmasız el atıldığını ileri sürerek, taşınmazın bedelinin faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davacılar vekili birleştirilen dosyanın dava dilekçesinde özetle; davacının maliki olduğu dava konusu İstanbul ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 1422 parsel sayılı taşınmaza davalı ... tarafından yol yapılmak suretiyle kamulaştırmasız el atıldığını ileri sürerek, taşınmazın bedelinin faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Asıl davada davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı idarenin sorumluluğu bulunmadığını davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Birleştirilen davada davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesini, uzlaşma dava şartı yerine getirilmediğinden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 26.12.2013 tarihli ve 2013/11 Esas, 2013/1070 Karar sayılı kararı ile asıl davada davalı ... aleyhine açılan davanın pasif dava ehliyeti yokluğundan davanın reddine, birleştirilen davada davalı ... yönünden açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ve davalı ... vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 12.06.2014 tarihli ve 2014/5060 Esas, 2014/16913 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın yargılama sırasında 03.09.2013 tarihinde davacı tarafından 3. kişilere satıldığı ve tapuda devir işlemlerinin tamamlandığı, taşınmazın yeni malikleri olan ... ve ...’nın dosyada vekaletnamelerinin olduğu ve vekillerince 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 125 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca önceki malikin davacılık sıfatının terkini ile yeni maliklerin davacılar olarak kabulü gerektiği anlaşıldığından, davacılar vekilinin temyizinin kabulü ile, Mahkemenin gerekçeli karar başlığındaki “davacı ...” adının çıkartılmasına, yerine “davacılar ... ve ...” isimlerinin yazılması şeklinde hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
3. Dairemizin 12.06.2014 tarihli ve 2014/5060 Esas, 2014/16913 Karar sayılı kararına karşı davalı ... vekili karar düzeltme yoluna başvurmuştur.
4. Dairemizin 15.02.2016 tarihli ve 2015/24295 Esas, 2016/2342 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın ... Encümeninin 21.01.2014 tarihli kararıyla onaylanan imar uygulaması ile aynı yerde 610 ada 14 nolu parsele şuyulandığı ve 10.02.2014 tarihinde de tapuya tescilinin sağlandığının anlaşıldığı, bu durumda 610 ada 14 nolu parselin başında fen bilirkişi marifetiyle keşif yapılarak, davalı ... tarafından dava konusu taşınmaza fiilen el atılıp atılmadığı kesin olarak tespit edilip sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Birinci Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davada davalı ... yönünden verilen karar kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, birleştirilen davada davalı ... yönünden ise fiili el atma bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle, dava açıldıktan ve karar verildikten sonra dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede imar uygulaması yapıldığını, bu nedenle davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesi gerektiğini, davalı idare lehine vekalet ücreti takdir edilmesinin yerinde olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tapu maliki davacılar ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 437 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava tarihi itibarıyla dava konusu taşınmaz üzerinde davalı ... sorumluluğunda D-100 karayolunun fiilen mevcut olduğu, malik olan davacının mülkiyet hakkına dayalı olarak kamulaştırmasız el atma nedeni ile tazminat istemine ilişkin eldeki davayı açmasında bir usulsüzlük bulunmadığı, ancak dava tarihinden sonra, davacıların istek ve iradesi dışında yapılan imar uygulaması sonucunda oluşan aynı yer 610 ada 14 parsel sayılı taşınmazda davalı idarenin fiili el atmasının bulunmadığı, hal böyle iken dava tarihi itibarıyla haklılık durumu gözetildiğinde, ıslah harcı tamamlanmadığından dava dilekçesindeki taleple bağlı kalınarak davacı taraf lehine nispi vekâlet ücretine hükmedilmemesi ve davacılar aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 438 inci maddesinin yedinci fıkrası hükmü uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacılar vekilinin Mahkeme kararına yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının hüküm fıkrasının;
a) (4) numaralı bendinin hükümden çıkartılarak, yerine “Kendisini vekil ile temsil ettiren davacılar lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne göre 1.800 TL vekâlet ücretinin davalı ... Başkanlığından alınarak davacılara verilmesine” ibaresinin yazılması,
b) (5) numaralı bendinde yer alan “davacı taraftan alınarak davalı ... Başkanlığına” ibaresinin hükümden çıkartılmasına yerine “davalı ... üzerinde bırakılmasına,” ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davacılardan 2.107,80 TL temyize başvurma harcının alınmasına,
10.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.